Geçici Sadrazam Davutoğlu Ahmet, AKP il başkanları toplantısında konuşuyor, halkımız da TV kanallarından bir ortaoyunu seyrediyor...
Konuşmasına elbette dindarlara ne kadar zulüm yapıldığını anlatmakla başlayacaktı...
Öyle de yaptı!..
Kur’an okuyanlar takibata uğramış!..
Bunları hem saraydaki zattan, hem de Ahmet’ten çok dinledik, geçelim...

* * *

Şimdi oyunun güldürü kısmına gelelim...
Bakınız neler diyor Geçici Sadrazam:
“Bizim kurucu değerlerimizde lüks, şatafat yoktur... Hayat standardını siyasete girerek değiştirmiş olanlar bizde yoktur. Tek bir hırka ile dolaşmaya niyet edenlerin bu davada yeri vardır. Eşini, dostunu, akrabasını oralara dolduranların aramızda yeri olmadı, olmayacak. Sahip olduğu kamu görevinin üzerinden herhangi bir şekilde rant elde edenlere bu kapı kapalı oldu”

* * *

Okudukça sinirinizden gülmeye başladığınızı tahmin ediyorum...
Kurucu değerlerinde lüks, şatafat yokmuş!..
Haklı tabii!..
1 katrilyon 370 trilyon liralık 1150 odalı saray ve onun yavrusu bir konut...
Mermerler, seramikler, ahşaplar, kristal avizeler lüks müdür, şatafat mıdır?..
Devlet itibarından tasarruf mu olacaktı yani?..
Zırhlı lüks Mercedesler...
Hatta Diyanet İşleri Başkanı’na zırhlı Mercedes gönderecek kadar bir araç stoku...
En lüksünden, en yenisinden, en pahalısından uçakla 4’e çıkan uçak filosu...
Bunlar lüks müdür, şatafat mıdır Allah aşkına?!.

* * *

“Eşini, dostunu, akrabasını oralara dolduranların” bunların arasında yeri olmamış, olmayacakmış!.. (Sinirinizin iyice bozulduğunun farkındayım)
Eş, dost, akraba; iktidarın zaten yapısı bu!..
Eş, dost, akraba, yandaşlarla doldurulan devlet kadroları...
Ve ardına kadar açılan rant kapısı...
Kupon araziler, ballı ihaleler ve milletin a... koyan iktidar müteahhitleri...
İktidar yanaşmaları, devlet kaynaklarından beslenen havuz medyası, partiden maaşlı, devlet bankalarından kredili köşe yazarı palyaçolar...
Zenginleşen, yattan, yalıdan, ciplerden aşağısı kurtarmayan akbabalar!..

* * *

17-25 Aralık iddiası henüz kapanmadı Ahmet Bey...
Ayakkabı kutuları, içi para dolu çikolata kutuları, elbise torbaları, 700 bin liralık saat, adam boyu kasalar, para sayma makineleri, rezidansta bulunan milyon dolarlar...
Ve bugün “Ben zaten ölmüşüm... Ölüye vurmayın” diyen bir müstafi bakan...
Ahmet’e göre, “Tek bir hırka ile dolaşmaya niyeti olanların” bu davada yeri varmış!..
Nasıl bir hırka bu pırlantadan mı, içi dolarla mı dolu?..

* * *

Uzun bir güldürüdür bu, geçmişi 13 yıl öncesine dayanan!..
Adına “Erdemliler hareketi” dedikleri bu hareketi gördük, yaşadık, yaşıyoruz...
Aralarındaki namuslu, vatansever olanları tenzih ederek söylüyorum: Bu hareket bir çıkar ortaklığıdır!..
Davutoğlu Ahmet’in söyledikleri, 13 yıldır oynanan tiyatroda perde kapanmadan önceki son güldürü bölümüdür...
Sevgili okurlar, olaya böyle bakın sinirlenmeyin!..

Tatlı meyve!..


Tayyip Bey’in muhterem refikaları Eminanım, şehit ailelerini toplamış konuşuyor:
“Şehitlik ölümlerin en şereflisidir... Evladını kaybeden ana babalara sabırlar diliyorum. Sabır acıdır, ama meyvesi tatlıdır”
Şehitlik ölümlerin en şereflisidir...
Anladık da ölmese daha iyi değil mi?..
Kaldı ki ne uğruna?..
Köküne kadar siyaset bulaşmış bir terörle boşuna mücadele...
Çünkü bunlar iktidarda kalırsa, teröristlerle ne zaman sarmaş dolaş olacağı, bir birlerinin yanağından ne zaman makas alacağı bilinmez!..
En ilginci de şu:
“Sabır acıymış ama meyvesi tatlıymış”
Şehit anası sabredip de hangi tatlı meyveyi yiyecek?..
Evladı geri mi dönecek?!.