Saint Exupery savaş pilotudur...
İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler ordusu Fransa’yı işgal etmek için saldırdığında, Fransız halkı panik içinde güneye göç etmeye başlar...
Yollar insan seli ile doludur...
Asfalt kırık dökük ve terk edilmiş araçlarla tıkanmıştır...
Perişan insan kafileleri sürü halinde yoldadır...
Exupery, Fransız hava kuvvetlerinden geriye ne kalmışsa, eksik, hurda uçağıyla keşif uçuşuna gönderilir...
Yukarıdan bu yok oluşu, tükenişi, kaçışı izler...
Yurt, toprak, vatan, toplum diye bir şey kalmamıştır...
Yıkım tamdır...

*

İnsanları insan yapan değerlerin muhasebesini yapar, Savaş Pilotu kitabında:
İnsanlar ölebilir... Ama insanı insan yapan; sevgi, saygı, merhamet, ahlak, adalet gibi yüce duygular öldüğünde asıl insanlık ölmüştür...

*

Ondan 25 sene kadar önce, yine bir millet...
Türkler dört bir yandan, güçlü orduların saldırısı altındadır...
Her yandan top, tüfek, bomba ile ordular üzerine gelmekte, köyler, evler, ağıllar, tarlalar alev alev yakılmaktadır...
Ama bu millet kendi değerlerine sarılır...
Evlerinde tahta tezgahlarda kurşun döker, askerine çorap örer, çantasına peksimet kurutur... Ve gece karanlığında kağnılar, annelerin bebeklerinin yorganını örttükleri fişek kutuları ile yola çıkar...
Kaçmak yerine, kendine olan saygısını geri ister...

*

İşte üzüldüğüm bu...
Bu millet, o millet midir?..

*

İnsanlar ölürken “Oh oldu” diyecek kadar insanlıktan uzak... Gözaltındaki savunmasız bir insanı uçağın merdivenlerinde linç etmeye kalkacak kadar ahlaktan habersiz... Savunmasız kadınlara-kızlara saldıracak kadar namert... Kendi çocuklarını ara sokaklarda sıkıştırıp öldürecek kadar insani duygulardan yoksun...

*

Ve bizler, insanlığın yok edildiği bu saldırı karşısında tüm değerlerimizi terk edip kaçacak mıyız?..
“İnsan olmanın değerlerinden” vazgeçersek...
Başardılar...
Yıkım tamdır...