Evtiko ile yurt dışına açıldınız ve ilk ülke İspanya. Neden İspanya?

Bir yıldır İstanbul'da çalışıyoruz. Şu an iyi bir düzeye geldik. Günde 100 adet ev sisteme giriyor. Ayda 3 bin ev ediyor. Bir şekilde çarkı döndürüyoruz artık. Son bir senede çok teknoloji yatırımı yaptık. Değerlendirme sistemimiz var. Bu iş İstanbul gibi zor bir piyasada tuttu. Ankara ve İzmir'de açmakla Madrid'de açmak arasında büyük bir fark yok mesafe dışında. Türkiye'de emlakçılık ilişkilerle yürüyen bir iş. İstanbul'da emlak piyasasının yüzde 1'ine hakim olan kimse yok. İspanya da bu anlamda benzer bir pazar.

[special_article_template title="Bulunduğumuz ülkelerde emlak piyasasının yüzde birine sahip olursak yani bunu becerirsek 1.5 milyar euroluk hacimden bahsediyoruz. " desc="" who="Sina Afra">

20 gün önce yerleşik bir ofisimiz oldu İspanya'da. 8 kişilik bir ekip. Tiko.es olarak açtık orada sitemizi. Evtiko'yu söyleyemiyorlar, v-t yan yana gelince onu hecelemek çok zor İspanyollar için. Yurt dışında karar verdim çünkü riski dağıtmak istedim. Milano düşünüyoruz önümüzdeki sene birinci çeyrekte. Önümüzdeki üç senede Avrupa'nın 10 şehrinde olmak hedefimiz.Avrupa Merkezinde Lüksemburg'a aldık. Türkiye finans piyasaları alalında zayıf kalıyor çünkü. Öz sermaye toplarken değil ama mezanin yapalım deseniz burada öyle bir şey yok. Orada da bir gayrimenkul fonu yatırımı kuracağız 100 milyon euroluk. Bulunduğumuz ülkelerde emlak piyasasının işlem sayısında yüzde bir oranına sahip olursak yani bunu becerirsek 1.5 milyar euroluk hacimden bahsediyoruz. Yani biz burada Avrupa'nın en büyük emlak şirketi olmuş oluruz.

Aynı zamanda bir e-spor kulübünün başkanlığını yapıyorsunuz. E-spor algısı bizde çok olan bir şey değil. E-spor kulübünün başkanı olmak nasıl bir şey?

Önce tanımlardan başlayalım. 1907 Fenerbahçe Derneği e-spor Fenerbahçe 'ye destek olmak amacıyla kurulmuş bir dernek ve ben onun e-spor takımının başkanıyım. Bir yıl önce şu mantıkla yola çıktık. 21. yüzyıl bir spor kulübü olmak için Fenerbahçe'nin neleri olması lazım. Şu an özellikle Türkiye'de ve dünya için de geçerli insanlar futboldan soğudu. İlgi azaldı. İnsanlar fanatizmden uzaklaşmak istiyor. E-Spor'un kültürü çok daha değişik. Fanatizmden uzakta bir durum. Gençler doğruyu daha başarılı bir şekilde görebiliyor. Tuttuğu takımdan üç kişiyi seviyor ama karşı takımdan da bir oyuncuyu beğeniyor. Ben 15 yaşındayken Fenerbahçe-Galatasaray maçı varsa hafta sonu üç gün önceden tek konuştuğum konu bu oluyordu. E-spor dediğimiz olay 14-25 yaş grubu 14 milyon kişi Türkiye'de bunun 4.5 milyonu oyun oynuyor. Bu inanılmaz bir sayı. Bu yaş grubuna erişmek için en iyi kanal en samimi kanal e-spor. Bilboard'larla reklamlarla bu kitleye ulaşamazsınız.

