Biz bu korku-dehşet-tehdit-şantaj filmini hiç de uzak olmayan geçmişte tepe tepe yaşamıştık!..
Üzerinden bir buçuk yıl geçti... 7 Haziran 2015 seçimlerine doğru Saray ve iktidar partisi ufukta bir yenilgi olma ihtimalinin ağır bastığını görünce keskin bir manevra ile milliyetçi elbisesini kuşanıvermiş, PKK ve HDP’ye karşı “çırpınırdın Karadeniz” söylemini zirveye taşımıştı ama olmadı!.. Tek başına iktidara geldiği 2002’den beri ilk yenilgiyi tattı. Evet, oyları yüzde 40 civarında idi ama ilk kez muhalefet partilerinin toplamı AKP’yi iktidardan indirmeye yetiyordu!..
O da olmadı, olamadı... Çünkü o muhalefet partilerinden birinin başında Saray’ın ve hükümetin ne zaman başı sıkışsa, iki eli kanda olsa koşa koşa yardıma gelen bir milliyetçi cengaver vardı!... Daha seçim sonuçları açıklandığında “millet bize muhalefet görevi verdi. Hiçbir oluşumun içinde olmayacağız” açıklaması yapıp üstüne bir de yeni bir seçim çağrısında bulunmuştu!..
Öyle olunca, şöyle oldu: Saray ve iktidar kanadı pek rahatladı! Uzlaşmaya hiç yanaşmayan milliyetçi lider sayesinde, TBMM Başkanlığı’nı AKP tereyağından kıl çekercesine alıverdi. İktidarı “Yüce Divan” huzuruna kadar götürecek, yaklaşık 14 yıllık süreçte işlenen anayasa suçları dahil tüm bagajı ortaya dökecek bir koalisyon hükümeti kurulamadı. Zaten Saray, böyle bir hükümeti kurma potansiyeline sahip CHP’ye görev bile vermedi!..
İşte tam da bu süreçte terör akıl almaz bir şekilde hortlayıverdi; yıllardır emirle, genelgeyle parmağını bile kıpırdatmasına izin verilmeyen güvenlik güçlerine bu kez “yürüyün terörün üstüne” emri verildi. Yanılmıyorsam Ağustos ortasında Türk Silahlı Kuvvetleri de terör belasına karşı harekete geçti... Canlı bombalar patlıyor, suçsuz günahsız siviller öldürülüyor, Doğu ve Güneydoğu’ya yıllarca “çözüm süreci” adı altında silah ve mühimmat yığan PKK ile tam bir savaş hali yaşanıyordu...
Bu arada yeni seçim tarihi de 1 Kasım olarak belirlenmişti. İktidar kanadının propagandası hep aynı hedefe yönelikti:
-Analar ağlamasın... Terörün bitmesini istiyorsanız oylar AKP’ye!...
Öyle de oldu; 7 Haziran’da yüzde 40’la büyük şok yaşayan AKP, yalnızca 5 aylık bu kaos ortamı neticesinde yüzde 49.5 oyla iktidarını perçinledi!..

“Başkanlık gelirse terör biter!”


Ancak terör bitmedi, terör katlanarak, alevlenerek, çeşitlenerek sürdü...
Anaların gözlerine ağlamaktan kan oturdu!.. Polis, asker, sivil, çocuk, kadın, genç binlerce kişi bombalı saldırılarda şehit oldu, can verdi...
Yetmedi bir de kanlı bir darbe girişimi gerçekleşti 15 Temmuz’da... Ardından olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi. Neredeyse 7 aydır bu şekilde yönetiliyor ülke; bir diğer anlatımla TBMM’nin devre dışı bırakıldığı, hükümetin Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yönettiği bir ülkede yaşamaya çalışıyoruz...
Çalışıyoruz diyorum, çünkü terör bırakın hız kesmeyi, katmerlendi. Ülkenin kalbi Ankara’ya, mega kent İstanbul’a bile defalarca terör saldırısı yapıldı, canlı bombalar kendini patlattı, insanlar sokağa çıkamaz hale geldi...
Böyle bir ortamda “Milliyetçi cengaverin” daha düne kadar şiddetle karşı çıtığı “Başkanlık sistemine” 180 derecelik bir destekle omuz vermesiyle, Türkiye’yi “tek adamın ellerine” teslim eden, Meclis’i “biblo” haline getiren anayasa değişikliği bizzat AKP/MHP milletvekillerinin göstere göstere verdiği oylarla yasalaştı...
Şimdi sırada referandum var... İktidar ve payandası milliyetçi parti yine de sonuçtan pek emin olmasa gerek ki, bir buçuk yıl önce milletin önüne konan film, raftan indirilip aynen, pardon bir sözcük değişikliği ile yine vizyona sokuldu: “Başkanlığa güçlü evet desteği verin terör sona erer!..”
-Komik ve hazin değil mi?!.

Merdi kıpti şecaat arz ederken...


Çok eski, çok oturaklı bir özdeyiştir; sonu şöyle: “sirkatin söyler !”
Türkçeye çevirirsek şöyle oluyor:
-Çingenenin merdi, kendini överken aslında hırsızlığını söyler!..
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un yaptığı açıklama bu özdeyişe uyuyor mu karar veremedim ama muhalefeti ayağa kaldırmaya yetti!.. Numan Bey gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlarken, “terör saldırıları ve üst düzey suikastlar olabilir mi?” sorusuna “bundan sonra da suikastlar, canlı bombalar, vesaireler bunlar devam edebilir... Referandum sürecinin onlar için ayrı bir motivasyon unsuru olduğu kanaatindeyim... “Evet” çıkmasın diyerek Türkiye’de korku atmosferi oluşturabilir, halkı canından bezdirecek bir noktaya getirebilirler...” dedikten sonra “eski filmi” şu sözlerle vizyona sokuverdi:
-Allah’ın izniyle referandumda büyük oranda “evet” çıktıktan sonra da bu terör örgütleri, hiçbir şekilde sesi soluğu çıkmayacak noktaya gelirler!..
Yani neymiş; yüksek oranda “evet” çıkarsa terör sona erermiş!.. Ülkeyi yalnızca bir buçuk yıl içinde büyük bir kaosun içine sokan, yaptığı günah derecesinde hatalarla Ortadoğu savaşının içine çeken, eli kanlı dinci çapulcuların ülkede cirit atmasını sağlayan iktidarın sözcüsü, aynı teraneyi bir kez daha kullanmakta hiçbir sakınca görmüyor!.. Aslında söylediklerinin tam tersi gerçeği işaret ediyor:
-Terörü, kaosu ve bu iktidarı bitirecek olan güçlü bir HAYIR’dır!..