Yılmak yok...
Ağlamak yok...
Vazgeçmek yok...

*

Bizler; hiçbir çıkarımız olmadan, hiçbir beklentimiz yokken, sadece ülkemizin aydınlık geleceğini geri istedik...
Çorbamız bir kaşık artacak değildi...
Sadece borçlu, işsiz, sömürülen, aldatılan insanlarımızın çağdaş dünyanın birer mutlu, güvende, huzurlu bireyleri olmalarında ısrar ettik...
Ama onlar 1 Kasım’da kalkan saltanatı, 1 Kasım’da geri getirdiler...

*

Ne diyebiliriz?..
Yurtsever sorumluluğudur:
Bezmek yok...

*

İlk işimiz:
Bize yeni liderler lazım...
İlk “Bize yeni liderleri lazım” yazısı 2 Aralık 2014... İkinci “Bize yeni liderler lazım” yazısı 5 Temmuz 2015...
Bu üçüncüsü...

*

Bize yeni liderler lazım...
Basiretsizlik “yüzsüzlüğe” dönüştü baksanıza...
Dünyanın en şaibeli, en suçlu partisi karşısında sekiz seçim kaybettikten sonra, insan çekip gitmek için ne bekler?..
Kibar, zarif insana söylemeye dilim varmıyor ama...
Hangi “pişkinliğin” tutsağısınız?...
Kim sizi “gurursuz” olmaya zorluyor?..

*

Özellikle ilk sorumlu ana muhalefet partisi; “hırsız”, “vatana ihanet”, “Atatürk düşmanı” dedikten sonra, AKP ile hükümet olmaya zil takıp koştuğunuzda, AKP’yi siz akladınız...
Siz ucundan tutup iktidara getirecektiniz, halk kendisi getirdi...
Niye şikayet edeceksiniz?...

*

Onurlu, dimdik, cumhuriyet devrimleri gibi kararlı, bangır bangır politikalar yerine, AKP gibi olmayı deneyip, dokuzuncu mu ne seçimi kaybettikten sonra, bir şey olmamış gibi mi yapacaksınız?..
Oysa canımız yanıyor...
Bize yeni liderler lazım...

*

Bunu söylemek ölüm gibi ama...
Yüreklerimizde hep o olsa da, bu aymazlıklar sürerse, Türkiye için:
Hoşça kal Atatürk...