Duydunuz...
Başbakan Binali Yıldırım diyor ki:
“PKK ‘hayır’ diyor, onun için biz ‘evet’ diyoruz.”
“Hayır” diyenler teröristtir demeye getiriyor!
Peki... Gerçek ne?
Tarih: 23 Şubat 2013.
Yer: İmralı.
Abdullah Öcalan’ın ziyaretçileri var; BDP milletvekilleri Pervin Buldan, Altan Tan ve Sırrı Süreyya Önder.
Kuşkusuz bu görüşmede başta Kamu Güvenliği Müsteşarı olmak üzere istihbarat görevlileri de var. Görüşmeler tutanak altına alınıyor.
Öcalan bu görüşmelerde başkanlık sistemi hakkındaki düşüncesini açıkladı:
Sırrı Süreyya Önder:
Başkanım her şeyi konuştuk, bir de başkanlık sistemi meselesi var. Kamuoyu bu konuda çok hassas. Totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediliyor.
Abdullah Öcalan:
Başkanlık sistemi düşünülebilir. Yalnız burada başkanlık ABD’deki gibi olmalı. Devlet Meclisi gibi bir senato. İkincisi bir de Halklar Meclisi. Bunun adı Demokratik Meclis de olabilir. Bu da ABD’deki Temsilciler Meclisi gibi olabilir, Rusya’daki Alt Duma gibi olabilir. İngiltere’deki Avam Kamarası’nın Türkiye versiyonu gibi. Esas olarak HDK’yi parlamentoya uyarlamak gibi düşünebiliriz.”
Ne diyor Öcalan başkanlık sistemine:
“Evet” mi?..
“Hayır” mı?..
Bitmedi.
Sözleri sadece bu kadar değil.

Öcalan’ın stratejisi


Tarih: 3 Nisan 2013.
Yer: İmralı.
Öcalan’ın konukları bu kez HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve milletvekilleri Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder.
Devlet görüşmeyi yine tutanak haline getirdi.
Abdullah Öcalan:
Basına yanlış şeyler yansıdı; ‘Öcalan, bağımsızlıktan, federasyondan, özerklikten bilmem neden  vazgeçti’ dediler. Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim. Benim temel görüşüm şudur: Silahlı çatışmaya son verme sıkı sıkıya yasal demokratik mücadeleye sarılmakla olur. Bu yasa çıktı çıkmadı tartışması da mesele değil. Bunların hepsi sadece demokratik siyaset aşamasının birer parçasıdır. Anayasal çoğunluk (330) ile Meclis bir çağrı yapabilir sanırım. (Biraz kızarak) Beni şaşırtmayın. ‘Tarihi çatışma sürecini sona erdirdik’ dediysem ‘barış oldu’ demiyorum; legal siyasete evrensel bağlılıktan ve mücadeleden bahsediyorum. Hiçbir şeyden vazgeçmedim. Ben sadece Demokratik Türkiye olmadan bunların hiçbiri olmaz, zamanı da değil, ‘arabayı atın önüne koymayın’ diyorum. Önce Demokratik Türkiye olmalı...”
Devam edelim Öcalan’ın söylediklerine...
Tarih: 26 Nisan 2014.
Yer: İmralı.
Öcalan’ın konukları; HDP milletvekilleri İdris Baluken, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder. Tutanaktan okuyalım.
Abdullah Öcalan:
Yeni Başkanlık Sitemi tartışmalarında ABD ve benzeri gibi bir sistem olursa tartışılabilir. Bunun için sivil toplum yasası, yerel yönetimler özerklik yasası çıkacak. (...) Bunu dışarıya yansıtın. Mitterrand, ‘Fransa Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Fransa’nın bütünlüğü için merkeziyetçilik ne kadar gerekli idiyse şimdi sürdürülmesi de o kadar gereksiz ve sakıncalıdır’ demişti.”
Tarih: 31 Mayıs 2014.
Yer: İmralı.
Öcalan’ın konukları yine aynı; HDP milletvekilleri ve devlet heyeti.
Abdullah Öcalan:
Cumhurbaşkanlığı ve yeni Anayasa meselesini AKP ile yapabiliriz. Yasa ve Anayasa’ya giderken müzakere gerekir. (...) AKP bizi takip etmek durumundadır. Biz AKP’yi peşimizden sürüklüyoruz.”
Tarih: 4 Şubat 2015.
Yer: İmralı.
Öcalan’ın konukları değişmedi.
Tutanaklar şöyle:
Abdullah Öcalan:
Beni doğru yansıtmanız önemlidir. Hükümetle yaptığınız görüşmelerde ifade edin. Demokratik Anayasa ittifakına açığız. Demokratik Anayasa’yı hangi parti istiyorsa bunu görüşebiliriz.”
Tarih: 27 Şubat 2015.
Yer İmralı.
Öcalan’ın konukları aynı.
Abdullah Öcalan:
Erdoğan ‘Yeni Türkiye’ diyor.Yeni Türkiye’nin ikinci üyesi ben olacağım. Ulus-devlet, faşizmdir. (...) Ben biraz Tayyip Bey’e yardımcı olmaya, demokratik bir parti olmalarını sağlamaya çalışıyorum...

Kandil’in görüşü


Öcalan başkanlık konusunda bunları söylüyor.
Ya Kandil?
Tarih: 25 Mayıs 2013.
Gazeteci Hasan Cemal Kandil’de PKK’nın önde gelen isimlerinin başkanlık sistemi hakkında ne düşündüklerini yazdı.
İlk sözü Murat Karayılan aldı:
‘Türkiye demokratik bir ülke olacak. Türkiye’de parlamenter sistem geçerliydi ama demokrasi olmadı. Başkanlık sistemi de olabilir. Baştan retçi davranmıyoruz. Bir arayıştır bu da...’
PKK içindeki ağırlığı konusunda yaygın bir mutabakattan söz edilen Cemil Bayık bu noktada şöyle diyor:
‘Türkiye madem yeniden yapılandırılacak, o zaman neden başkanlık sistemi de tartışılmasın ki? Bu ülkede parlamenter sistemle sanki demokrasi mi oldu? Şimdi başkanlık sistemi gelince mi demokrasi gidecek? Türkiye yeniden yapılandırılırken, demokrasi açısından tüm alternatifler tartışılabilir.’
Ve ekliyor Cemil Bayık:
Nihai karar ise halkın olacak tabii...”
Uzatmaya gerek var mı?
Kimin “evet”...
Kimin “hayır” dediği belli değil mi?
Öyle ki... Tutanaklara göre...
Öcalan, Sırrı Süreyya Önder’e dönerek, “Vatandaşlık maddesini sana yazdırıyorum; ‘Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.’ (Biraz durup devam etti.) Burada Türkiye Cumhuriyeti de olmayabilir, sadece Türkiye de olabilir.”
Kimin ne istediği son derece açık...