Türkiye büyük iş başardı.  

Ama bu başarı ne Suriye sınırında, ne NATO zirvesinde, ne de enerji diplomasisindeydi. Amerikalıların kahvaltı sofrası krizini biz çözdük.   

Bizim sofraya da haşlanmış zam düştü. 

★★★

Proteinli krizlerin yeni başrolünde yumurta var. ABD’de kuş gribi çıktı, tavuklar sustu. Kahvaltı masaları boş kaldı. Ne yaptılar? Koşa koşa Türk tavuğuna sarıldılar. Financial Times gazetesine göre, Amerikan kahvaltısını Türk yumurtası kurtardı. Ne kahramanlık ama! Sarısı bizden, alkışı onlara... 

Başkan Trump, geçen hafta yumurta fiyatlarındaki düşüşü büyük bir başarı olarak kamuoyuna sundu.  

★★★

ABD’ye ithal edilen yumurtaların yüzde 60’ı bizden gitti. Yani her 10 yumurtanın 6’sı Kayseri, Konya, İzmir, Afyon’dan uçtu. 1 ayda 29 milyon adet yolladık adamlara. 

ABD’de bir düzine yumurtanın fiyatı Şubat’ta bir önceki aya göre yüzde 19 artarak 5.90 dolara (224 TL) yükselmişti.  Türk yumurtaları piyasaya girince fiyatlar, yarı yarıya düşüşle 2.93 dolara geriledi. 

★★★

Türkiye ise Amerika’yı doyururken kendi halkına “sepette ne kaldıysa artık” dedi. 30’lu yumurta kolisi dört ayda 100 TL’den 250’ye fırladı. Gezen tavuk yumurtası 400 TL’yi buldu.  
Tavuk değil, anka kuşu yumurtluyor mübarek... 

Türk Yumurta Üreticileri Merkez Birliği Başkanı; “ABD bizden ne fiyat olursa olsun aldı. Talep çok olunca dengeler altüst oldu ama şimdi her şey yolunda” diyor. Tabii kimin için yolunda? Amerikalı kahvaltıda yumurtaya ekmek banarken, biz peynir ekmekle geçiştiriyoruz.  

Bizim için yolunda olan tek şey: etiketlerin her hafta yukarı gitmesi... 

4 ayda yumurta fiyatları yüzde 100 zamlanmış. Zam gibi zam: Haşlanmışı sert, rafadanı bile pahalı. 

Avrupa bizden sessizce gitti

Ne Eurovision kaldı, ne Sanremo… Avrupa bize artık uğramıyor.  

Erdoğan’ın bu ayki İtalya ziyareti iptal edildi. Sebebi açık açık yazmasa da, durum ortada: Cumhurbaşkanı artık Batı başkentlerinin konuğu olmuyor. Ne Elysee Sarayı’nda davette, ne Buckingham Sarayı’nda cenazede, ne de  Bundestag’da kırmızı halılar üzerinde... İleri demokrasiler, “görüşmesek de olur” diyor artık. 

 “İkili görüşme” deyince aklımıza sadece Türk cumhuriyetleri, Uzakdoğu ya da Arap saraylarının çakarlı koridorları geliyor. 

★★★

Eskiden 23 Nisan’da İsveçli, Alman çocuklar Türkçe şiir okurdu televizyonlarda. Rengarenk İtalyan çocuk korosu söylerdi, biz dinlerdik.  

Şimdi Ortadoğu’nun dumanı gözümüzü, kulaklarımızı yakıyor. Eurovision’a küs, San Remo’ya sessiziz. Avrupa artık bizden ilham almıyor, biz de ondan... Köprüler yıkılmadı, terk edildi. 

★★★

Ne bir ortak film projesi, ne bir tiyatro turnesi, ne de kültürel değişim.  TRT’deki Latin dans müsabakaları, Arjantin tangolarının yerinde yeller esiyor.  Madonna’sı, Michael’ı , Metallica’sı konser için sıraya girerdi. Şimdi ikinci sınıf gruplar dahi turneleri iptal ediyor. 

Festival denince bol bol belediye konseri, marş, mehter, folklor… Ortadoğu’ya daha çok benziyoruz; sadece haberlerde değil, görüntümüzde, dilimizde, duygumuzda. 

Nereye baksak Araplar, patlayan manşetler, hiddetli demeçler, kanda yıkanan haber akışları. Artık Avrupa bizden habersiz, biz Avrupa’sız yaşıyoruz. Ne tuhaf: Gitmedik ama koptuk.