Baharda kuzular doğduğunda, akşam sürü dağdan köye yanaştığında, anneleri bebeklerine kavuşmanın sevinci ile melemeye başlar...
Çobanın kavalı susmuştur artık, dünyanın en hüzünlü müziği annelerin sesi vardır...
Köy görmüşler bilir, salınan kuzuların annelerine doğru koşmaları, tıpkı bizlerin annelerimize koşmamız gibidir...
Bir anda koca sürü ile bebek kuzular karışır... Tren garındaki tutsak göçmenler gibi, ağlayarak annesini arayanlar, bebeğini bulmak için deliye dönenler, sevinç, korku, telaş, özlem bir uğultuya dönüşür bu kez...
Biraz sonra...
Hepsi birbirine benzediği halde, bütün kuzular kendi annelerini, bütün anneler kendi bebeklerini bulmuşlardır kokularından...
Çoban artık kavalını çalabilir...

*

Tüm anneler ve tüm yavrular aynıdır...
Bir insan, bir kumru, ya da bir kuzu...

*

Yarın Kurban Bayramı...
Kurban keseceklerin moralini bozmak istemem, Allah Kabul etsin...
Ama hac farzı dışında kurban kesilmesi Kuran’da yok... Bu nedenle değerli din alimi Prof. Hüseyin Hatimi Hoca’mız “Kavurma bayramı” der bu bayrama...
Bir can almak ibadet olabilir mi?...
Kan akıtmak yerine, parasını muhtaç kurumlara, muhtaç ailelere bağışlasanız, hangi ilahi güç bunu hoş karşılamaz?...
Allah kabul eder...
Mesele yoksullara yardımsa; bir milyon hayvanı aynı gün kesip, sonra yoksulları altın fiyatına yüz gram ithal kıymaya muhtaç etmek akıl mıdır?..
Mesele yoksulu sevindirmekse; bir mont ister yetim, bir oyuncak, bir çift çorap, bir renkli ayakkabı, saçına bir toka ister...

*

Bu bayram bir can bağışlayın...
Can almakla yaşatmak aynı olabilir mi?...

*

Yarın hüzünlü bir bayram, kimi evlerde anneler “kuzum” diye ağlar yarın, rastlantı değildir...
Yarın bayram...
Kansız bayramınız kutlu olsun...