[special_article_template title="Özellikle Anadolu'da büyüdüyseniz oradaki eğitiminizden alamadığınız İngilizce gibi bazı şeyleri e-spordan alabilirsiniz. " desc="" who="Sina Afra">

Bünyemizde 6-7 tane profesyonel sporcumuz var. Koçunuz var. Asistan koçunuz var. Menajeriniz şefiniz tercümanınız var. Bir ekip var. İletişim genellikle sosyal medya üzerinden yapılıyor. Futboldan sonra dünyada en çok izlenen spor dalı. Bir lig maçı ortalama 250 bin kişi tarafından izleniyor. Ülker spor arenada 15 bin kişi vardı bizi izleyen. 25 yaş üstüne e-spor sorduğunuz zaman spor olup olmadığına bile karar veremiyorlar. Eğer nişancılık bir sporsa yani koşmadan yapılan bir spor o da. E-spor'da mekanik kabiliyet ve rekabet bir arada. Olimpiyat komitesi şu anda tartışıyor e-sporu yapıp yapmamayı. İkincisi bu dünyayı değiştiren gençler. Gençlerin yarısı Türkiye'de e-spor alanında aktif. Yani değişim alt kademeden geliyor. Benim yaşımdaki insanların bunu bilmesi veya bilmemesi gençleri durduramayacak. Üniversiteler e-spor bursu vermeye başladı. Bence iki sene sonra her üniversitede e-spor bursu olacak. Artık çocuklar takım oyunu oynadıklarından lisanlarını geliştirecekler. Özellikle Anadolu'da büyüdüyseniz oradaki eğitiminizden alamadığınız İngilizce gibi bazı şeyleri e-spordan alabilirsiniz. Çok büyük bir önemi var.  Eğer biz İstanbul'da e-spor merkezi yapabilirsek bu çok önemli olacak. Bu yatırım demek oyuncu demek.

Sina Afra Sina Afra


Kendi gelirini yaratabilen bir oluşum mu mesela?..

Ciddi sponsor gelirimiz var. Amerika'da bu oyunu oynamak için 10 tane lisans var. 13 milyon dolar tanesi 100 takım başvurdu. 10 tanesi seçildi. Bu takıların parası hazır yani. NBA'in kurulduğu seneyi biz şu an bunu yaşıyoruz. Öyle düşünün... Çok hızlı büyüyecek bu iş.

VIP Dükkan, Limango, Butik Bebe, Bingo Mingo gibi önemli yatırımlar faaliyetlerini durdurdu. Kurucusu olduğunuz Markafoni faaliyetlerine ara verdi. Türkiye her geçen sene daha fazla data tüketmesine internet penetrasyonu artmasına rağmen e-ticaret bir rüzgar mıydı? Modası geçti mi?

Türkiye'de mesela Markafoni'yi kurduğumda e ticaret oranı total ticaretin yüzde 1'i idi. Diğer ülkelerde oran yüzde 8 ila 15 arasında değişiyor. E-ticaret oranı daha yeni yüzde 3'e geldi. Peki neden böyle? Birincisi perakendeciler, büyük markalar, çok geç girdiler bu işe. Online mağaza konseptine çok geç ısındılar. E-ticareti ticaret yapan, markalardır. Yurt dışında Nike, Adidas'tır. İkincisi e-ticaretin Türkiye'de şöyle bir algısı oldu. Bu durum Markafoni'den yani benden kaynaklı da olabilir. Hep bir indirim algısı oluştu insanlarda. Normalde rahatlık için açtık biz bu siteleri. Evinde deniyorsun, ayağına geliyor, arkadaşına gösterebiliyorsun gibi. Fakat sanki internetten alınan her ürün ucuz gibi bir algı yarattık insanlarda.

[special_article_template title="Bu durum Markafoni'den yani benden kaynaklı da olabilir. Hep bir indirim algısı oluştu insanlarda. Normalde rahatlık için açtık biz bu siteleri." desc="" who="Sina Afra">

Biz Markafoni'de bir kademe kaydettiğimizde 26 tane rakip çıktı bize. Ondan sonra teker teker kapanmaya başladılar. Morhipo bile artık özel alışveriş konseptinde satmıyor. Benden sonraki kötü yönetim yüzünden el değiştirdi Markafoni. Fakat şu an emin ellerde.

