Toplumsal ve ulusal yaşamanın gereklerini yerine getirmek her yurttaşın başlıca görevidir. Devletin gücünü sınırlayan, yurttaşların hak ve özgürlüklerini güvenceye bağlayan anayasa ile düzeni sağlayan yasalara uymak, tüm ilişkilerde kurallara bağlı kalmak kişilik niteliğini dokuyan yaraşır bir tutumdur. Hakları kullanmanın, özgürlükleri yaşamanın kötüye kullanımından kaçmak, uygarlığı yansıtan bir erdemliliktir. Kazanımları korumak, düzeyi yükseltmek, çağdaşlığın tüm gereksinimlerini doyurucu biçimde karşılamak için özveriye uzanan çabalar yurttaşlık bilincinin doğal öğesi sayılmalıdır.
İnsan yapısının güçlü yanları kadar zayıf yanları da vardır. Vermekten çok almayı, yitirmekten çok kazanmayı, gitmekten çok gelmeyi beklemek doğal sayılsa bile tutku (hırs) ve daha çok kendine bağlılık, kendinde toplanma güdüsü, bencillik ağır basmaktadır. Eğitim-öğretimin giderdiği olumsuz eğilim ve eziklikleri üzerinden atamamış kimileri, borçlarını yükümlülüklerini unutup hep alacak ve hak peşinde koşar. Hakkını aramayan hakka yaraşır olmamakla birlikte, sorumluluk ve görev gereğini unutmamak da kişiliğin olmazsa olmazıdır.
Kurtarıcımız ve kurucumuz ATATÜRK’ün “Yurtta barış,dünyada barış” özdeyişini yürekten benimseyen yurttaşlar olarak ülkemize yönelik kötülükleri savuşturmada, ulusal birliğimizi korumada canımızı adayarak gerekenleri özenle yapmaya hazır olduğumuzu herkes bilmelidir. Yayılmacı ve sömürgeci ülkelerin hesapları, doğal kaynaklarımız ve stratejik yerimiz nedeniyle göz dikilen topraklarımız, inanç ayrımcılığı ve soy ayrımcılıkları gözetilerek birer saldırı hedefi yapılmaktadır. İçerdeki dağınıklık ve kopukluklar yabancıların heveslerini kabartmaktadır
Sorunların ve acıların sorumlusu hepimiziz. Uygar bireyler olarak birlikteliğe, dayanışmaya, ülke sorgunlarının çözümünde sorumlulukla davranmaya uzak kalmamalıyız. Yitirdiğimiz yurttaşların, verdiğimiz şehitlerin, öbür maddî ve manevî yitiklerimizin ağırlığı hepimizin omuzlarındadır. Vicdanlarımızı sızlatan durumların sürüp gitmesi özellikle yöneticilerin sorumluluğudur. Bugünkü köşemizi Yüce Atatürk’ün şu anlamlı sözüyle kapatırken düşüncesi, inancı, vicdanı özgür, yüksek karakterli cumhuriyet bekçilerine güvenimizi yineliyoruz:
“...az zamanda yaptığımız işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.”
Köşemize gönderilen bir şiiri gönderenine teşekkür ederek sunuyoruz:
Atatürk ‘e kurban olun
Ben sağcıyım, ben de solcu diyenler
Atatürk’e kurban olun hepiniz
Memleketi çala çırpa yiyenler
Atatürk’e kurban olun hepiniz
O olmasa nerde idik şimdi biz?
Kim bıraktı onun gibi kalır iz!
El insaf eyleyin; yapmayın siz, biz
Atatürk ‘e kurban olun hepiniz
Çığır etti önünüze ilkeyi
İnkilapla açtı yedi bölgeyi
Tez zamanda kalkındırdı ülkeyi
Atatürk’e kurban olun hepiniz
Tüm derdi vatandı çıkar gütmedi
Milletine hiç ihanet etmedi
Kendi öldü gitti şanı gitmedi
Atatürk’e kurban olun hepiniz.
Devrimler üstüne devrim çıkarttı
Karşımızdan düşmanları ırattı
Ne kargaşa ne de kaos yarattı
Atatürk’e kurban olun hepiniz
Leylicanım cehaleti o yıktı
Davasından ne usandı ne bıktı
Türk’lük anıtını adıyla dikti
Atatürk’e kurban olun hepiniz!
Leyla Yıldırım