TÜRK-İŞ’in Ağustos ayı araştırmasına göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.800 liraya, yoksulluk sınırı ise 5.903 liraya yükseldi. Benzinin litresi 6.90, domates 7 lira. Bunlar çok temel ihtiyaçlar olmazsa olmaz. Olmasa da olacaklar ise şöyle iPhone, laptop, uçak bileti, yurt dışı tatili… Zaten insanların büyük bir bölümü bu tip harcama davranışlarını minimuma indirdiler.

Peki ya daha çok şey alamamanın insan psikolojisi üzerinde nasıl bir etkisi var? Halk kendini bir sıkışmışlık halinde hissediyor mu? Yoksa yaşam kalitesini düşüren bu durumu zihinlerde kontrol edilebilir mi? Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ekonomik sorunları psikolojik olarak tanımlamış ve “Türkiye'de yaşanan bu sorunların reel değil, daha ziyade psikolojik olduğunu, hem piyasa aktörleri hem de az önceki toplantıda iş adamlarımız paylaştı" diyerek konuyu açıklıyor.

KRİZ NEDİR?: ALIŞILMIŞ DURUMUN ORTADAN KALKMASI


Yıllardır davranışsal finans üzerine çalışan ve son yıllarda Baltaş Grup ile insan kaynakları alanına yönelen Profesör Acar Baltaş krizin genel tanımını sozcu.com.tr için şöyle yaptı: Alışılmış durumun geçerliliğini yitirmesi.

Profesör Bengi Semerci Profesör Bengi Semerci


Televizyon çalışmalarıyla geniş kitleler tarafından tanınan Bengi Semerci Enstitüsü'nün kurucusu Profesör Bengi Semerci ise kriz dönemlerinde insanların iş kaybı ve toplum içinde yer kaybı gibi sıkıntılar ile yüzleştiğini söylüyor. Semerci sozcu.com.tr’ye yaptığı açıklamada, “Sorunları, çatışmaları, sıkıntıları olan aileler krizden daha çok etkilenir. Bu tür ailelerde yıkımlar, ayrılıklar daha fazla görülür. Krizin en başında ve hazırlıksız olarak etkilenenler, en fazla sorun görülen kişilerdir. İş kaybı, toplum içinde yer kaybı, yaşam şartlarındaki olumsuz değişimler sorunların oluşumunu etkiler” diyor.

‘DEDİKODU UMUTSUZLUĞA SÜRÜKLER’


Semerci kriz ortamında yaşanan paniğin insanları ve kurumları hataya düşüreceğinin altını çiziyor. Psikiyatrist medyanın da ekonomik krizde sorumluluğunun büyük olduğunu söylerek, “Haberlerin aktarılış şekli, bilgi veren uzmanların söyledikleri, dedikodular insanları umutsuzluğa düşürebilir. Umutsuzluğa düşen insanlar, kurumlar ve ülkeler krizle baş etmekte zorlanır. Kriz dönemlerinde depresyon, kaygı ve somatizasyon bozuklukları artar. Ama bu herkesin ruh sağlığı bozulacak ve yardım gerekecek demek değildir” ifadelerini kullanıyor.

‘RUH HALİNİZ KISIR DÖNGÜYE GİRER’


Acar Baltaş ise sonucunu değiştirilemeyecek olaylara sinirlenmenin sadece kişilere zarar vereceğini anlatıyor. Baltaş insanların ekonomik krizi değiştiremeyeceklerini buna sinirlenmenin sadece kendilerine zarar vereceğini ve ruh hallerini bir kısır döngüye sokacağını anlatıyor. Baltaş “Ben krizin kurbanı oldum tarzı yaklaşımı bir yana bırakmak gerek” diyor.