TÜSİAD'da reel sektör kökenli insanlar ağırlıkta. Siz dijital bir patron olarak nasıl bir katkıda bulunuyorsunuz? Ayrıca son yıllarda belki Haluk Dinçer, Cansen Başaran-Symes'la başlayan bir süreç bu TÜSİAD'ın çıkışlarının daha ses getirdiğini daha çok tartışıldığını görüyoruz bunu nasıl değerlendirirsiniz?

Ben 2013'te TÜSİAD üyesi oldum. Bu sene de yönetim kurulu yedek listesindeyim. Zannedersem ilk dijital girişimci üye benim. TÜSİAD doğal olarak büyük sanayiciler tarafından kuruldu. Dijitalin gelişmesiyle birlikte o da yenileniyor. E ticaret raporu çıkarttık TÜSİAD'da dijitalleşme küreselleşme gibi konuları anlatıyor. TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi olarak sizin bahsettiğiniz isimlerle iş dünyasının sorunlarını ve taleplerini dile getiren bir kurum olarak son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Son 4-5 senedir Türkiye'de yaşadığımız sorunlar gazetelerde gördüğümüz manşetler ekonomiyle alakalı olsa da siyasi konularda olduğundan birilerinin de bu dünyanın da sesini duyurması lazım. Birilerinin bu dünyanın sesini duyurması lazım bunlar siyasi konular değil. Vergi teşvik istihdam sanayileşme globalleşme TÜSİAD bu konulara aktarıyor. Bir köprü kurmaya çalışıyor.

Ben Markafoni'yi kurduğumda 40 yaşındaydım. Daha öncesinde hep kurumsal çalıştım ve mutlu bir kurumsal çalışandım. Orada tanıştığım insanlar ve dinlediğim hikayeler sayesinde girişimci olmaya karar verdim. Bugün girişimcilik dışında başka hiçbir şey yapmayı düşünmem çok mutluyum. 17-18 yaşında kimse bana sen büyüyünce girişimci ol demedi. Böyle bir konsept yoktu. Bence ülkemizin uzun vadede kalkınması için iki önemli madde var. Biri eğitim ikincisi girişimcilik. Eğitim malum... Girişimcilik istihdam yaratıyor. Girişimcilik yeni teknoloji getiriyor.

[special_article_template title="Herkes 'abi şöyle yapacağız böyle yapacağız AR yapacağız VR yapacağız.' diyor. Benim baktığım iki değişik konu var. Bu yapacağın iş neyi değiştiriyor. " desc="" who="Sina Afra">

Ben gençlerin benim durumumda olmaması için elimden geleni yapacağım. Ben 22 yaşında bunları bilmiyordum ama onların bilmesi için elimden geleni yapacağım. Onun için Girişimcilik Vakfı faaliyete geçti. 95 bin başvuru geldi girişimcilik vakfına bu rakam çok güzel. Gençler tarafından kabul edildiğini görüyoruz. 2014'te kurulduk ve bu yıl 95 bin başvuruya ulaştık.

Önceki bir söyleşinizde 'girişimciler başkasını dinlemesinler' demişsiniz, neden?

İnsanlar genelde aklında bir fikir var mesela siz 'girişimci olayım gazeteyi bırayakım' mı diye yakın çevrenize sorarsınız. Yakın çevreniz sizi sevdiği için sert bir şekilde eleştirmez. Bu çok önemli bir kriter. Aslında sormamız gereken insanlar diğerleri. Onun için hep şu tavsiyeyi veriyorum. Karşındakine sor sen bu işi yapar mıydın? Bu işe benimle beraber girer misin. Cevap hayırsa bu hayırın nedenini anlamak faydalı bir şey. Bu fikir nasıl diye sorarsan iyi falan gibi cevaplar alabilirsin. Paranı yatırır mısın diye sorsan olay çok farklı olur. Ayrıca sizden daha az bilgili insanlara fikir sormaya başladığınızda bilmediği için riskten uzak cevaplar verecektir. Sorun, dinleyin herkesi ama son kararı yine kendiniz verin...

