“Bir akşam Ofis’ten çıkarken önümü iki genç kesti. Son derece saygılı, gariban, hatta mazlum görünüşlü sakallı gençlerden biri: ‘Efendim biz, bir iki ton arpa ve buğday almak istiyoruz, ama görevliler zorluk çıkarıyor’ dedi. Kendilerine kurumun halka açık olduğunu, herkesin bunları alabileceğini söyledim. Gençler ‘Ama yine de engelleri aşamıyoruz’ deyince, içeriye talimat vererek işlerinin yapılmasını sağladım. Bu gençler kimlerdi biliyor musunuz? Bugün yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarında adları geçen, bir ara mal varlığına el konulan Abdullah Tivnikli ve kardeşi!..
Uğur Bey, bir zamanlar Rami’deki Toptancılar Hali’nde hasır taburede oturup, günde birkaç çuval pirinç vs. sattıklarında Allah’a şükredenler, bu iktidar döneminde inanılmaz servetlerin sahibi oldular. Böylesine zenginlik, bu kadar kısa sürede meşru yollardan elde edilemez!..”

*  *  *

Geçmişte Toprak Mahsulleri Ofisi’nde yöneticilik yapmış yetkilinin yazdıklarını okurken, “Demek ki bu kişiye boşuna ‘Becerikli Abdullah’ dememişler” diye düşündüm!..
Biliyorsunuz Tivnikli’nin adı ilk olarak, Türk Telekom’un satışında Lübnanlı Hariri Ailesi’ne aracılık yaptığı iddiasıyla gündeme gelmişti. Dönemin CHP Meclis Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu da bu bağlantıyı ortaya çıkarmak için, peş peşe soru önergeleri vermişti.
“Becerikli” Abdullah Tivnikli, daha sonra hem Türk Telekom Yönetim Kurulu Üyesi, hem de Kuveyt Türk Bankası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı oldu.
Bu süreçte kendisinin yanı sıra, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık’tan bazı önemli isimlerin de banka yönetiminde görev aldıkları görüldü.

*  *  *

“Becerikli” Tivnikli’nin burada sayamayacağım kadar çok şirkette ortaklığı ve AKP dönemi zenginleriyle ticari ilişkileri bulunuyor. Tümünü yazsam başınız döner!
Savcı değişikliğinden sonra gözaltı ve mal varlığına tedbir kararı kaldırılan Tivnikli’nin, Kuveyt Türk Bankası’ndan, dolaylı ortağı olduğu bazı şirketlere Bankacılık Yasası’na aykırı olarak kredi aktardığı öne sürülüyor.
CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın bu konuda Devlet Bakanı Ali Babacan’a sorular yönelttiği önergesi, Meclis’te cevap bekliyor.
Cezaevindeki Reza Zarrab’ın da 87 milyar Euro’luk kara parayı aklarken, paravan şirketleriyle Kuveyt Türk Bankası’ndan transferler yaptığı iddia ediliyor.

*  *  *

Sevgili okurlarım,
Bu satırları yazdığım 14 Şubat 2014 tarihinden sonra müthiş gelişmeler olmuş ve 17-25 Aralık sanıklarının tümü hakkında takipsizlik kararı verilmişti.
Mal varlıkları üzerindeki tedbirler kaldırıldığı gibi, Reza Zarrab”ın el konulan paraları faiziyle iade edilmiş, ayrıca bakanlar tarafından plaketle ödüllendirilmişti! Abdullah Tivnikli ise, 2015 yılında, Kuveyt Türk Katılım Bankası’ndaki görevinden, ailesine daha çok zaman ayırmak istediğini belirterek ayrılmıştı.

*  *  *

Ancak aradan yaklaşık 2 yıl geçtikten sonra ABD’de, bu bankanın da adının geçtiği iki dava açıldı.
Bunlardan birinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kamuoyuna “hayırsever işadamı” olarak tanıttığı Reza Zarrab, İran’a yönelik ambargoyu delmek, bankaları dolandırmak, kara para transferleriyle terör örgütlerine finans ve lojistik destek sağlamakla suçlanıyor.
Karanlık işleri yaparken kullandığı bankalardan birinin, Kuveyt Türk Bankası olduğu öne sürülüyor.

*  *  *

ABD’deki ikinci dava başvurusu ise bir sivil toplum kuruluşunun California kanadınca, Zarrab’ın tutuklanmasından haftalar sonra yapıldı.
California’daki bu dosyada da suçlamalar çok vahim.
Örneğin geçmişte ABD’de yaşayan Hajjaj Al Ajmi adlı kişi başta olmak üzere tüm sanıklar, topladıkları paralarla Suriye’deki terörizmi finanse etmek, aralarında davacı STK’nın Hristiyan üyelerinin de yer aldığı sivillere, IŞİD’in soykırım uygulamasına ve diğer savaş suçlarını işlemesine yardımcı olmakla suçlanıyorlar.
Paraların da başka bazı finans kuruluşlarının yanı sıra, Kuveyt Türk Bankası aracılığıyla ve Türkiye üzerinden aktarıldığı iddia ediliyor.
Davalılardan tazminat istendiği gibi, soykırım-savaş suçu nedeniyle gerekli cezaların verilmesi talep ediliyor. (Bu talep muhtemelen ABD Temsilciler Meclisi’nden 2015 yılında 192’ye karşı 3 oyla geçen IŞİD”in soykırımcı ilan edildiği karara dayandırılıyor)

*  *  *

Özetlersek:
ABD’de açılmış davaların ikisinde de T.C. Devleti’nin sermayesine 5’te bir oranında ortak olduğu Kuveyt Türk Bankası’na ağır ithamlarda bulunuluyor.
Bunlara bir de Rusya’nın kısa süre önce Birleşmiş Milletler’e sunduğu, ancak ABD, İngiltere ve Fransa’nın karşı çıkması nedeniyle Genel Kurul’a getirilmeyen Türkiye’nin IŞİD bağlantılarıyla ilgili karar tasarısı eklendiğinde, Türkiye’yi yönetenleri, en başta da -asıl karar verici- Tayyip Erdoğan’ı nasıl büyük bir sıkıntının beklediği açıkça görülüyor.