Merhaba kıymetli okurlar! Pazar programımıza başlarken bestesi Yusuf Nalkesen’e ait ‘Yabancı Olduk Şimdi’ adlı şarkıyı Zeki Müren’den dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim...
Manidar şarkının sözlerini de buraya yazıyorum ki, ‘mevzu’ daha iyi anlaşılabilsin!
Seninle bir sonbahar mevsimiydi tanıştık/ Sanki birbirimizi yıllarca aramıştık/ Düşmeden el diline mesut günler yaşadık...
Yabancı olduk şimdi yazık birbirimize/ İstersen gel dönelim eski günlerimize...
***
Şarkıdaki gibi bir sonbahar günü, 26 Eylül 2002’de ‘Her Şey Türkiye İçin’ başlığını taşıyan AKP’nin seçim bildirgesini açıklarken belediye reisliğinden aşina olduğumuz Erdoğan’la tam olarak tanıştık... Şunları dedi kürsüde:
“Son yıllarda, özellikle ekonomik krizlerin etkisiyle, kesimler arasındaki gelir dağılımı büyük oranda bozulmuştur!
Krize karşı dayanma gücü aşınan yoksul kesimlerde sosyal huzursuzluk artmıştır!
Nüfusumuzun en zengin yüzde 20’lik kısmı, en fakir yüzde 20’lik kısmından 10 kat daha fazla gelire sahiptir!
Türkiye OECD ülkeleri içinde gelir dağılımı en bozuk ülkelerden biridir!
Kentlerde artan yoksulluk, geniş halk kitlelerinin ekonomik, siyasal ve sosyal hayattan dışlanması ve giderek marjinalleşmesine neden olmaktadır!
Bu durum, ‘umutsuzluk’ duygusunun yaygınlaşmasına neden olmaktadır!
Zaten olumsuz şartlarda yaşayan tarım kesimi, sağlanan desteklerin azaltılmasıyla, çaresiz hale düşmüştür!
Enflasyonist ortam, yoksuların elindeki gelirin zengin kesimlere kaymasına ve orta gelir grubunun tamamen yok olmasına yol açmıştır!
Uygulanan yanlış ekonomik politikalar sonucu, üretici kesimler rant geliri elde eden kesimler karşısında mağdur edilmiştir!
Amacı ‘insan refahının yükseltilmesi’ olmayan ekonomik yaklaşımlar, sosyal felaketlerle sonuçlanır!
Yoksulluğun ortadan kaldırılması bir ahlaki insanlık görevi olarak yönetimin temel görevleri arasında yer almalıdır!”
***
Bir başka sonbahar günü, 3 Kasım 2002’de millet sandık başındaydı.
İktidardaki partilere öfke doluydu insanlar. Yoksullaşmışlardı, umutları tükenmek üzereydi. Öyle kızgındılar ki, mümkün olsa kimseyi seçmeyeceklerdi! İki parti girebildi meclise!
O sonbahar seçiminde milletin bir kısmı ‘sanki birbirlerini yıllarca aramış’ gibi AKP’yi seçti.
Ve her defasında AKP’yi seçtiklerine göre, ‘düşmeden el diline mesut günler yaşayıp’ yıllar geçirdiler birlikte!
20 yıl sonra nüfusumuzun en zengin yüzde 20’lik kısmı toplam gelirin yüzde 46’sını alırken, en fakir yüzde 20’lik kısım toplam gelirin sadece ve sadece yüzde 6.2’sini alıyordu artık!
Erdoğan başa geldiğinde OECD ülkeleri içinde gelir dağılımı bozuk ülkelerden biriydi Türkiye, bugünkü yeri ise gelir eşitsizliği şampiyonlar ligi!
Ve tıpkı dediği gibi oldu 2022’de, krize karşı dayanma gücü aşınan yoksul kesimlerde sosyal huzursuzluk çok fena arttı!
Millet faturalarını ödeyemez hale geldi! Sokaklarda esnafından yurttaşına, işçisinden köylüsüne her kesim isyanları oynuyor...
Ve Erdoğan, cumhur reisliği döneminde fatura ödeyemeyen yurttaşların sıkıntılarını dile getiren muhalefete şunları söyledi cuma namazı çıkışında, hem de cami avlusunda:
“Muhalefetin elektrik ve doğal gaz konusundaki spekülatif gayretlerini de boşa çıkarmak gerekiyor! Muhalefetin anlattığı, yaygarasını kopardığı gibi bir durum söz konusu değil!”
Milyonların derdi dert değil, yaygaraydı yani!
Lafların yetersiz kaldığı zamanlar vardır. Tükenir kelimeler, boğazda düğümlenir çaresizlikler, kırgınlıklar...
Söylenecek çok şey vardır da, kim anlayacak?
İşte böyle zamanlarda gerçekleri en iyi şarkılar anlatır...
Öyleyse açın sonuna kadar şarkının sesini, söylesin Zeki Müren...
Ayrıldık ayrılalı ne haldeyim bir bilsen!
Yabancı olduk şimdi yazık birbirimizeee!
İstesen de dönemezsin eski günlerinizeee!