Asuman ARANCA/Sözcü

Orgeneral Aytaç Yalman, Yargıtay tarafından kesin hükme bağlanan Balyoz Darbe Planı davasıyla ilgili ilk kez konuşmuş ve 2002-2004 yılları arasında görevde bulunan Yalman, o dönem yaşananlarla ilgili örtülü biçimde dönemin 1. Ordu Komutanı ve Balyoz davası hükümlüsü Çetin Doğan'ı suçlamıştı.

Emekli Orgeneral Çetin Doğan, yazılı bir açıklama ile Yalman'a yanıt verdi. Mektupta şu ifadeler yer aldı:

"Yalman’ın açıklamalarını üzüntü şaşkınlıkla okudum. Buna ilişkin 28 şubat mahkemesinde verdiğim cevap bugün bir çok gazetede yer aldı. Anlamsız bir tartışmayı sürdürmek niyetinde hiç olmadım. Eğer böyle bir niyetim olsaydı ağustos 2003'te emekli olduktan sonra Yalman'ın 2003-2004 ağustos döneminde sürdürdüğü KKK görevi esnasındaki gayretlerini ve çok yakından tanıdığım saygın bir gazeteciye söylediklerini gündeme getirirdim. Bu aşamada bunlara yine de değinme ihtiyacını duymamakla beraber gerçeklerin çarpıtılmasına ve doğru olmayan beyanlara sessiz kalamazdım.
Yalmanın açıklamalarında yer alan “taşıdığı sorumluluk ve sahip olduğu terbiye gereği” susmayı ve acıları ile birlikte yaşamayı tercih ettiği sözleri bana kadim Türk filmlerindeki nostaljik merhamet yakarmalarını anımsatmıştır. Adı geçenin yakarma ve ithamları gerçekleri örtmekten çok uzaktır. Örtülmesi olanaksız gerçekleri sıralayalım:
Balyoz iddianamesinde darbenin dönemin KKK Aytaç Yalman tarafından önlendiği yazılıdır. İddianamenin yayınlandığı 2010 temmuz başında bu bilgi muhtelif gazetelerde yer almıştır. Yalman'ın bu bilgiden haberdar olmaması olanaksızdır. Bu iddia karşısında uzunca süre susması, bir kahraman olarak zuhur etme hevesinden mi yoksa dönemin Kava Kuvvetleri Komutanlığı esnasında yakalandığı bir hastalıktan dolayı mı sesi soluğu kesilmiştir., sorusuna en doğru cevabı amirinin vereceği kuşkusuzdur. Görülüyor ki değneğin her iki ucu da pek gönül açıcı değildir.

Bu suskunluğun sonucunda İstanbul 10. ACM dalga dalga tutuklamalara devam etmiş ve verdiği hükümde “yüklenen suça yönelik icra hareketlerinin tamamlanmamasına ilişkin gerekçelerden biri olarak karargahın karşı çıkması ve engellemek için çaba göstermesini belirtmiştir. Yargıtay 9. Dairesinin verdiği kararın 17. Sayfa 7. Maddesinde bu gerekçenin kabul gördüğü anlaşılmaktadır. Buna rağmen dönemin genelkurmay başkanı ile yalmanın dinlenmesine gerek olmadığı yolundaki kararına başka delillerin de varlığı gerekçe olarak gösterilmiştir.

Her ne kadar başka delillerden kastın ne olduğu Yargıtay kararında belirtilmemiş ise de 10 ACM verdiği hükmün gerekçesinde benim kalp ameliyatı olmam ve 30 ağustos 2003'te emekli olmam ve diğer sanıkların tayinleri gösterilmiştir.

Oysa ben ameliyat olduktan kısa süre sonra sağlığıma kavuştum. Tayin olan sanık konumundaki arkadaşların önemli bir bölümü üst rütbeye terfi etmişlerdir. Bunlar içerisinde orgeneral rütbesine terfi eden olduğu gibi iki arkadaş da deniz ve hava kuvvetleri komutanlığına getirilmiştir.

Yalman'ın gerçek dışı beyanı:
Yalman açıklamasında, plan seminerinde EMASYA planının görüşüldüğünü seminere gönderdiği müşahit generalden öğrendiğini, bunun üzerine bu emre itaatsizliği sorgulamak ve ilgilileri ikaz etmek için birinci ordu bölgesine gittiğini ve gereken itirazları yaptığını belirtmiştir. Bu talihsiz beyanın gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Yalmanın bazı konularda hafıza kaybına uğradığı görülüyor. Hafıza kaybı bir bakıma kişinin içgüdüsel olarak kendini koruma çabasından kaynaklanır. Geçmişle yüzleşme güç ve cesareti olmayanlar için değerli yalnızlığın hayaller içinde yaşamanın hayatta kalabilmek için yararlı olduğu da söylenebilir ancak unutulmaması gereken bu suretle hafızalardan silinenlerin yerine sanal dünyada fabrikasyonlar üretilmesi, kişinin onulmaz bir hastalığa yakalandığının bir işaretidir. Biz bu tür hastalıklarla düçar olanlara kızmaz sadece acırız.