Adam yaraladın. Devleti soydun. Belediyeyi dolandırdın. Bin bir pisliğe battın. Rüşvet aldın. Kanun dışı işler yaptın. Aslında bir savcının çıkıp, seni kulağından yakalaması, bir hakimin de çıkıp seni cezaevine tıkması gerekir.
Korkma.
Milletvekili oldun.
Dokunulmazsın.
Savcı sana dokunamaz.
Hakim seni yargılayamaz.
Adalet sana ulaşamaz.
Hem dokunulmazsın.
Hem arkanda liderin var.
Parti başkanının “listeye seçilecek bir sıradan koymasıyla” milletvekili olduğu gün “dokunulmazlık zırhına” büründürülüyor, karşılığında parti liderinin kuklası oluyordu.
Kaldır el.
İndir el.
Açık oylama:
Kabul edenler.
Reddedenler.
Gizli oylama:
Beyaz (kabul) pusula.
Kırmızı (ret) pusula.
Yeşil (çekimser) pusula.
Adı milletvekilidir. Yani halkı temsil eder fakat lider arzusuna göre parmak kaldırır, parmak indirir.

*  *  *

O günleri gördük.
Adaletsizlik tavan yapmıştı.
Gizli oylamadan bir gece önce lider, “Milli İrade Böyle İstiyor” diye haber gönderiyordu. Ertesi gün gazetelerde “Külliye adlı sarayın” resmini arka plana koyup ön planda da “Milli İrade Böyle İstiyor” diye yazdırıyorlardı. Korkutuyorlardı. Meclis’te sandığa “beyaz pusulalar” atılıyordu.
Dokunulmazlık kalkmıyordu.
Aynen böyle oldu.
Çürümüş bir yapıydı.
“Hodri Meydan” denildi; “Söz ve ifade ile düşünce açıklamak, eleştiri yapmak hariç (kürsü dokunulmazlığı) bütün koruyucu, kollayıcı zırhların kaldırılması“ için ortam doğdu. Başbakan, gece hukukçu 4 AKP’li milletvekilini AKP’li Cumhurbaşkanı’na gönderdi, “olurunu” aldı ve CHP’nin dediğine geldi.
Kaldır el.
İndir el.
Beyaz oylar verilecek.
Dokunulmazlık kalkacak.
CHP kaçamaz.
MHP taş koyamaz.
HDP bahane bulamaz.
Kürsü dokunulmazlığı hariç koruma zırhının kaldırılmasını zaten hepsi istiyordu. Bugün “Hodri Meydan” deme cesaretini gösteren AKP’nin bile 2001’deki kuruluş bildirgesinde “Dokunulmazlığın kaldırılması” sözü vardı.

*  *  *

Çürümüş yapı kalkıyor.
Çok güzel.
Sevindirici.
Kanlı katliamlar düzenleyip masum insanları öldüren PKK ile örgüt bağlantısı olanlar. Sadece onlar değil rüşvet yiyenler, devleti soyanlar, belediyeleri hortumlayanlar, nefret suçu işleyenler, kişilik haklarına saldıranların da “Dokunulmazlığı kaldırılacak” ve adalet önünde hesaba çekilecekler. 40’ı AKP’li, 41’i HDP’li, kalanı da CHP ile MHP’li toplam 112 milletvekilinin toplam 506 dosyası hakim önüne çıkacak. Bağımsız savcı, bağımsız hakim bulunursa adalet işleyecek.
Bulunmazsa ne olacak?
Hakim ile savcılar iktidar ağzıyla hareket ederlerse; AKP’li milletvekillerinin dosyaları savcılarca “Değerlendirme dışı” tutulacak. CHP, HDP ve MHP’li dosyaları ise incelemeye alınacak.
Olmaz olmaz deme...(!)

SÖYLEŞİ

Hesap!

Okurum Urcay Aslay kısa bir not gönderdi. Şöyle diyor: “Erzincan’da bir avukat mahkemeye başvurarak elektrik faturalarında 5 ayrı kalem üzerinden haksız olarak alınan paraları geri almaya hak kazandı. Aklıma Hidayet Türkoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı’na danışman olması geldi. Onca baş danışmanı varken H. Türkoğlu’na Cumhurbaşkanı ne danışabilir? Paralarımız çarçur ediliyor, liyakatsiz onlarca kişiye boş yere dünyanın parası ödeniyor. Bu paranın maliyeye geri ödenmesi için mahkemeye mi başvurmamız gerekiyor? Yeter artık hesap soruyoruz.”