Antalya Konyaaltı Karşıyaka Aile Sağlığı Merkezi'nde açıklama yapan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi Eş başkanı Dr. Kaan Taşer, aile sağlığı merkezlerinin (ASM) sorunlarını dile getirdi.

Taşer, ASM'lerin gelen zamlar nedeniyle faturalarını ödeyemez duruma geldiğini belirtti ve taleplerini sıraladı.

Kamusal sağlık hizmetlerinin işletme mantığı içerisinde verilmesini kabul etmemiz mümkün değildir diyen Taşer; “Sendika olarak bu sisteme eleştirilerimiz bakidir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelediği bütüncül bir yaklaşıma dair mücadele ve taleplerimiz devam etmektedir. Mücadelesini yürüttüğümüz sistem inşa edilinceye kadar ASM’lerde mevcut sistem içerisinde çalışan emekçilerin sorunları çözülmelidir” dedi.

'ASM’LER ADETA İŞLETMEYE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR'


Taşer, ASM'lerde sömürünün derinleştiğini belirtirken çalışanların kamu ve kamu dışı çalışan olarak ayrıldıklarını söyledi. ASM'lerin işletmelere dönüştüğünü ifade eden Taşer konuya ilişkin olarak şu ifadelere yer verdi:

“Aile Hekimliği Sistemi ile ‘dönüştürülen’ birinci basamak sağlık hizmetleri toplum sağlığı açısından sürekli olarak sorunların birikmesine neden olurken, ASM'lerinde çalışan emekçiler açısından da güvenli olmayan işyerlerinde zorunlu çalışmayı dayatmış, esnek, güvencesiz, performansa dayalı ücretlendirme sistemi ile de sömürüyü derinleştirmiştir.

Aile hekimliğine geçiş süreci ile bu alanda farklı istihdam biçimleri ortaya çıkmıştır. Aynı Birimde çalışan hemşire, ebe, sağlık memuru (toplum sağlığı) ve acil tıp teknisyeni ünvanlı sağlık emekçileri ise aile sağlığı elemanı diye isimlendirilmekte ve bu emekçilerde kamu ve kamu dışı çalışan şeklinde ayrılmaktadır.

Bunlar dışında ASM'ler adeta birer işletmeye dönüştürülmüştür. Apartmanların, camilerin altlarında yerler kiralanmış sağlıksız ve güvenliksiz ortamlar ASM'ye dönüştürülmüştür. Bu sağlıksız binaların ve sağlık sisteminin pandemide cilası döküldü. Deprem döneminde de nasıl enkaz altında kaldığını hep birlikte gördük.

HEKİMLER, İŞVEREN GİBİ PERSONEL ÇALIŞTIRIYOR


Taşer açıklamasının devamında, hekimlerin  binaların kira, elektrik, su, doğalgaz faturalarını ödediğini, temizlik malzemeleri, tamirat-tadilat işleri ile uğraştığını, temizlik, kırtasiye, sekreterlik vb işlerin yürütülmesi içinde adeta işveren gibi personel çalıştırmak zorunda kaldığını söyledi.

"Tüm bunlar yetmezmiş gibi artan hayat pahalılığı yapılan zamlar nedeniyle bu masraflar için verilen cari harcama ücretleri giderleri karşılamaya yetmemektedir" diyen Taşer, üstelik cari gider hesaplamalarının TÜFE üzerinden hesaplandığını belirterek "Üstelik cari gider hesaplamaları özellikle ÜFE yerine enflasyonu daha düşük göstermek için gerçek rakamları ile oynanan TÜFE üzerinden ödenmektedir" ifadelerine yer verdi.

'KADRO BEKLENTİSİ KARŞILANMALIDIR'


ASM çalışanlarının sözleşmeli personel olarak çalıştıkları ve diğer meslektaşlarıyla aynı hizmeti vermelerine rağmen ötekileştirildikleri ifade edilen açıklamada, kamu görevlisi olmayan personellerinin kadro beklentilerine ilişkin şu ifadelere yer verildi:

"12 yıldır kamu dışı aile sağlığı çalışanları sözleşmeli personel olarak diğer meslektaşlarıyla aynı hizmeti vermelerine rağmen ötekinin ötekisi yapılmışlardır. Aynı kurumda, hatta aynı ASM’de görev yapan çalışanlar ile aynı işi yapmalarına rağmen özlük ve mali haklardaki farklılıkların kabul edilmesi mümkün değildir. İş güvencesi ve yer değiştirme hakları olmadığı için her fırsatta kutsal ilan edilen aile birlikleri paramparça edilmiştir.

