
Vatandaşın malı deniz, yemeyen devlet estağfurullah...
Bir ara fena takmıştım kafayı. Elektrik faturamda kayıp kaçak tutarlarını muhakkak okuyordum.
Gerçi bir şeye yaramıyordu. Sadece sinirlendiğimle kalıyordum.
Sonra patır patır çıkan dava kararları karşısında ‘zekice’ bir fikir bulan yetkililer hoppa diye bir sabah faturadan çıkarıverdi kayıp kaçak tutarını. Hepsini yani aslında ödemememiz gereken ne kadar şey varsa toplayıp faturada adeta bizden sakladılar.
Faturada görmeyince unuttuk, ödemiyoruz sandık ama tıkır tıkır her ay aslında ödemememiz gereken ne kadar ücret varsa ödüyoruz elektrik faturamızda. Bu yük neredeyse toplam faturanın yüzde otuzunu buluyor.
Bana yine en ağır geleni, elektrik faturasını ödemeyen insanların, kurumların elektrik parasını ödüyor olmak.
Dün gazetede haber vardı, geçen yıl hepimiz el ele vermişiz ve dört Atatürk Barajı’nın ancak bir yılda üretebildiği kadar kaçak elektriğin parasını ödemişiz. Yani farkında değiliz ama hepimiz aslında birer baraj sahibi sayılırız. Ha bir de keriz oluyoruz tabii baraj sahibi olmanın yanı sıra.
Aman efendim mahkeme kararı varmış da dava açarsak geri alabilirmişiz de...
Sıkıyorsa bu tutarları yasaklayıp faturadan kaldırtsanıza. Bize yazık değil ama elektrik satanlara çok yazık, değil mi?

Nasıl izlediniz bu iki filmi?
Kültür Bakanlığı’nda bu yaş sınırlaması işine kimler bakıyor, gerçekten çok ama çok merak ediyorum.
Filmlere konan yaş sınırlaması gerçekten çok ama çok önemli ve şakaya gelmeyecek bir uygulama. Her ne kadar konulan sınırlamalar sinemalarda sıkı sıkı uygulanmıyorsa da yine de önemli.
Birkaç gün önce hatırlarsanız ‘Kötü Kedi Şerafettin’ filminin +13 yaş sınırı ile çıkmış olmasını eleştirmiştim. Dün de gazetelerde gördüm, ‘İftarlık Gazoz’ filminin +13 olan sınırlaması +7’ye indirilmiş.
Arkadaş dalga mı geçiyorsunuz siz izleyiciyle?
İftarlığa 13 yaş veren Şerafettin’i izlememiş midir?
Ciddi küfürler, açık cinsel espriler, sert bir şiddet ve seksist bir dili olan ‘Kötü Kedi Şerafettin’ ile bu tarz bir hikaye anlatımını benimsememiş bir film olan ‘İftarlık Gazoz’un aynı sınıflandırmaya tabi tutulması gerçekten akıl dışı.
Filmleri izleyip bu kararı veren kurulla tanışmayı, kafalarını anlamayı gerçekten çok istiyorum.
Cumartesi listesi

Çorap - Kalben: Çok çok güzel bir albümün hangisi daha güzel karar veremediğim şarkılarından biri ‘Çorap’. Kalbi kırık bir şarkı. “Aç değil açık değilim kaçığım çorap gibi kış gününde/ Ufaldım ezildim off öldüm de dirildim önünde” diye başlıyor. Gerisini siz hayal edin.

Without Love - The Doobie Brothers: “Aşk olmasa nerede olurdun” diye soruyor. Çok da güzel yapıyor. Hele o intro yok mu arkadaş... Tam Sevgililer Günü neşesi!

Yara Bende - Sıla: Eskimez, eskimeyecek. Sevgililer Günü kavramına saçmalık olarak bakanlar, canı yananlara gelsin. “Düşündürmeden durmayan, uyku zaten uyutmayan...” Vayy arkadaş insan nasıl yazar bu sözleri!

Al Ömrümü - Kubat: İyi insan, müthiş şarkıcı, şahane sahne insanı Kubat’ın yeni albümüne ismini veren şarkı. Fena halde tavsiye ederim!

Nilüfer - Müslüm Gürses: Hiç eskimeyecek. Nilüfer, ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ albümünün onca güzel şarkısından biri.