Son 15 yılda seyredenlerin hiç unutamayacakları üç büyük ekran tartışması yaşandı.
Birincisi 2002 Genel Seçimleri öncesinde “Büyük Buluşma” adı altında ve AKP lideri Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasında gerçekleşti. AKP’nin tek başına iktidar olmasıyla sonuçlanan seçimlerin ardından Erdoğan, bir daha hiçbir parti lideriyle televizyonda bir araya gelmedi!..

* * *

İkinci ve büyük ilgiyle seyredilen tartışma programı, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında oldu. Dönemin AKP yöneticilerinden Dengir Mir Mehmet Fırat ve CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki düello, soluk soluğa izlendi ve milli maç kadar reyting aldı.

* * *

Üçüncü büyük kapışmada ise CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek karşı karşı karşıya geldiler. Nefeslerin tutulduğu bu programda da reyting rekorları kırıldı. Kılıçdaroğlu’nun yıldızı bu tartışmalarda parladı.

* * *

Okuduğunuz satırların yazarı tarafından yönetilen üç açık oturum, medyada çok sesliliğin vazgeçilmezliğini, parlamenter demokratik sistemlerde muhalefetin denetim görevini yerine getirmesinin önemini ve iktidarın şeffaf-hesap verebilir yönetim anlayışına sahip olması gerektiğini kanıtlamaları açısından tarihi değer taşıyordu.

* * *

Ama ne yazık ki, çağdaş demokrasilerin olmazsa olmazı kabul edilen bu açık oturumların arkası gelmedi. İktidar kanadı medyayı süratle tek sesli hale getirip bildiğini okumayı tercih etti. Böylece halkın “Kim doğru söylüyor” sorusuna cevap bulmasını sağlayan demokratik hakkı elinden alınmış oldu. Oysa Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan bu hakkı her fırsatta kullanarak yükselmiş bir liderdi.

* * *

İzmir’de Gazeteciler Cemiyeti’nin önderliğinde basın emekçisi meslektaşlarımızın yayımladığı saygın bir gazete var. Adı; 9 EYLÜL...
Gazetenin değerli köşe yazarlarından Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok, geçenlerde toplumun çok sesliliğe ve demokratik tartışma örneklerine duyduğu özlemi dile getirdiği yazısında şu çağrıda bulundu:
“Halk Partisi, ‘halk’a güvenmelidir.
Yakında CHP Genel Başkanlığı için seçim var. Elimizde de Halk TV ve herkesin güvendiği Uğur Dündar gibi bir gazeteci. Adaylar Halk TV ekranlarında Uğur Dündar’ın moderatörlüğünde bir araya gelip tartışsalar; bizlerin ve bizleri temsil eden delegelerin, hangi adayın CHP ve Türkiye için daha iyi olduğunu anlama şansları olsa, daha demokratik olmaz mı?
Kılıçdaroğlu her seçimde Erdoğan’a ‘Geç karşıma, tartışalım’ diye meydan okuyor. Kendisi gönüllü olarak rakiplerinin karşısına çıkarsa, büyük olasılıkla kazanacağı bu yarışta halkın desteğini de arkasına alır.
Bu gelenek geri kazanıldığında, ileride Erdoğan da kendini tartışmaya çıkmak zorunda hisseder, çıkmaması durumunda puan kaybeder.
(...) Program öncesi halkın adaylara yönelik soruları SMS, Twitter ve e-posta ile toplanıp, en çok merak edilen hususlar adaylara yöneltilebilir. Böylece adayları karşılaştırma fırsatı bulan delegeler, özgür iradelerini kullanabilirler.
AKP ve Erdoğan’ı haklı olarak demokrasiyi katletmekle suçlayan CHP ve Kılıçdaroğlu’nun böyle bir programla demokrasinin anlamını hatırlatmasını umuyorum.
Hangi adayı, hatta hangi partiyi desteklerseniz destekleyin...
Demokrasinin gereğinin bu olduğuna inanıyorsanız, lütfen bu yazıyı dostlarınızla ve sevdiklerinizle paylaşın ki amacına ulaşsın...”

* * *

Geçen hafta izinli olduğum için bu yazıyı okur okumaz Twitter’deki @ugurdundarsozcu hesabımdan paylaşımda bulundum ve çok yerinde gördüğüm öneriyi hayata geçirebilmek için hazır olduğumu duyurdum.
Adaylardan İstanbul Barosu’nun eski Başkanı Prof. Ümit Kocasakal ile YARSAV’ın Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu çağrıma hemen olumlu cevap verdiler ve tartışmak için hazır olduklarını açıkladılar.
Yalova Milletvekili Muharrem İnce de Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun yer alacağı bir açık oturuma memnuniyetle katılacağını belirtti.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’ndan ise henüz cevap gelmedi!..

* * *

Yarın kurultay başlıyor.
Yani bugün son gün. Delege hesaplarını, “Aday olmak için delegeden yeterli oyu alamayacak olanlarla Genel Başkan niçin karşı karşıya gelsin” gibi antidemokratik söylemleri bir kenara bırakarak, çağrımı yineliyorum.
Akşam Halk Arenası var. Daha önceden adlarını açıkladığımız değerli konuklarımızla yapacağımız programı 9 Şubat’a ertelemeyi göze alarak adaylara son kez sesleniyorum:
Halk Arenası’nda bir araya gelip tartışın ve halkın elinden alınan “karar verme hakkını” ona yeniden kazandırın.
Bu bayrağı taşımak, demokratik hoşgörü ve çok sesliliğe saygının simgesi olan CHP’ye ve onu yönetecek olanlara çok yakışır...