SIKI MALİYE POLİTİKASI GEREKİYOR
Bu bağlamda OECD raporundaki en dikkat çekici nokta, iç talepte bu yılın yaz aylarından itibaren görülen oldukça sert daralma ve bunun 2019’a sarkması muhtemel etkileri. Öte yandan bu ay yüzde 11’i aşan işsizlik oranının önümüzdeki yıl yüzde 13’e yaklaşması bekleniyor. Ekonomistler sıcak para akışının aniden tersine dönmesine koşut gelişen bu tür döviz kuru şoklarının doksanlı yıllarda Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla yaşandığına dikkat çekiyor. Kısa vadede bu durumun tekrarını önlemenin tek yolunun ise sıkı bir para ve maliye politikası uygulamaktan geçtiği ileri sürülüyor. Ancak yüksek kredi faizleri ve likidite sıkıntısının piyasalarda yol açtığı sert daralmalar dikkate alındığında, ekonomi yönetiminin bu tavsiyeleri uygulamaya ne kadar devam edeceği belirsizliğini koruduğu ifade edilirken, yaklaşan yerel seçimlerin hükümetin politikalarını etkileyebileceği düşünülüyor.

Siyasi riskler artıyor
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s , yurtiçi ve siyasi risklerin Arjantin, Brezilya, İtalya ve Türkiye için baskı yaratmaya devam edeceğini bildirdi.
Moody’s’in dün yayınladığı “Bankalar-Global 2019 Görünüm” raporunda, yavaşlama yaşansa da global ekonomide güçlü büyümenin bankaların 2019’da kredibilitelerini desteklemeye devam edeceği vurgulandı. Ancak Moody’s jeopolitik ve yurtiçi risklerin en büyük belirsizlik ve risk kaynağı olduğuna işaret etti. Bankacılık sektörü için 2019 yılında ön plana çıkan riskin ABD-Çin arasında tırmanan gerilimin ticari anlaşmazlıkların ötesine geçeceği endişesi olduğunu vurgulayan Moody’s buna ek olarak anlaşma olmadan bir Brexit’in gerçekleşmesi senaryosu altındaki risklerin de arttığını ifade etti.