Kamu görevlisi olmayan ASM personellerinin kadro beklentisi tüm hakları korunarak bir an önce karşılanmalıdır.  Sağlıkta dönüşüm sürecinin en başından beri sendika olarak; iş güvencesi, yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret, tek tip istihdam biçimleri konusunda mücadelemiz devam etmektedir. Daha önce de dile getirdiğimiz gibi mevcut sorunları çözmekten uzak olan, emekçiler arasında gelir adaletsizliğini artıran, birinci basamağın ekip ruhunu görmezden gelen uygulamaları kabul etmemiz mümkün değildir."

TALEPLERİNİ SIRALADILAR


Taşer, ASM'lerde yaşanan problemlerin dile getirildiği açıklamanın sonunda ise taleplerini sıraladı.

Taşer "Aşağıda belirttiğimiz talepler gerçekleşinceye kadar ara bir geçiş dönemi olarak cari ödemeler ÜFE oranları üzerinden hesaplanarak yüzde yüz artırımla ödenmelidir. Çünkü sağlık emekçileri sağlık hizmeti üretmektedirler. Tüketici gibi masraflar ve harcama kalemleri TÜFE üzerinden hesaplanamaz" dedi.

Taşer'in dile getirdiği talepler şunlar oldu:

-Temmuz maaş zamları için diğer emekçilere verilecek olan seyyanen 8 bin TL ve diğer yüzdelik zamlar ASM’lerde çalışan herkesi kapsamalıdır. Bu artışlar kamu kaynaklarından karşılanmalıdır.

-ASM’lerde çalışan tüm emekçilere tek kalemde emekliliğe yansıyan yoksulluk sınırı üzerinde temel ücret ödenmelidir. Temel ücret üzerine; yapılan işin riski ve niteliği, hizmet yılı, eğitim durumu, kıdem yılı gibi kriterler ile giydirilmiş ücret belirlenmelidir. Temel ücret tüm çalışanların hakkıdır.

-ASM'lerde çalışan tüm emekçiler hekim, hemşire, ebe, sağlık memuru (toplum sağlığı), acil tıp teknisyeni ve temizlik personeli hiçbir fark gözetmeden hakları korunarak derhal kadroya alınmalıdır. Süt izni, doğum izni, sendika izni, yıllık izin başta olmak üzere ekonomik ve özlük hakları kadrolu diğer emsalleri gibi düzenlenmelidir.

-ASM’lerinde çalışan arkadaşlarımız ''Aile Sağlığı Çalışanı'' değil sağlık emekçisidir. Mesleki unvanları korunmalı, iş tanımları yapılmalıdır.

- ‘Hekimler İşveren Değildir’ o yüzden tümüyle kamu eliyle yürütülen (binasından sarf malzemelerine, elektriğinden suyuna, çalışanlarının toplu sözleşmeli grevli sendika hakkına sahip kamu personeli olduğu) bir birinci basamak olmalıdır. Hekimler yer kiralama, fatura ödeme, çalışanların maaşını ve sigorta primini ödeme gibi her türlü yükten kurtulmalı sadece hekimlik yapmalıdır.

-Turizm bölgelerinde ve mevsimlik işçilerin yoğun olduğu bölgelerde yaz mevsiminde artan iş yükü gözetilerek yeterli personel istihdamı yapılmalı, artan sarf malzemesi ihtiyacı müdürlükçe karşılanmalıdır.

-Birinci basamak sağlık hizmetleri fiziki koşulları uygun kamu binalarında, hiçbir şekilde katkı katılım payı alınmaksızın, tümüyle devlet tarafından koruyucu sağlık hizmetleri öncelik haline getirilerek ekip anlayışı içinde verilmelidir.

Bir kez daha vurgulayarak belirtmek istiyoruz. ASM’ler kamu kurumlarıdır. Kamusal olarak sunulan sağlık hizmetleri de yarı şirket yarı kamu mantığı ile yürütülemez.  Halkın ve emekçilerin yararına bir sağlık sistemi ile kadrolu ve güvenceli çalışma mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz”