Yıl 1872... Namık Kemal, Avrupa medeniyeti hakkındaki izlenimlerini yurda döndükten sonra yazdığı yazılarda dile getiriyor. Konu bilim, teknik ve sanayideki ilerlemelere geliyor. Her şeyi yurtdışından ithal ettiğimiz için kızıyor da kızıyor.
Yıl 2015... Neredeyse her şeyi yurtdışından ithal etmeye devam ediyoruz. Üretimimiz yok mu? Var! Üretmiyorsak 150 milyar dolarlık ihracatı nasıl yapıyoruz değil mi ama?
Tabii adını üretim mi koysak yoksa montaj mı?
İşleme İzin Belgeleri Türk sanayinin, 100 dolarlık ihracat yapabilmek için 61 dolarlık girdi ithal ettiğini ortaya koyuyor.
İthal girdi düşülünce 100 dolarlık ihracatta ülke ekonomisinin kazandığı para 39 dolarda kalıyor. Bu yöntemle ihracat rekorları kırılsa bile kârlılık bakımından bir anlam ifade etmiyor.
Hamallık yapıyoruz
Ne ithal ediyoruz? Girdi olarak ara malları... Sonrasında onları montajla birleştirip ana ürünü meydana getiriyoruz. Peki, ara mallarını neden biz üretemiyoruz?
Yıllarca TL’yi değerli tutma politikası uyguladık. Hemen hepsi KOBİ olan yerli ara malı üreticileri ucuz ithal girdiyle rekabet edemedi. Ya kapandı ya da yabancıya satıldı. Bize işin kabası kaldı.
Şöyle ki; Bizim hammaddenin üzerine koyabildiğimiz değere kilo hesabıyla bakarsak, Türkiye 1 kilogram hammaddeyi 3.50 dolardan ithal ediyor, fabrikasına sokuyor, enerji harcıyor, makine kullanıyor, işçi çalıştırıyor, emek harcıyor, navlun ödüyor, sattığı malın kilosu 1,50 dolara geliyor.
Aynı işi Almanya yapıyor, kilosunu 1 dolardan ithal edip, ürettiklerinin kilosunu 4,10 dolardan satıyor. Buyurun bakalım...
Bir bakanın itirafları
Haliyle bizim hesap bir türlü tutmuyor. Tam anlamıyla hafif sıklet kalıyoruz. İhracat, ithalatın ancak yüzde 60’ını karşılıyor.
Başbakan Yardımcısı Babacan bile diyor ki; “Üretim yapısı değişmeli. Türkiye’nin üretim ve ihracatı fason ağırlıklı... Katma değerli ürün üretilemediğinde milli gelir düşük, cari açık yüksek gerçekleşiyor.”
Açık anlamı; “Üretmiyoruz, ithal edip montaj yapıyoruz. Üretim artınca cari açık coşuyor. Düşürsek milli gelir taklaya geliyor.” Anlamadığım, kimi kime şikâyet ediyor?
Namık Kemal haklı galiba... Mega projeler diye uçup kaçacağımıza öncelikle bu durumu düzeltmeliyiz. 143 yıl sonra, çok geç olmadan!