“Ergenekon Davaları” döneminde “Gizli tanık”lardan Türkiye çok çekti. Yıllarca süren tutukluluklar, sonra verilen hapis cezaları öyle böyle değildi. O süreçte intihar eden, kötü hastalıklara yakalanıp cezaevinde hayatını kaybedenler oldu. O olayın önemli tanıklarından Tuncay Güney ise devlet eliyle ABD’ye gönderildi. Oradan Kanada’ya geçti. Bu ülkenin vatandaşı oldu. Devlet kendisine ev verdi, o haham olarak bulunuyor.
Kendisiyle yıllar önce ilk röportajı ben yapmıştım. Hiç unutamam, bir gün yazdığım elektronik postaya ertesi gün cevap gönderdiğinde işlerinin çok yoğun olduğunu söyledi. Ardından “Hatta Veli Küçük Paşa’nın Emniyet’te alınan sorgu tutanaklarını da okumaya vakit bulamadığını” söyledi.
KANADA’DAN GELEN İFADELER
Açıkçası inanmamıştım. İstanbul’da onlarca polis adliye muhabiri bulunurken, Kanada’da yaşayan Tuncay Güney’in eline emekli General Veli Küçük’ün sorgu tutanakları nereden geçecekti? Kendisine “Mümkünse o ifadeleri bana da göndermesini” rica ettim. Göndereceğini söyledi. Gerçekten ifadeleri gönderdi.
Veli Küçük’ün büyük bir mal varlığına sahip olduğu söyleniyordu. Sorgusunda bunu da sormuşlardı. O mal varlığını açıkladığında İstanbul’da bir evi, Bilecik’in bir köyünde evi olduğunu belirtmişti. Sonuçta, Küçük’ün tutanaklarını ilk yazan gazeteci de ben olmuştum.
O dönem Danıştay saldırısının içinde yer alan Osman Yıldırım, Ergenekon’un gizli tanığı yapıldı. Bugün cezaevinde olan Osman Yıldırım, nasıl gizli tanık yapıldığını anlatmak için adli makamlara dilekçe üstüne dilekçe veriyor.

8 TEMMUZ’DAN BU YANA TUTUKLU
İstanbul’da belediye başkanlarıyla ilgili davaların hem gizli tanığı hem itirafçısı çok. İtirafçının, gizli tanığın açıklamalarının mutlaka belgelerle, tanıklarla ortaya konulması gerekiyor. Bunların “Duydum” demesiyle insanların hayatı, geleceği yok edilmemeli. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları bu durumu mutlaka dikkate alacaktır.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, daha önce Seyhan Belediye Başkanlığı görevinde bulunmuştu. Gerçekten ilinde sevilen, hem de çok sevilen bir başkan olduğu biliniyor. Onun, Adana’da olmaması bile kent için büyük bir eksiklik. O, 8 Temmuz 2025’te tutuklandı, Marmara 9 Numaralı Cezaevi’ne konuldu.
Zeydan Karalar’ın tutuklanmasında itirafçının ifadesi etkili oldu. Eksikliğinde her daim kendini hissettiren Zeydan Karalar, nasıl bir haksızlıkla karşı karşıya olduğunu mektubunda şöyle yazıyor:
İDDİALAR VE CEVAPLARI
1- İtirafçı Baki Nugay’ın Seyhan Belediyesi’nde yaptığı işle ilgili “ödemelerimi alamıyordum, onun için tekliflerini kabul ettim” şikayetiyle 8 Temmuz 2025 tarihinde tutuklandım.
2- Oysa Baki Nugay’ın firması benden önce, Ak Parti döneminde Seyhan’da çalışıyordu. Yani oradan bize miras. Hem geçmişteki alacakları hem de devam eden işiyle ilgili ödemelerinin her ay düzenli yapıldığı, belgeleri ile iddia makamına sunuldu. Buna rağmen irtikap suçlamasıyla tutuklandım.
3- Peki ne oldu? Açıklanan iddianamede de sayın savcı bu şahsın “hak ediş ödemelerini almak için baskı altında para vermek zorunda kaldığı iddiasına itibar edilmemiş” demektedir. Ancak bu kez de ‘Suç örgütünün ihale almak ve ihale almaya devam etmek için para verdiği’ şeklinde yorum yapılmıştır. Öncelikle burada Baki Nugay’ın doğruyu söylemediği ve benim ifademin doğru olduğunun açıkça kabul edildiği görülmektedir. İddia makamının yeni iddiası ise bir kurgudan öteye gidememiştir.
4- Neden? Buradan bakalım; Baki Nugay’ın Seyhan Belediyesi’nden aldığı; 2015/57652 sayılı ve 6 firmanın katıldığı ihaleye yapılan itirazlar neticesinde Kamu İhale Kurumu ihaleyi iptal etmiş. Bölge İdare Mahkemesi ihalenin Barka’nın olduğuna karar vermiş ve mahkeme kararı neticesinde sözleşme 23.06.2016’da imzalanmıştır. Görüldüğü üzere adli mercii kararı doğrultusunda işlem yapılmış olup hiçbir belediye ihale yetkilisi dahil olmamıştır ve zaten olamaz.
5- Yani “yeni ihale almak için” iddiası var ya iddia makamının; oysa sayın savcı Seyhan Belediyesi’nden ilgili belgeleri celp ettiğinde Zeydan Karalar Başkanlığı döneminde bu şahısların hiçbir şirketinin başka bir ihale almadığını görmüş olmalıydı. Ne yazık ki iddia makamı burada var olmayan bir şey üzerinden suç kurgusu yapmıştır.
DİREKT ALLAH’A BAĞLIYIM
Benimle ilgili itirafçının gerçek dışı beyanından başka hiçbir maddi delil olmamasına rağmen neden tutukluyum?
- İddianamenin bütününde, ‘suç örgütünden ve 2019-2024 arasında gerçekleştiği ileri sürülen eylemlerden’ söz ediliyor. Halbuki tarafıma yönelik suçlamalar 2019 yılından önce.
- Kaldı ki Aziz İhsan Aktaş’ın hiçbir firması ile ne Seyhan ne de Büyükşehir Belediyesi döneminde çalışmadım.
- Ayrıca isnat edilen eylemin Adana’da gerçekleştiği iddia edilmekte. O halde neden Aziz İhsan Aktaş dosyasındayım?
Ben kimseye bağlı değilim. Adanalı olarak direkt Yüce Allah’a bağlıyım. O yüzden “Ben Adanalıyım, Silivri’de ne İşim var?” dedim. Her geçen saniye Adana’ma ve şahsıma yapılan haksızlığın boyutu artmaktadır.”
“Hak, hukuk, adalet” toplumun en büyük beklentisi oldu. Bunu sağlayacak olan da yargı mensuplarının kararlarıdır.