CANIMI SIKAN ŞEYLER

Yahu bir sorun bakalım bu zenginler niye kaçıp gidiyor?


Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı “yurtdışına göç edenler” sayılarına baktınız mı?
İnanılır gibi değil.
Bitirdiğimiz 2018 yılında tam 253 bin 640 kişi yurtdışına göçmüş.
Bu insanlar Türkiye’de kalmaları halinde güven ve huzur içinde yaşayamayacaklarını düşünerek çekip gitmişler.
Bu gidenlerin 12 bini dolar milyoneri.
Hepsi sadece birer milyon dolar götürse 12 milyar dolar eder.
Keşke birer milyon dolar götürseler.
Ailesiyle birlikte yurtdışında yaşamayı göze alanlar 10 milyon dolardan aşağı para ile bir düzen kuramayacaklarını bilirler.
O halde sırf bu yolla çıkan paranın 120 milyar dolardan az olmayacağı ortada.
Yani “Burada bana ekmek kalmadı” diyerek yabancı diyarlara yelken açanlar değil bunlar, tam tersine hepimizi satın alabilecek kadar maddi gücü olan insanlar ve adeta topluca göç ediyorlar.
Erdoğan’a göre bunlar “hain”ler.
Ama yanlış.
Yurtdışına gidenler, oralara göç edenler neden hain olsunlar ki?
Erdoğan yanlarında milyarlarca doları da götüren bu insanlara hain diye hakaretler yağdıracağına durup da “Bu insanlar neden kaçıp gidiyorlar?” diye sorsa belki de sorunu çözecek.
Çünkü çok açık bir gerçek şu ki, varlıklı insanlar “korktukları” için ülkelerinden kaçıyorlar.
Hiçbir konuda güvenliklerinin kalmadığına inanıyorlar.
Bir darbe komplosu ile bütün mallarına ve paralarına el konulabileceğini düşünüyorlar.
Bir gün sabaha karşı evlerinin basılmasından, sorgusuz sualsiz hapse atılmalarından endişeliler.
Bir süre sonra sokaklarda rahat gezmelerinin mümkün olmadığını görüyorlar.
Dine ne kadar bağlı oldukları bilinse bile iktidarın kendi kafasına göre uygulayacağı din kuralları altında ezileceklerini anlıyorlar.
Erdoğan ise en kestirme ve ucuz yolu kullanarak “hain bunlar” diye bağırıyor.
Ağustos ayında döviz fiyatları artarken bunun tamamen suni olduğunu dış güçlerin Türkiye’yi batırmak için operasyon yaptıkları anlatıldı saf halka.
Onlar da inandılar.
Amerika’nın kurlarla oynadığını düşündüler.
Almanya’nın yeni havalimanını sabote ettiğini sandılar.
İngiltere’nin kıskandığına inandırıldılar.
Bunların hepsinin doğru olduğunu varsayalım. Erdoğan kendi zenginini korkutup kaçırmasa en az 120 milyar dolar bu ülkede kalmış olacaktı.

ŞAŞIRDIM

Aynı su, aynı fiyat değişen bir şey yok


can-atakli

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Hamidiye sularının damacana fiyatlarına zam yaptığını belirerek “Herkese indirim yaptırırken kendileri zam yapıyor” diye yazmıştım.
Bunun üzerine Hamidiye suları yönetiminden mesaj gelmişti. Mesajda suya hiçbir şekilde zam yapmadıklarını belirtiyorlardı.
Bunun üzerine zamlı fiyattan su alan vatandaşın gönderdiği kasa fişini kendilerine göndermiştim.
Hamidiye yetkilileri de “gerekli incelemenin yapılacağını” duyurdular bunun üzerine.
Aradan 15-20 gün geçti. Aynı vatandaş tekrar mesaj attı suyun hâlâ zamlı satıldığını belirterek yanına da aynı günün tarihini taşıyan kasa fişini eklemişti.
Ben de bu kasa fişini Hamidiye suları yöneticilerine gönderdim.
Çok kısa sonra şu cevap geldi;
Can Bey Merhabalar; yazınızda belirttiğiniz 19 litre damacana değil, 19 litre geri dönüşümsüz pet şişe su, serbest piyasa koşullarında market satış fiyatına müdahale edemiyoruz. Geri dönüşümsüz olduğu için de fiyatı damacana ile aynı değil. Tekrar ilginize teşekkür ederim. İyi çalışmalar dileriz.”
Cevabı tam anlamayınca tekrar şunu sordum;
Bunu tam anlamadım. Geri dönüşümsüz ambalajlı suyu da siz vermiyor musunuz, onun da doldurulması size ait değil mi? Serbest piyasa hangi durumda devreye giriyor, damacanada serbest piyasa olmuyor mu? Tam çözemedim”
Tekrar cevap geldi
Can Bey bahsedilen ürün HAMİDİYE bayi fiyatı değil. 19 litre geri dönüşümsüz pet su fiyatı ve satıcını zincir marketlerin bir şubesi fiyatları kendileri belirlemektedir tekrar bilgilendirmek istedik. İyi çalışmalar.”
Anlaşılan şu ki Hamidiye, suya zam yapmasa bile zamlı satanlara da müdahale edemiyor.

