Televizyonlarda hava ve yol durumu raporları verilir. Yollarla ilgili olarak il ya da ilçe adı verilip hangi kilometreler arasında “yol çalışması” ya da “heyelan” olduğu belirtilip yolun kapalı ya da araçlara kontrollü olarak geçiş izni verildiği kaydedilir.
Şu günlerde illeri birbirine bağlayan ana yolların sıkça kapalı olduğu belirtiliyor. Yolların kapanması heyelan ya da yol çalışmasından değil, teröristlerin yol denetimini ele geçirmesinden kaynaklanıyor. Yolları kesiyorlar, kimlik kontrolleri yapıyorlar, eğer onların aradığı bir kişi değilseniz belli bir süre tutulduktan sonra gidişinize izin veriliyor.

BURASI NUSAYBİN

Mardin’in Nusaybin ilçesi, Suriye’nin Kamışlı İlçesi’yle karşı karşıya bulunuyor. Bir zamanlar Türkiye’de olmayan ürünler kaçak olarak bu ilçeye gelir, oradan Türkiye içlerine dağıtılırdı. Halk da, esnaf da bu durumdan memnundu...
İlçenin çıkışında ünlü Nezirhan tesisleri bulunuyordu. 1970’li yılların sonuna doğru yaptırılan o tesis Ortadoğu’nun en ünlü tesisi olarak bilinirdi. Suriye’den, Irak’tan gelenler o tesiste konaklar, yüzme havuzunda serinler, çok zengin ve geniş arazisi içinde bulunan bahçesinden meyve ve sebzelerini de toplarlardı. Tesislerin hemen arkasında uzanan sıra dağlara turlar düzenlenirdi. Ziyafetler, yöreye gelen bakanlar, bürokratlar için bu tesiste verilirdi.
Turizm Bakanlığı’nın ilk belgeli tesisi yıllarca terör nedeniyle kapalı kaldı. Yeniden açılması için hazırlıkların tam sonuna gelindiğinde, Güneydoğu’da başlayan sıkıntılı süreç nedeniyle bu tesisin açılıp açılmayacağı da belirsizliğe girmiş. Mardin’de bulunan bir meslektaşım, bölgeye hayat verecek tesisin yeni halini de anlata anlata bitiremedi. Ama terör dalgası yayılınca bu tesis gibi birçok tesis belki yine kapalı kalacak. Olan yine Mardinliye, Nusaybinliye olacak...

BU BORÇLARI KİM ÖDEYECEK?

Nusaybin’deki durumu bir esnaf telefonda şöyle anlatıyordu:
“İnanın biz çok zor durumdayız. İşyerlerimiz hemen her gün kapalı. Her an bir olay patlıyor. Ne yapacağımızı bilemez durumdayız. Akşam olunca havai fişekler, molotoflar, silahlar atılıyor. Bir yanda eylem yapanlar, bir yanda polis. Artık o kadar olağan hale geldi ki, yaşananlar hiç yadırganmıyor. Sanırsınız polislerle halk oyun oynuyor. Ama bu oyunlar inanın bizi bitirdi. Kimimizin bankalara, piyasaya borcu var. Bu insanlar borçlarını nasıl ödeyecek hiç düşünen yok. Perişan oluyoruz, mahvoluyoruz gören, duyan yok.”
BURASI HABUR SINIR KAPISI
Habur Sınır Kapısı’ndan yurda giren araçlar çoğu kez güvenlik nedeniyle gümrüklü alanın dışına çıkamıyor. Özellikle geceleri gidemiyorlar. Daha önce PKK ve IŞİD militanlarının cenazeleri bu kapıdan alınırken, hükümetin aldığı yeni kararla cenazeler artık alınmıyor. O yüzden zaman zaman HDP ve PKK’ya yakınlığı ile bilinenler, çatışmalarda ölenlerin yakınları Habur Sınır Kapısı önüne gelip basın açıklaması yapıyor, tepkilerini ortaya koyuyorlar ve olay yerinden uzaklaştırılıyorlar. Her cenazeyi gösteriye, eyleme dönüştürdükleri için cenazelerin alınmaması yoluna gidildiğini öğreniyorum.
Bazı günler Habur’a giriş yapabilmek için Irak’ın Zaho bölgesinde 4-5 gün sınırı geçmek için bekleyen araç sürücüleri oluyor. Dün onlardan birisiyle konuştum, “Tam 4 gündür bekliyorum. Şu an en az 3 bine yakın araç burada” diyor. Son dönemde daha çok güvenlik nedeniyle geceleri girişler belli saatte durduruluyor.

BURASI HAKKARİ

Hakkari’de bulunan bir arkadaşımla telefonla konuşuyoruz. “Hakkari-Çukurca, Hakkari-Şırnak yolları tam 6 gündür trafiğe kapalıydı. Dün sabah araçların geçişine izin verildi” diyor.
Terör örgütü militanları o yollardan geçen araçları durduruyor, önce araçlar üzerindeki kontak anahtarını alıyor. Böylece onlar izin vermeden araçların oradan ayrılmasına izin verilmiyor. Durdurdukları araçlardan insanları indirip kimlik kontrolü yapılıyor. Sürücülere tıpkı trafik polislerinin sorduğu gibi “ehliyet-ruhsat” diyor. Verdikleri belgeleri inceliyorlar. Devlete ait araçları büyük bir zevkle yakıyorlar. Karşılarına geçip gülüyorlar. Teröristlerin o yolları denetim altında tuttuğu bilindiği için asker-polis o yolları kullanmıyor.
Hakkari’de insanlar gündüzleri de, geceleri de pek sokağa çıkmıyor. Saat 21.00’den sonra tepelerden askeri birliğin bulunduğu alana taciz atışları başlıyor. Onlara karşılık verince bir anda “cayırtı” kopuyor. Gündüzleri caddelerde üniformalı polis-asker göremezsiniz. Zırhlı araçlarla çıkanların üzerinde de çelik yelek bulunuyor.
Bir kez daha yazayım: Bölge halkı huzur istiyor. Artık anlayın...