Basına ceza davası açılmadığı gün yok...
Dün gazeteler yine dava haberleriyle doluydu.
9 gazeteye terör davası açılmıştı!
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda teröristler tarafından öldürülmesinden önce çekilip sosyal medyada paylaşılan fotoğrafını yayınladıkları gerekçesiyle 9 gazeteye mensup 18 sorumlu müdür ve yetkilinin 7.5 yıla kadar hapsi istendi.
İddia edilen suç: Terör örgütü propagandası yapmak.
Tabii böyle bir suçun olup olmadığına Ağır Ceza Mahkemesi karar verecek.

* * *

Basın Konseyi, ülkemizdeki gelişmeleri son derece üzücü buluyor ve basının üzerinde ağır bir sansür baskısı olduğunu belirterek “139 yıl önce tanıştığımız sansür bugün son hızıyla hayatımızda” diyor.
Basın Konseyi’nin kısa bir süre önce yaptığı açıklamada özetle şöyle deniliyor:
“Türkiye’yi yöneten siyasi anlayış tarafından açılan davalar devam ediyor.
21 gazeteci hapiste yatıyor!
İşsizlik çok yüksek bir düzeyde!
Yüzlerce gazeteci mahkeme koridorlarında adalet arıyor!
Sansür, oto sansür, korku, yıldırma ve caydırma yoluyla gazetecilere açılan davalar, her geçen gün yağmur gibi medyanın üzerine düşüyor!
...Ve adalet aranıyor!”

* * *

2015 Dünya Basın Özgürlüğü listesinde Türkiye 199 ülke arasında 149’uncu sırada. Pakistan ve Malezya düzeyindeyiz.
Kısacası halimiz gerçekten çok üzücü!
13 yıl ülkeyi tek başına yöneten AKP’nin demokrasi, fikir ve düşünce özgürlüğü anlayışı işte bu kadar!

* * *

Basın Konseyi’nin açıklaması, ünlü hiciv ustası Şair Eşref’in şu taşlamasını hatırlattı:
“Devri istibdatta söz söylemek yasak idi,
Ağzını açsan ağlatırdı hükümet ananı,
Devri hürriyetteyiz, değişti kaide,
Söyletirler evvelâ, sonra severler ananı!”

Abdullah Öcalan’ın masumiyeti (!)


PKK’nın siyasî uzantısı HDP ve terör çetesinin şimdiki merkez karargâhı Kandil “Liderimiz Abdullah Öcalan serbest bırakılmadıkça silahlar susmaz!” diyor.
Yıllarca “Barış süreci” dediler “Açılım” dediler, “Siyasi haklar” dediler, dönüp dolaşıp konuyu Apo’nun affına getirdiler!
Bu arada birçok Batı gazetesi de, Abdullah Öcalan’ı sanki kader mahkûmu olan masum biriymiş gibi göstererek “Neden affedilmiyor?” diye soruyor!
Bunların hepsi de çifte standartlı ve kötü niyetli!

* * *

Serbest bırakılması istenen Abdullah Öcalan, 15 Ağustos 1984’ten İmralı’ya götürüldüğü süre içince (15 yılda) neler yapmış bir bakalım:
* 8257 kere güvenlik güçleriyle çatışmış...
* Yurdun her yanında 3021 bombalama olayı yaptırmış...
* 388 gasp, 1046 adam kaçırma olayı ve 247 polis şehit...
* Sivil, asker, polis, toplam 16 bin 362 kişi yaralı...
Bu tabloya, o hapisteyken PKK’nın, son 15 yılda yarattığı insanlık dışı vahşeti de eklersek, Teröristbaşı’nın sabıkası korkunç boyutlara ulaşıyor!
Böylesine ağır suçları olan ve idam edilecekken Amerika ve Avrupa Birliği’nin baskısıyla cezası müebbede çevrilen bir terör lideri serbest bırakılabilir mi?

* * *

Bu ülkede, Apo’ya özgürlük vererek büyük vebal altına girecek hain bir siyasetçi olabileceğini hiç sanmıyorum. Böyle bir teşebbüste bulunacak kişi veya kurum, kendi siyasi idam fermanını imzalamış olur!
HDP’liler boşuna “Öcalan’a af” diye yırtınmasınlar!
Bir süredir halka sempatik gelen HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve ekibi, oylarını aldıkları 6 milyon insana Meclis’te hizmet etmeye çalışsın! Aksi halde seçmenlerine ihanet etmiş olurlar!

Te­bes­süm


Tembel horozlar!
Temel kümesteki beyaz horozu kesince küçük oğlu sorar:
“Baba, neden kestun ak horozu?”
“Tembeldur da... Vazifesini yapmaydur!”
Bir hafta sonra Temel çilli horozu keser. Oğlu yine sorar:
“Baba, neden kestun çil horozu?”
“O da tembeldur. Vazifesini iyi yapmaydur...”
Ertesi gün oğlunun kümeste kalan biricik horozu da kestiğini gören Temel çok kızar:
“Ne halt ettin ulan?”
“Öyle bağırma baba! Bu en tembeldur! Kendini hep tavuklara taşıtıyordu!”

Gü­nün Sö­zü


Ona buna çamur atanlar sonunda kirli elleriyle kalırlar!