Kahraman üsteğmen Nuri Melih Bozkurt’un aziz naaşını bulabilmek için askerler, Irak’ın kuzeyinde 952 rakımlı tepenin altında bulunan, terör örgütünün yıllarca hastane olarak kullandığı mağarada ihbar üzerine yine arama yapmak istedi. Daha önce defalarca aranmasına rağmen bulunamayan üst taraftaki mağara bu aramada belirlendi. O mağarada önce demir kapı bulundu. Açılamayınca bombayla imha edildi. İşte ne olduysa o zaman oldu...
Milli Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına göre içeriye önce bir köpek sokuldu. Köpekte zehirlenme belirtisi görülmeyince askerler içeriye girmeye başladı. Giren bir daha çıkamıyordu. Ne yapılacağı şaşırıldı. Zonguldak’tan Kuzey Irak’a maden işçileri getirildi. Onlar gaz maskeleri, özel kıyafetleriyle içeriye girdi. Ölenlerin, kurtarılanların ağzından burnundan kan fışkırıyordu. Böylesi bir olaya ilk kez rastlanıyordu. Doktorlar, ambulanslar getirildi. Ama olan olmuştu...
KÖPEK NEDEN ETKİLENMEDİ?
Köpeğin içeriye sokulduktan sonra zehirlenmeden çıkması, zehirleyici bir ortamın olmadığı biçiminde yorumlandı. Ama konu, Milli Savunma Bakanlığı’nın açıkladığı gibi değil. Köpek oradan gazdan zehirlenmeden çıktıysa bunun bir nedeni var. Konuştuğum Türkiye Taşkömürü Kurumu eski Genel Müdür Yardımcısı, Maden Mühendisi Dursun Akyürek, askerlerin neden yanıldığını bize şöyle açıkladı:
“Bakanlığın açıklamasında, 12 şehit verildiği olayda köpeğe bir şey olmaması sonrası girildiği belirtiliyor. Zehirlenmeye neden olan karbonmonoksit gazı havadan hafiftir. Köpek boyu seviyesinde gaz olmayabilir. Köpeğin koku hassasiyeti vardır ancak karbonmonoksit kokusuz gazdır. Gaz dedektörü takılmadan kapalı boşluklara girilmez. Girilecekse ferdi oksijen maskesi ile girilir. O yüzden, Milli Savunma Bakanlığı’nın açıklamaları mantıki ve bilimsel değildir. İhmal ve tedbirsizlik vardır. Bu facia öngörülmez olay asla değildir.”
Madencilerin yer altında en yakın dostu kanaryaydı. Hem ötüyor, hem de madencileri oksijen azaldığında uyarıyordu. Şimdi gerilerde kalan bu dostluğu Dursun Akyürek şöyle anlattı:
KANARYANIN ÖTMEMESİ KÖTÜ HABERDİ
“Kanaryaların zehirli gazlara hassasiyeti, metan gazı yükseldiğinde azalan oksijenden hızla etkilenmeleri görüldüğünden madencilikte kullanımına 1900’lü yılların başında geçilmişti. Bunu araştırıp gören İngiliz John Scott Haldane’dir. Çünkü kanaryalar hızlı nefes alan canlılardır. Solunum sistemleri içerisindeki hava kesecikleri nedeniyle yüksek gaz oranlarından hızla etkilenirler, ötmeyi bırakıp düşerlerdi. Bu madenci için zehirli gaz ve grizu patlaması habercisiydi.”
1981 yılına gelindiğinde İngilizler gaz dedektörünü icat ettiler.1986 yılından itibaren de ocaklarda kanarya kullanımını yasakladılar. Yıllardır süren madenci - kanarya dostluğu da madenlerde bitti. Davy, madenci lambasını keşfetti. Bu lambalarda da ayarlanmış bir alev boyu vardır. Metan artınca alev boyu hızla artar. Çünkü metan belirli oranlarda yanıcı bir gazdır. Oksijen azaldıkça alev boyu düşüyor. Bu lambalar zehirli gazları tespit etmezdi. Bunun için de kanaryalar kullanıldı.
BUNDAN BÜYÜK İHMAL NE OLA?
Olay ilk gününden bu yana 12 askerimizin şehit olmasını gündemde tutan, İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez’in sorularına cevap bile vermedi. Soruşturma raporuna göre; “Sanki tek suçlu madende zehirlenmeyen köpekmiş! Olayda doğrudan bir ihmal ya da kasıt unsurunun bulunmadığı, disiplin zafiyeti veya kontrol/yönetim eksikliğinin söz konusu olmadığı, yaşanan bu olayın; istisnai, öngörülemez ve olağan dışı bir durum olarak geliştiği” öne sürüldü. Sonuç: Köpek zehirlenmedi diye, güvenilip askerin mağaraya yeterli donanımları olmadan sokulduğu anlaşılıyor. Bundan büyük ihmal ne ola?
Bakanlık, Turhan Çömez’in sorularını cevapsız bırakırken, İYİ Parti Genel Başkan Danışmanı emekli Tümgeneral Rafet Kılıç’ın da soruları oldu. İşte onlardan bazıları:
1. Bu harekâtı kim planladı? Komutanı son YAŞ toplantısında emekli edilen tugay, bu planlamayı kendi başına mı yaptı? Eğer yönetim/kontrol eksikliği yoksa, bu komutan neden daha görev süresi dolmadan emekli edildi?
PATLAMA OLDU MU?
2. Son derece riskli bu operasyonu icra eden birlik, bu tür görevler için yeterli deneyime sahip bir birlik miydi? Neden çok daha tecrübeli bir Özel Kuvvetler birliği görevlendirilmedi?
3 . Böylesine riskli bir operasyon için, karşılaşılabilecek olası durumlara doğru ve hızlı müdahale edebilmek adına gerekli arama kurtarma ekipleri önceden orada mıydı?
4. İlk açıklamada bahsedilen metan gazı veya karbonmonoksit zehirlenmesi iddialarına ilişkin herhangi bir detay verilmemiş. Ne olduğu henüz belirlenemeyen bu zehirlenmeye yol açan ya da tetikleyen bir patlama oldu mu? Olduysa, bu patlamada PKK terör örgütünün doğrudan ya da dolaylı bir dahli yok mu?
KOMUTAN SORUMLULUĞU?
5. Açıklamada hiç değinilmese de bu operasyonun temel gerekçesi, PKK terör örgütünün şehit ettiği üsteğmenin naaşına ulaşmak değil miydi?
6. Bu tür bir operasyon; arama-kurtarma timi, NBC (Nükleer-Biyolojik-Kimyasal) timi ve diğer destek unsurlarıyla birlikte, tüm yönleriyle planlanması gereken bir harekât değil midir? Bu doğrultuda, tümen, ordu ve kuvvet komutanlıklarının yanı sıra Genelkurmay Başkanlığı’ndan da destek alınması gerekmez miydi?
7. Bu bağlamda sıralı komutanların “komutan sorumluluğu” yok mudur?
Aslında yöneltilecek soru çok. Her açıklama, bir önceki açıklamanın eksikliğini de ortaya koyuyor. Şeffaflık, açıklık, sorulara cevap vermek yok. Gazetelere, televizyonlara akredite uygulayan bakanlığımızı bu yanlışa kim itti acaba?