Kapkara haberler yağmur gibi yağıyor.
Yeni günle birlikte şehit haberlerinin geleceğini, gencecik polislerin ve askerlerin kahpe tuzaklarda veya çatışmalarda yaşamlarını yitireceğini, geride bıraktıkları fotoğrafların, mektupların ve şiirlerin yüreğimizi yakacağını bilmek, vicdan kapısına kilit vurmamış herkesi, neredeyse günün ışımasından korkar hale getiriyor.
Seçimlerin üzerinden 65 gün geçmiş olmasına karşın, elinde topladığı tüm güçleri kişisel gelecek hesapları doğrultusunda kullanan irade, seçmenin sandıkta verdiği mesaja uygun bir hükümetin kurulmasını istemiyor.
Oysa kan gölüne dönen ülkenin 65 dakikayı bile hükümetsiz geçirmeye tahammülü bulunmuyor.
Zira her geçen gün, terör ahtapotunun kanlı kolları yurdun dört bir yanını biraz daha sarıyor.
Giderek tırmanan terör tehdidi, erken genel seçimi, “taşımalı seçmen” icadıyla (!) bile yapılamaz hale getiriyor.

* * *

Öyle ki; ülkenin bir kentinde “açılım” denilen çözülüm sürecinde başlatılan fiili durum, resmiyete dönüştürülüp özerklik ilan ediliyor. Halk Meclisince yapılan açıklamada “Devletin tüm kurumları bizim için meşruiyetini kaybetmiştir. Özyönetimimizle demokratik yaşamımızı inşa edeceğiz” denilerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı isyan bayrağı çekiliyor. Buna karşın aklının nereye gittiği bilinmeyen ve adının önünde “Prof. Dr.” yazan biri, her şehide karşı bir HDP milletvekilinin indirilmesini önerebiliyor!

* * *

Türkiye şehitlerine ağlarken, gözyaşları sel olup akarken, birileri her gün yeni bir anket yaptırıyor.
Tüyler ürperten bir yaklaşımla “Şehit haberlerinin seçmeni erken seçimde AKP’yi yeniden tek başına iktidar yapacak kadar etkileyip etkilemediği” araştırılıyor.
Vicdanlarına çoktan veda etmişlerin şehit kanı üzerinden siyasi hesap yapmaları, evlatlarımızın canlarıyla iktidar oyunları oynamaları, mide bulandırıyor.
Hatta saygın bilim insanı, değerli Prof. Emre Kongar hocamızın dediği gibi, acımasızlığın vardığı boyut duyarlı insanları hasta ediyor.
Garibanların evlerine kor ateşler düşerken topluma “Bugün seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?” diye sorulması, “Lanet olsun böyle siyasete” dedirtiyor.
Evet, lanet olsun böyle siyasete!..