Paris katliamı bir vahşet... İşlenen korkunç cinayetler karşısında “Canavar” sözü bile hafif kalıyor!
Hangi cehennemden fırlamış zebaniler, nasıl yaratıklar bunlar?
Tabii ki, tümünü nefretle lânetlerken bunun son olmadığını da acı acı düşünüyoruz!
Bütün dünya ülkeleri bir olup, terörün kökünü kazımadıkça bu vahşet ve dehşet devam edecektir.
IŞİD örgütü, saldırıları “İslâm adına” yaparken en çok gerçek Müslümanları yaralıyor, onları kahrediyor!.
İnsanı dininden bile soğutuyor bu alçaklar!
Avrupa ülkelerinde IŞİD’i seven, ona hayranlık duyan ve saflarına katılmak isteyen  çok sayıda “aldatılmış genç” de var.
Örgüt üyeleri, inşaatlardan, çay ocaklarından, çöplüklerden, işsiz güçsüz bu yoksul takımını topluyor, kimini silahlı militan, kimini de canlı bomba yapıyor!
Avrupa’da ve Türkiye’de IŞİD’in “Uyuyan hücreleri” olduğu da biliniyor. Zamanı gelince bunlar uyandırılıp, kanlı eylemlerde kullanılıyorlar!
***
Paris katliamında yaralanan Benjamin Cazenoves, dehşet anlarını cep telefonundan Facebook’a yolladığı mesajla şöyle anlatıyor:
“Birinci kattayım ve yaralıyım. Çok hızlı saldırdılar. İçeride hâlâ benim gibi yaşayanlar var. Herkesi boğazından keserek öldürüyorlar birer birer... Bu bir katliam. Her yerde ölü bedenler var!”
Kadın, erkek, yaşlı, genç, kafaları kesilip  gövdelerinden ayrılan insanlar...
Kurbanın anlattığı IŞİD vahşetini okuyunca insanlığınızdan utanmaz mısınız?
Uygar dünya, terörü yok etmek için, kesin bir karar vermek zorunda!

***

Batı’nın hiç mi suçu yok?

Batı dünyasında terör haklı olarak lânetleniyor!
Terörün dini imanı yoktur. Herkesin, her dinin, hatta dinsizlerin bile lânetlemesi gerekir!
Peki, terörde Batı ülkelerinin hiç mi suçu yok?
Bakınız, Suriye Devlet Başkanı Esad bu konuda ne diyor?
“Saldırılar Batı’nın, özellikle Fransa’nın politikasının bir sonucu... Paris’te yaşanan kanlı olaylar, Beyrut’taki saldırı veya Suriye’de son beş yıldır yaşananlardan ayrı tutulamaz. Biz ‘Suriye’deki olayları hafife almayın’ dedik ancak Avrupalılar dinlemedi. Bugün Fransa’da sorulan şu:
Fransa’nın Suriye politikası doğru muydu? Cevabı ise;
Hayır!”
Batılı devletlerin politikaları, bölgedeki müttefiklerinin teröre desteklerine göz yummaları, terörün yayılmasına katkı sağladı.
Teröre askeri ve lojistik her türlü desteğin kesilmesi, destekleyen devletlere karşı da caydırıcı önlemler alınması gerekiyor!”

***

“Bu ne sevgi ah!”

Alican Çetin adındaki bir okurumdan ilginç bir mektup aldım. Diyor ki:
“ATV’de ‘Müge Anlı ile Tatlı Sert’ adındaki programın hastasıyım. Agathe Christie romanlarının kahramanı Belçikalı detektif Poirot gibi, cinai olayları akılcı sorular sorarak aydınlatıyorlar. Orada bir avukat var. Sizin adaşınız: Rahmi Özkan... Müge Anlı’ya da, ona da bayılıyorum valla...
Geçenlerde programda bir cinayet olayı tartışılıyordu.
Fırıncı Fırat diye biri, sevgilisi olan kadının, Bekir Turacı adındaki kocasını öldürmüş, bir yere gömmüş... Tipik bir aşk cinayeti!
Bu konu tartışılırken Av. Rahmi Özkan:
“Bu ne sevgi ah, bu ne ıstırap’ dedi ve ekledi:
“Bu şarkıyı ünlü bir sanatçımız söylerdi ama adını şimdi hatırlayamadım.”
Ben, Av. Rahmi Özkan Bey’e  hatırlatmak istiyorum. O bahsettiği sanatçı Abdullah Yüce idi. 1995 yılında 75 yaşında iken öldü.”
Okuruma teşekkür ediyorum. Bu vesile ile Türk Müziği üstadı, şair ve oyuncu , değerli bir sanatçıyı andık. Ruhu şad olsun.
***
O ünlü şarkının ilk dizeleri aklımda kaldığı kadarıyla şöyleydi:
“Bu ne sevgi ah, bu ne ıstırap,
Zavallı kalbim, ne kadar harap!
Nasibim olsun bir yudum şarap,
Sun da içeyim, yârin elinden.”

Te­bes­süm

Venüs’ün kadınları

Aydın Boysan’dan bir fıkra:
Astronotun biri uzay aracı ile Venüs gezegenine gidip dönmüş... Arkadaşlarının verdiği “Hoş geldin” yemeğinde Venüs gezegeni hakkındaki izlenimlerini uzun uzun anlatan astronot:
“Evet” demiş “Orada her taraf ilginç ama kadınları daha da ilginç. Hepsi olağanüstü çekici. Bizim dünya kadınlarına çok benziyorlar. Tek farkları, memelerinin sırtlarında oluşu... İlk görüşte çok yadırganıyor ama dans ederken keyfine doyum olmuyor!”

Günün  Sözü

Düşmandan kurtulmanın en iyi yolu, yok edemiyorsan onunla dost olmaktır!