Ortadoğu hem bir diktatörler cennetidir hem mezarlığı. Bu yüzden ne koltuklar boş kalıyor ne de mezarlıklar. Biri giderken diğeri geliyor…
Suriye’de Esad ülkeyi bırakıp gitti, tahtını Colani’ye bıraktı. Yeni adı ve sanıyla Suriye devlet başkanı Ahmed eş Şara oldu. Önce kravat taktı, ümitler dağıttı ama hayaller kısa sürdü! Programı açık ve net: Yeni diktatörlük. Üstelik bu sefer dini bir diktatörlük görünüyor ufukta. Anayasa üç yıl içinde, seçim ise dört yıl sonra yapılacak! Seçim olacak mı? Olacaksa nasıl bir seçim olacak? Dört yıl bekleyin lütfen…
Suriye’nin bırakın demokrasiyle yönetilmesini, hukuk devleti olmasını bile bekleyenlerden değilim. Hatta önümüzdeki dönemde Esad’ın bile aranacağını öngörüyorum. Esad en azından cumhuriyeti yaşatmayı amaçlıyordu. Büyük ölçüde tarihsel, içsel ve çevresel sosyo-kültürel koşullarla jeopolitik gelişmeleri yeterince kavrayamamanın bedelini ödedi. Zayıf bir durumsal farkındalıkla içinde bulunduğu sistemi sürdürme kararlılığı stratejik körlük yaşamasına yol açtı. Bu durumu daha önce saptamış ve yazmıştım (Ahmet Yavuz, Stratejik Körlük, cumhuriyet.com.tr, 14 Ağustos 2023).
Bu körlük uzun sürdü ve kendi çöküşünü hazırladı. Esad için esas olarak babasının bedelini ödedi yargısında bulunmak yanlış olmaz. Baba Esad acımasız bir diktatör olduğu gibi iç savaş nedeniyle iki partide toplam 25 yıl süreyle ordusunu Lübnan’da bulundurdu. Bedelini de Suriye halkı ödedi. Değil fakir ülkeler zengin olanlar bile ordularını dış müdahalelerde uzun süre kullandıklarında halklarının refahından çalmak durumunda kalıyorlar ki bu, Suriye rejiminin zayıflamasının ana nedenlerinden birisiydi.
BAAS rejimini kutsayacak halimiz yok ama kabul etmek gerekir ki hiçbir İslam toplumunda değil demokrasi cumhuriyetler bile ayakta kalacak kuvvetli dayanaklardan yoksundur. Bunun tek istisnası Türkiye’dir ve onun kurucusunu örnek alan Tunus ikinci örneği oluşturmaktadır. Ancak her iki ülkede de demokrasi can çekişmektedir.
Atatürk’ün cumhuriyeti kurabilmesi ve yaşatabilmesi de, Osmanlı’nın son yüz yılında yaşanan modernleşme ve demokrasi adımlarının birikimi yanında milli mücadeleyi zafere ulaştırabilmiş olması sayesinde mümkün olmuştur. Cumhuriyetin kendisi bizatihi demokrasiye doğru atılmış en büyük adımdı. Aydınlanma değerlerini içselleştirememiş hiçbir toplum gerçek demokrasiyle bağ kuramaz. Kurulan bağlar da kalıcı olamaz.
Suriye’de Colani ancak dinci bir diktatörlük kurabilir zira onun genetik kodları sadece buna elverir. Ancak bazı kısıtlarla karşı karşıya olması iki ileri bir geri stratejisini uygulayacağına işaret ediyor.
Onun diktatör olması ABD’nin pek umurunda olduğu bir husus olmasa da Suriye’de Batı’nın istediği düzeni kurabilmek için görüntüyü kurtaracak bazı dayatmalarda bulunacaktır. Nitekim Biden yönetimi tarafından Suriye’ye uygulanan yaptırımların 2029’a kadar uzatıldığı açıklanmıştır. Ayrıca YPG tasfiye edilse bile Fırat’ın doğusunda Kürt varlığının sosyal bir kimlikten hukuki bir kimliğe dönüşmesi kaçınılmaz görünüyor. Lazkiye ve civarında yaşayan Alevilerin bütünüyle kurulmak istenen Taliban benzeri yapıya direnmeleri olasıdır. Dolayısıyla sürtünme alanı oldukça geniştir.
Suriye’de yaşananların tek kazananı şimdilik İsrail’dir. Artık yarım yüz yıl boyunca askeri bağlamda kendisine tehdit olabilecek bir ülke olmaktan çıkmıştır Suriye. İsrail’in bir eli sürekli olarak Suriye’nin içinde olacak ve bütünlüğünü sağlamasının önünde duracaktır. Kürtleri desteklemesi bir yana Colani rejiminin sağlamlaşmasına fırsat vermeyecektir.
Yeni diktatörlük Suriye’ye hayırlı olsun ama bir diktatörlüğü ayakta tutacak koşulların yeterince varlığı şüphelidir; şüpheli olmayan tek şey HTŞ’nin diktatörlük dışında bir sistem inşa edebilecek bir tercihinin ve becerisinin olmadığıdır ya da ideolojik kodlarının buna elverişsizliğidir…
Esad varken de kaotik bir durum vardı ancak artık daha kaotik bir durum söz konusudur. Hem Suriye halkı hem Türkiye’nin ulusal çıkarları açısından böyledir. Umarım yanılırım!
Yeni açılım maceralarına kapı aralandığı 2024 yılının son günlerinde, 2025 için Türk milletine, Suriye halkı başta olmak üzere bölge halklarına ve tüm insanlığa esenlik ve daha çok şans diliyorum.