Tarihimizde 13 Şubat 1925’inin önemli bir yeri vardır. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş, devrimler gerçekleştirilmeye başlanmıştı. Halifeliğin kaldırılmasına tepki olarak  13 Şubat 1925 tarihinde Nakşibendi tarikatına mensup Şeyh Sait, Elazığ’ın Piran Köyü’nde müritleriyle isyan başlattı. Kürt harekatı olarak başlatılan silahlı isyan, bölgedeki Kürt yurttaşlarımızdan destek göremeyince silahlı irtica hareketine dönüştü ve bir haftada 14 ile yayıldı. Elazığ’a hakim oldular, Diyarbakır’ı kuşattılar.

İsyan başladığında Başbakan Fethi Okyar’dır. İsyanın bastırılmasında Okyar şiddetten yana değildi. TBMM, 25 Şubat’ta “Vatan Hainliği Yasası”nı değiştirdi, dini siyasete alet edenler vatan haini sayıldı.  1924’te başbakanlıktan istifa eden İnönü İstanbul’daydı. İsyan çıkınca Atatürk, CHP Başkan Vekili İnönü’yü Ankara’ya çağırdı. CHP grubunda isyanı bastırma yöntemi tartışıldı. Sonunda, Atatürk gruba çağrıldı.

İSTİKLAL MAHKEMELERİ KURULDU

Atatürk, “Milletin elinden tutmak lazımdır. İhtilali başlatanlar, tamamlayacaktır” dedi ve ağırlığını sertlik yanlılarından yana koydu. Başbakan Fethi Okyar istifa etti. İsmet İnönü ikinci kez Başkanlığa atandı. Hükümetin öncelikli görevi Şeyh Sait isyanının süratle bastırılması, ülkede huzur ve güvenliğin sağlanmasıydı. Yeni hükümet kendisine iki yıllığına geniş yetkiler veren Takrir-i Sükun Kanunu’nu Meclis’e getirdi. Diyarbakır ve Ankara’da İstiklal Mahkemesi kuruldu. Kısmi seferberlik ilan edildi. Basına sınırlamalar getirildi.

İsyanı bastırmakla görevlendirilen Adana Kolordusu nisan ortalarında Çapakcur-Genç bölgesinde Şeyh Sait ve adamlarını yakaladı. Diyarbakır İstiklal Mahkemesi, 389 sanıklı davada 29 idam cezası verildi. Dini propaganda ve tahriklerde bulunan parti 3 Haziran 1925’de kapatıldı. Mahkeme, şeyhlerin, müritlerin din ve tarikat ticareti ile geçinenlerin oynadıkları olumsuz rolleri dikkate alarak tekke ve zaviyelerin kapatılması gerektiğine de karar verdi. Aynı ihtiyacın Ankara’daki istiklal mahkemesince de belirtilmesi üzere 13 Aralık 1925 tarihli kanunla tüm yurtta tekke ve zaviyeler kapatıldı.

İNGİLİZ OYUNU SAHNEDE

Prof.Dr. Mehmet Haberal’ın kurucusu olduğu Başkent Üniversitesi’nin kültür yayını “Bütün Dünya” dergisinde çok ilginç yazılar yayımlanıyor. Emekli Tuğgeneral Dr. Cihangir Dumanlı, Şeyh Sait İsyanı’nda İngiliz parmağına dikkat çekiyor, isyanın Musul sorununun gündemde olduğu dönemde çıkarıldığını hatırlatıyor.

19 Mayıs 1924’de İstanbul’da başlayan görüşmelerde, İngiltere, Türklerle Kürtlerin ayrı topluluklar olduğunu, bölgedeki çoğunluğun Kürtlerde olduğunu, Kürtlerin Irak’a bağlanmak istediklerini savunuyordu. Türkiye ise Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra haksız olarak işgal edilen Musul’un kendisine ait olduğunu; Türklerle Kürtlerin kaderleri birbirine bağlanmış iki kardeş millet olduklarını savunmuştu. Sonuç alınamayınca  20 Eylül 1924’de konu Milletler Cemiyeti’ne (MC) götürüldü.

İşte Şeyh Sait isyanının olduğu günlerde Musul sorunu MC’nin gündemindeydi. İsyan Türkiye’nin savunduğu “Türk-Kürt kardeşliği” tezine gölge düşürmüştü. Türkiye’nin, Kürtlerin yaşadığı bölgede asayişi sağlayamadığı kanısını oluşturulmuştu. Sonuçta 1925 yılının Eylül ayında hazırlanan rapor doğrultusunda, Türkiye, Musul’u Irak’a terk etti.

İSYANCILARLA PAZARLIK YAPILMADI

Şeyh Sait’in isyanında İngiliz parmağını kanıtlayan belgeler ele geçirilmişti. Cihangir Dumanlı, Şeyh Sait isyanını madde madde şöyle değerlendiriyor:
1. Şeyh Sait isyanı, Cumhuriyet 1 yılını henüz doldurmamışken Cumhuriyet’in ve devrimlerin temeli olan laikliği ortadan kaldırmak için girişilen en önemli karşı devrim girişimidir.
2. İsyan, Kürt halkının katılmaması sayesinde bir Kürtçülük hareketine dönüşmedi.
3. Kurucu irade, Cumhuriyet’e ve laikliğe sahip çıkmak için tereddütsüz, süratli ve etkili olan önlemler alarak isyanı kısa sürede bastırdı.
4. İsyanın bastırılması diğer devrimlerin önünü açtı ve hızlandırdı.
5. İsyanın bastırılması için alınacak önlemler CHP grubunda ve TBMM’de tartışıldı, hukuk dışına çıkılmadı.
6. İnönü hükümeti kendisine geniş yetkiler veren Takrir-i Sükun kanununu amacı dışında kullanmadı.
7. ”Açılım” veya isyancılarla pazarlık yapılmadı.
8. İsyan, Musul sorununda İngiltere’ye avantaj sağladı, emperyalizmin çıkarları için çağdışı yobaz bir zihniyetle işbirliği yapabildiğini gösterdi.

Bazı olayları unutmayalım ve tarihten ders alalım. Çünkü, öğrenilecek çok ders var.