AR, VR gibi yeni nesil teknolojilerden çok sık söz ediliyor. Sizi artık ne heyecanlandırıyor yatırım yapmanız için?

Üç sene önce konuşmuş olsaydık bu dediklerinizden bahsetmeyecektik. Ben şunu öğrendim Her iki senede bir ülkemizde dünyada bu konular değişiyor. Şu an sürücüsüz araba konusu herkesi heyecanlandırıyor. Uzaya roket göndermek de bizi heyecanlandırıyor. Ben başlıklara bakmıyorum. Hepsi çok büyük konular. E ticaret büyük konu. Bunların hepsi gelip geçiyor. Kalorisiz yemek ve içecek mesela. Bir içecek içeceksiniz. 200 kalori yakacaksınız. Bu beni heyecanlandırıyor. Bunların hepsi geleceğe yönelik şeyler. Herkes 'abi şöyle yapacağız böyle yapacağız AR yapacağız VR yapacağız.' diyor. Benim baktığım iki değişik konu var. Bu yapacağın iş neyi değiştiriyor. Evtiko ile 93 senedir bu ülkede var olan emlak sürecini değiştiriyorum. Değişimin değeri var. Bir şeyi daha verimli, daha hızlı, daha ucuza mal etmek. Benim ilk baktığım şey. AR ise eyvallah. Bitcoin varsa tadından yenmez. Bu neyi değiştiriyor bunu görmek istiyorum. Alıcı ile satıcıyı buluşturan platform yapıcım diyorsun neyi değiştireceksin. Girişimcinin ben jokeye para veriyorum ata değil. Sen bana bir fikirle geldin 'gazetede işim var şu an ama' dedin 'ne zaman bırakıyorsun' diye sorarım. 'Bir ilk adımları atayım sonra işi bırakırım' dersen olmaz. Eğer sen işini bırakarak bu adımı atmıyorsan sen ben de adım atmam.

[custom_content title="SİNA AFRA KİMDİR?" desc="Sina Afra, 21 Ekim 1968 tarihinde doğdu. Ailesi İstanbullu, nüfus kaydı İstanbul Kadıköy ama babasının diplomat olmasından dolayı hayatının çok büyük bir bölümü yurt dışında geçti. Meslek hayatında üç yerde çalıştı: Bir danışmanlık ve mali müşavirlik şirketi olan KPMG’de 12 senesi geçti. Üniversiteyi bitirir, bitirmez orada başladı. 150’den fazla projenin içinde bulundu, bunların arasında en çok sevdiği ve keyif aldıklarının şirket satın alma projelerinin olduğunu farketti. KPMG’den ayrılırken, Principal pozisyonundaydı, Strategy, Processes and Transformation grubundan sorumluydu. Bunun dışında bulunduğu, Business Unit’in personel sorumlusuydu. İş hayatındaki ikinci durağı eBay oldu. 2006’nın başında eBay Almanya İcra Kurulu’nda göreve başladı. eBay’de Almanya Strateji’sinden, Avrupa’daki şirket satın almalarından ve İş Geliştirmeden sorumluydu. eBay sayesinde GittiGidiyor.com Yönetim Kurulu Üyesi olarak 2008’de Türkiye’ye taşındı. eBay için yaptığı tüm satınalmaların içinde Gittigidiyor.com ortaklığının her zaman özel bir yeri vardır. Üçüncü durak ise ortaklarıyla birlikte kurduğu Markafoni.com oldu. Kuruluşundan itibaren devrine kadar en büyük hissedar olarak şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü. Şirkette 2009 senesinde CEO'luk görevini de üstlendi. Almanya’da ve Türkiye’de 20′ye yakın ödüle layık görüldü. Ödülleri arasında öne çıkanlar “Yılın Melek Yatırımcısı” ve “Yılın Web Gişimcisi” ödülleri oldu.">