Komşunun radyosunda Şevval Sam hüzzam şarkıyı söylüyordu:
“Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgar
Bütün kuşlar vefasız
Mevsim artık sonbahar...”
*
Mevsimlerden zaten hüzzam...
Çulluklar Güney’e uçmaya başladılar, kırlangıçlar yavrularını alıp gittiler, yazlıkların kepenkleri kapatıldı...
Dışarıda unutulmuş bahçe hortumları, rüzgarda yuvarlanan bir oyuncak, balkonda boş bir sandalye...
Oğlan iskeleye yalnız geldi dün, kız gitmiş, telefon kulağında, gidip gidip geliyor...
Biliyorum; belki de terk edilmeyi, özlemi, hasreti, acıyı öğreniyor...
*
Bu mevsim niye böyle oluyorum ben?..
Birisi yolu sorsa dudaklarım titriyor...
Kolundan tutup “Sakın sen de gitme bak...” demek geliyor içimden...
Kargocuymuş...
*
Aloş kedi çok hasta...
14 sene önce bu terasta doğmuştu, biz gelince saklanmış, ilk iki kulağını görmüştük... Her yaz kapı açıldığında, öbür kedilerle birlikte bizden önce
girerdi içeri...
Veterinerler umutsuz Aloş için, belli ki seneye geldiğimizde olmayacak...
Bu son ayrılık...
Mevsimlerden hüzzam...
Dün gece terastaki kanepede Andree’nin kucağında uyudu, onun olduğundan emin olmak için arada başını kaldırıp kaldırıp bir bakışı vardı...
*
İbadet için keseceği boğayı
bıçaklayan adamın resimlerine bakıyorum bir yandan...
Bir yanda ömrünün son günlerinde huzuru bulmak için gittiği hacda ölen yaşlı insanların haberleri var...
Bir yandan şehit çocuklarımızın tabutları gelmeye devam ediyor...
Bir yanda; tüm bu topraklardaki ilkelliklerden kaçıp kurtulmak
isteyen bebeklerin kumsallara
vurmuş bedenleri...
*
Komşunun radyosunda hüzzam şarkı çalıyor: “Bütün kuşlar vefasız......