Eski bayramlar keyifli geçermiş. Otobüs TIR’la çarpışmaz, otomobil uçuruma yuvarlanmaz her bayram yüzlerce insan ölmezmiş. Bir şair “bayramiye” adı altında bir kaside yazar. Padişah’a, sadrazama; “Tutsun cihanı debdebe-i tabl-ı haşmetin” diye seslenir. Bu şair hemen bayram beklenmeden arife günü Saray’a davet edilir, kasidesindeki yağlama oranının gücüne göre bir kese, iki kese, üç kese  altınla memnun edilirmiş.
Aynısı oldu.
Kaside yazan gazeteciler Saray’a davet edildi. Gezdirildiler, ağırlandılar. Ne yazık ki çıplak gözle; “Bayram af günüdür, barış günüdür. Bayramlar rahmete giriş günüdür. Bayram Hak menzile varış günüdür“ diye yazacak bir ilham perisi esintisi, belirtisi, dürtüsü göremediler.
İsraf gördüler.
Müsriflik gördüler.
Tantana gördüler.
Sabunluk: 293 TL.
Diş fırçalık:  516 TL.
Gerisini artık sorma.
Zaten bu Saray’a yerleştikten sonra Cumhurbaşkanı  “harcama temposunu” Kanuni Sultan Süleyman’ın veziri Damat İbrahim Paşa ile diğer veziri damat Rüstem Paşa’nın harcama hızını çok geride bıraktı.

* * *

Şu bayram gününde bunlar yazılıp dökülecek şeyler değil ama bilginiz olsun: Saray’da kalmak için hükümet kurma çalışmalarına doğrudan müdahale etmeye devam eden Cumhurbaşkanı’nın mayıs ayında 19 milyon TL olan örtülü ödenek harcaması Haziran’da 54 milyon TL’yi geçti. Temmuz ayı rakamları henüz çıkmadı, çıkınca “harcama canavarlığının son hızla devam ettiğini” görürseniz şaşırmayın, şu tatlı bayramı acı yapmayın. Ben size Aşık Veysel’den bir dörtlük yazayım:
Ben giderim adım kalır.
Dostlar beni hatırlasın.
Düğün olur bayram gelir.
Dostlar beni hatırlasın.

* * *

Eski günlerin bayramlarında bekçi, çöpçü, postacı, her yangına koşturan tulumbacıya büyükler bayram bahşişi verirlermiş. Bizim Saray’daki büyüğümüz de bu bayramda geleneği devam ettirdi. Seçimlerde düşen oylarını yeniden yükseltmek amacı taşıdığı çok açık. İşçi şantiyesini ziyaret etti.  Pistinin altı bataklık çıkmış ve kodu indirilmiş olarak yapılmakta olan yeni hava alanı şantiyesine gitti. Hava meydanı inşaatında çalışmakta olan işçisinden mühendisine, kamyon şoföründen dozer ustasına herkese hiçbir ayrım yapmadan 2 bin 500 TL “bayram bahşişi verileceğini” duyurdu. Bunu Saray’ın bütçesinden değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kefaletiyle dışardan borç bularak ve sonra da alınan bu borçları gelen uçak, giden uçak, gelen yolcu, giden yolcu, gelen yük, giden yük bilet ve kargo ücretlerine yüklemek üzere bu hava meydanını yapmakta olan şirketlere yükledi. Onlar da “emriniz olur” dediler, kabul ettiler.
Saray söyledi.
Bahşiş 2.500 oldu.

* * *

Dalga geçer gibi bir başka bayram bahşişi de işsizlere çıktı. Saray’daki büyüğümüz, “İşsiz kamyon şoförleri size seleniyorum, bu hava limanı şantiyesinde kamyon şoförü aranıyor, gelsinler hem sigortalı hem sendikalı burada çalışsınlar, tembellik miskinlik etmesinler” diye bahşişini sundu.
İşsizlik artıyor.
300 bin öğretmen var, işsiz. Atama bekliyor. Mühendisler işsiz, eczacılar işsiz, muhasebeciler, iletişim fakültelerinden mezun olmuşlar,  sosyolog, psikolog, jeolog diploması sahibi gençler işsiz. İşsizlik analizi yapan raporlarda “işsiz kamyon şoförü” hanesine hiç rastlanmadığı yani işsiz kamyon şoförü olmadığı halde varmış gibi bayram bahşişi çıkardı.
İşsiz genç öğretmenler.
İşsiz genç mühendisler.
İşsiz genç muhasebeciler.
İşsiz genç iletişimciler.
İşsiz genç sosyologlar.
İşsiz genç jeologlar.
Tüm diplomalı işsiz gençler.
Diplomalarınızı yırtın.
Kamyon şoförü olun.
Hava meydanı şantiyesine baş vurun, işiniz hazır. Atatürk Havalimanı da yıkılacak. Onun yıkıntılarını denize dökmek için de kamyonlara ve onları sürecek şoförlere ihtiyaç duyulacak.
Gençler bahşişi kaçırmayın.
HHH
Bütün genç işsizlerin ve onların anne-babaları iyi insanların bayramı kutlu olsun.