ÇOK GÜLDÜM

Cumartesi fıkrası


Yeni mezun mühendis iş görüşmesi için başvurduğu şirketin insan kaynakları müdürü tarafından görüşmeye çağrılır. Müdür, adayın taleplerini sorar;
Mühendis sıralar; “25.000 lira aylık, şirket tarafından ödemesi yapılacak yılda 2 yurtdışı, 2 yurtiçi tatil, seçeceğim hastaneden sağlık sigortası ve sadece benim kullanacağım yeni bir araba isterim.”
Müdür buna karşılık kendi şartları açıklar; “Biz 30.000 lira aylık veriyoruz, tatil yerini ve günlerini siz saptıyorsunuz, bütün masrafı şirket ödüyor, ofisinizde de özel doktor bulunduruyoruz. Ayrıca size sadece araba tahsis edilmiyor, her an hazırda tuttuğumuz helikopterimizi de istediğiniz zaman kullanabiliyorsunuz.”
Yeni mühendis şaşkın vaziyette ve ağzı kulaklarında “Şaka yapıyorsunuz herhalde” deyince müdür lafı yapıştırır; “Evet, ama önce siz başlattınız!”

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Tesla gelecekse yerli otomobil ne olacak?


Bazen kendime de şaşırıyorum.
Hesapta gazeteciyiz, pek çok şeyi herkesten önce ve daha fazlasıyla öğrenme şansımız var değil mi?
Hep öyle olmuyor işte.
Örneğin Elon Musk tweet atmasa, Tesla elektrikli otomobillerinin Türkiye’ye yatırımı durdurduğunu, bunun nedeninin rahip Brunson krizi olduğunu, Brunson Amerika’ya gönderildikten sonra bu karardan vazgeçildiğini ve Tesla’nın yeniden geleceğini  Dünya Gazetesi’nden Aysel Yücel’in haberini okumasam bilmeyeceğim.
Meğer Brunson krizi üzerine Musk Türkiye projesinden vazgeçmiş. Zaten Amerika’ya kızarak koyduğumuz vergiler de işin cazibesini azaltmış. Zorlu Center’da açılması planlanan showroom da iptal edilmiş.
Ama şimdi durum değişmiş. Türkiye Brunson’u iade edince Elon Musk da kararını gözden geçirmiş ve Türkiye’ye yatırıma tekrar başlama kararı almış.
Burada anlamadığım şu; Zorlu grubu yerli otomobili üretecek konsorsiyumun içinde.
Tesla arabaları Zorlu’da tanıtılacak ve pazarlanacak.
Tesla da yerli otomobil de elektrikli.
Normalde kıyasıya bir rekabetin olduğu otomotiv alanında bu kadar yakınlaşma ne anlama geliyor acaba?
Yoksa yerli otomobil zaten tamamen bir hayal mi?
Aldığım bilgiler yerli otomobilin hiç yapılamayacağı yönünde. Konsorsiyumu oluşturan büyük isimler başından beri bu projenin olmayacağını biliyorlarmış.
Ama ne yapsınlar, korkudan dar alanda kısa paslaşmalar yaparak zaman kazanıyorlarmış.