Soldan sağa: Gazeteci-yazar Can Pulak, Rahmi Turan, Prof. Dr. Ümit Özyurda, SÖZCÜ yazarı ve TÜTAV Başkanı Kemal Baytaş ve Avukat Baykal Doğan Kos Adası’nda.
Altı arkadaş, Yunan adalarına bir gezi yaptık.
Mermaid (Denizkızı) adlı yat, Bodrum’un ünlü eğlence merkezi Halikarnas Disco’nun sahibi Süleyman Demir’e aitti.
Kaptan ve mürettebat işlerini iyi bilen usta denizcilerden oluşuyordu. Ancak, Ege Denizi’nde çıkan ani fırtına yüzünden 3 gün Kos Adası’-nın limanına bağlı kaldık. Liman dışında dalgalar koca teknelerin boyunu aşıyordu.
Aslında bu bizim için iyi oldu. Çünkü, eski adı İstanköy olan Kos’u daha yakından tanıma fırsatını bulduk.
Kos Adası gözde bir turizm merkezi. Bizim Bodrum’a benzeyen yerleri var. Ancak Bodrum’dan çok daha temiz. Yunanistan’ı kasıp kavuran ekonomik krize rağmen iyi yönetiliyor. En azından Bodrum’daki gibi etrafta “lâğım” kokuları duyulmuyor.
Barlarda, lokantalarda, eğlence yerlerinde “Kazık düzeni” yok!
* * *
Kos Adası’nın “Türk Kralı” diye bilinen Cengiz Bey, bizim kafiledeki Can Pulak’ın arkadaşıydı.
Ona rastladığımız vakit yana yakıla:
“Bak Can kardeşim” dedi “Ben artık Bodrum’a gelmeme kararı aldım. Hatta yemin ettim!”
“Hayrola, ne oldu?”
“Daha ne olacak? Kısa bir süre önce iki misafirimi gezdirmek için Bodrum’a götürdüm. Götürdüğüme pişman oldum. Neredeyse ’Yandım Allah’ diye bağıracaktım.”
“Anlat, ne oldu ki?”
“Restoranlarda, lokantalarda öyle bir kazık yedim ki, bu kazığı on kişi asılsa çıkaramaz!”
“Memleket havasını SÖZCÜ’den kokluyoruz”
Sevgili okurlar... Size “Kos Adası’nda, gazeteniz SÖZCÜ günü gününe okunuyor” dersem ne düşünürsünüz? “Amma da atıyor ha?” der misiniz?
SÖZCÜ, Kos Adası’nda okunan tek Türk gazetesi.
Kos’un ünlü Caravelle restoranına gittik. Sahibi İbrahim Bey, “Sizi tanıyorum ve yazılarınızı her gün zevkle okuyorum.” dedi. Sonra kafile başkanımız Kemal Baytaş’a döndü:
“Sizi de tanıyorum Kemal Bey. Büyük bir zevkle yazılarınızı okuyorum. Haftada bir yazıyorsunuz ama tam yazıyorsunuz.” dedi.
Sonra, inanmamız için koşup, tezgâhın altından çıkardığı o günkü SÖZCÜ Gazetesi’ni getirip önümüze koydu:
“İsterseniz dünkü ve önceki günkü gazeteleri de getireyim.”
“Peki, nasıl oluyor bu?”
“Ben ve benim gibi birçok Yunanistanlı Türk, Kos’a her gün sefer yapan Türk gemilerinin personeli ile anlaştı. Onlar getiriyorlar. Memleketin havasını SÖZCÜ’den kokluyoruz.”
* * *
Caravelle Restoran’da 6 kişilik ekibimiz mükellef bir akşam yemeği yedik. Masada, balık dahil, her şey boldu. Gelen hesap sadece 120 Euro oldu. Kişi başına 20 Euro (60 TL)
Bu bize özel bir rakam değildi. Kos’taki fiyatlar aşağı yukarı böyle... Bodrum restoranlarının yarı fiyatı!
Bu bakımdan, Can Pulak’ın kazık yiyen arkadaşı Cengiz Bey isyanında haklıydı.
Türkiye’ye döndüğümüz hemen belli oldu!
Kos Adası’ndan döndük. Bizi bekleyen araca binip, arkadaşlarımızı Yalıkavak’ta kaldıkları Golden Age Oteli’ne götürecektik.
Limandan çıkıp köşeyi döner dönmez trafik polisleri yolumuzu kesti.
Polisler kibar bir şekilde “Efendim, konu trafikle ilgili değil, biz sadece aldığımız emir gereği yardım ediyoruz.” dediler.
Turizm Bakanlığı’ndan iki genç kadın turizm denetimi yapıyorlarmış!
Bodrum’u doldurarak dilencilik yapan Suriyelilere, kazık atan restoranlara bakmıyorlar da, lüks gördükleri arabaları çevirip akılları sıra denetim yapıyorlar!
Otomobilin ve şoförün “Turizm belgelerini” sordular. Hepsi tamamdı. Tamamdı ama gitmemize izin vermediler. Tamam olduğuna dair tutanak tutacaklarmış! Sırada birkaç araba daha vardı. Bizi tam 50 dakika utanmazca beklettiler.
Uçağa yetişecek bir yolcu olsa, uçağını mutlaka kaçırırdı!
* * *
İşini bilmeyen, yetkisini iyi kullanmayan, vatandaşa eziyet etmeyi marifet sanan iki tane zavallı kadın görevli, hiçbir eksiği, hiçbir suçu olmayan vatandaşları bile (sadistçe) bir saate yakın orada tutuyordu.
Oysa turizm akıl işidir. Turizm nezaket, saygı ve bilgi işidir. İnsanlara azap çektiren zihniyetin işi değildir!
Turizm Bakanlığı yetkilileri böyle akılsızca “kaba-saba” davranırsa turizmi katlederler!
Prof. Dr. Ümit Özyurda:
“Üç gün komşu ülkede kaldık, turizm anlayışını gördük. Döner dönmez Türkiye’ye geldiğimiz hemen belli oldu!” dedi.
Haklıydı. Böyle bir turizm anlayışıyla turizmimiz yerinde bile saymaz, geriler!