
Balyoz Davası’nın cezası onanan tek kadınıydı emekli albay Berna Dönmez... 16 yıl hapse çarptırıldı. 21 ay Bakırköy Kadın Cezaevi’nde kaldı. O da aynı kaderi paylaştığı diğer asker arkadaşları gibi önceki gün özgürlüğüne kavuştu. Cezaevindeyken kendisi gibi emekli albay olan eşi Zeki Dönmez’e “Benim için de denize bak” demişti Berna Albay. Artık birlikte bakacaklar çok sevdikleri denizin mavisine. Berna Dönmez özgürlüğünün ilk gününde yeni taşınıp eşyalarını dahi yerleştiremediği doyamadığı evinin kapılarını SÖZCÜ’ye açtı. Eşi Zeki Dönmez elleriyle kahvaltı hazırlamış eşine. Sabaha kadar balkonda oturmuşlar birlikte.
“İlk gün hapisteyim sandım”
Özgür olma duygusunu sordum Dönmez’e “Bu çok zor bir soru” diye başladı söze ve anlatmaya devam etti: Önce özgürlüğün tadına varmam gerek. İnsan cezaevine girmeden önce sağlık mutluluk diler. Ama cezaevinde özgür bir yaşam diliyorsunuz. Bu sabah kendimi cezaevinde sanarak uyandım. Evimi tekrar görebildiğim için Allah’a şükür ettim. Her şeyini özlemişim. Odaları gezdim. Balkonuma geldim. Zeki her yeri çiçek yapmış. Çok mutlu oldum. Balkonumda oturmayı çok özlemişim.
Özgürlüğün tadını çıkarmak için ilk gün uyumak istemedim. Sabah altıya doğru uyudum. Eşim Zeki ile balkonumuzda sabaha kadar oturduk. Güneşi özledim. Eskiden perdeleri kapatırdım dünden beri boydan boya açık. Dünyayı özledim. İçeride bir avuç gökyüzüne bakıyorduk. Benim annem 84 babam 87 yaşında ben cezaevindeyken bir daha onlara kavuşmadan ölürlerse diye çok korktum ve ağladım.
“Yaşananları tarih yazacak”
Tahliye yolunu açan Anayasa Mahkemesi’nin kararını duyduğunda havaya hopladığını anlatarak devam ediyor Dönmez: Anayasa Mahkemesi’nin kararını televizyon izlerken alt yazıda okudum. Hopladım resmen. Cezaevine girdiğimde büyük çöküntü yaşadım. Konuşmayı unuttuğum zamanlar oldu. Haftada 1 gün kapalı görüş camın arkasında telefonla konuşuyorsun. Yalnızken çok ağladım. Dışarıdan gelen mektupları okurken de çok ağladım. Amerika’dan bir kız çocuğu mektup yollamış, “Berna Teyze seni unutmadık” diye. Atatürk’ü çok sevdiğini de eklemiş. Bu bize ülkenin temellerinin ne kadar sağlam olduğunun göstergesi.
Bu süreçte asker olduğunuza hiç pişman oldunuz mu diye soruyorum ve kararlı bir ses: “Asla gene dünyaya gelsem yine asker olurdum” diyor Berna Albay. (Bu sırada Zeki Bey söze giriyor ve ‘asker olmasa benle tanışmazdı diye sarılıyor eşine’) Bunların neden başımıza geldiği açık. Geçmişimizi, İnkılap tarihimizi, Atatürk’ü öğrettiğim için başıma bunlar geldi. Tarih geçmişten ders almaktır. Şu yaşadığımız da tarihe yazılacak. Bir tarih öğretmeninin yaşadıklarını tarih yazacak. Bilgisayar kullanmayı bilmezken sahte veriler ürettiler. Tek işim kitaplarımlaydı. Öğrenmediğim halde başıma bunlar geldi bir de bilsem neler olacaktı.
Berna Albay özgürlüğüne kavuştu
Yuvamı, mutfağımı her şeyi çok özledim
Berna Dönmez, Yeşilköy’deki evini cezaevine girmeden kısa süre önce aldı. Yuvanın sıcaklığını yaşamak isterken, soğuk duvarlarla tanıştı. Artık özgür ve yeni evinde eşiyle yeni bir hayata ‘Merhaba’ dedi. Yuvasını çok özlediğini söyleyen Berna Dönmez, ilk fırsatta yapmak istediklerini şöyle anlattı: “Emeklilikten sonra ev hanımı olmuştum. Ama yeni evimi yaşayamadan güzel yemekler yapamadan içeri girdim. Şimdi bunları yapmak istiyorum. Sebze yemeği çok severim. Cezaevinde çok imkan yok. Sahanda yumurtayı, menemeni çok özledim. Evimiz Yeşilköy’de. Deniz kıyısı. Hayatımızın bu ilk günüde bu saate kadar buna fırsat bulamadık ama ilk fırsatta deniz kenarına gidip el ele denizin mavisini, martıları, kuşları seyredeceğiz. Belki de vapura biner martılara simit atarız.”