Profesör Acar Baltaş Profesör Acar Baltaş

‘SORUNUN ADINI KOYMAMAK MORAL BOZUYOR’


Psikiyatristvatandaşın moralini bozan en büyük konunun bir belirsizlik hali olduğunu vurguluyor. İnsanların her türlü ortama ayak uydurabileceğini söyleyen Baltaş, “Şu anki durumun en sıkıntı verici kısmı tanımlanmamış olmasıdır. İnsan belirsizliğe uyum sağlayamaz. Açıklanan ekonomik programlar bir belirlilik sunmuyor. Genel laflar söylüyor. Bu laflar her zaman söylenebilir. Belirsizlik giderilmiyor” ifadesini kullanıyor. Baltaş hükümetin ekonomik önlemlerindeki söyleminin durumun adını koymadığı için vatandaşta belirsizlik hissi yarattığını anlatıyor.

‘ÖNCE SORUNU KABUL EDECEKSİNİZ’


Acar Baltaş, “Bir problemi çözmek için sorunu kabul edeceksiniz. Şu an iyi olan ne diye soracaksınız kendinize… Beterin beteri var demek değil bu. Şu anda ekonomi bozulmuş vaziyette dağılmış vaziyette değil” diyor.

Bengi Semerci ise maddi ve manevi destek alan insanların ekonomik krizle mücadelede ellerinin daha güçlü olduğunu söylüyor. Semerci, “Yardım alabilenler, destekleri olanlar ve yaşam değişikliklerine daha kolay uyum sağlayanlar krizle başa çıkmada daha beceriklidirler” ifadelerini kullanıyor. Semerci beklentilerini biçimlendirenlerin ve geleceğe ilişkin umudunu koruyanların krizle mücadeleden güçlü çıkacaklarını anlatıyor.

‘HARCAMALARI KESMEK DOĞRU DEĞİL’


Semerci ekonominin devamı için çalışmak, kazanmak ve harcamanın bir şart olduğunu söyleyerek harcamaları kesmenin doğru olmadığı görüşünde. Ünlü psikiyatrist, “Ekonominin devamı için çalışmak, kazanmak ve harcamak şartı vardır. Bu nedenle harcamaları tamamen kesmek değil, planlamak, tüketim alışkanlıklarını değiştirmek, bunu aile için uygulamak gerekebilir” diyor. Semerci duruma uyum sağlamayı anahtar bir nokta olarak görüyor ve ekliyor: Kendimizi kontrol ettiğimiz ve yeni durumlara uyum sağlamayı başardığımız sürece sorun olmayacaktır.

Ekonominin toplumsal barış üzerinde kritik bir etkisi de olduğunu anlatan Semerci, “Geleceğe ilişkin umutları kaybetmemek ve gerçekçi sınırlamalara, gerçekçi beklentileri eklemek ekonomik krizi olmasa da, bireylerin krizlerini azaltacaktır. Genel kriz psikolojisinin ekonomi ve toplumsal barış üzerindeki etkisini kontrol etmek ise yöneticilere ve uzmanlara düşmektedir” ifadelerini kullanıyor.

BALTAŞ: ÜRETENLER ZEVKLERİNDEN VAZGEÇECEKLER


Baltaş ise 2019 yılında 2018 ve 2017 yılına göre vatandaşın daha aşağı standartlarda yaşamayı sindirmesi gerektiğini söylüyor. Baltaş, “Herkes sorumluluk alacak. Şirketinde sorumluluk alacak yönetiminde sorumluluk alacak. Üretenler lükslerinden vazgeçecekler. Topluma hizmete yatırıma kanalize edecekler” diyor.

Profesör Bengi Semerci: 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi’nden mezun oldu. Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı’nı kurarak, 2004-2009 yılları arasında anabilim dalı başkanlığı yaptı. Psikoloji alanında kitapları da olan Semerci’nin kendi adına kurduğu Bengi Semerci Enstitüsü de bulunuyor.

Profesör Acar Baltaş: İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Nöroloji Anabilim Dalı’nda yüksek beyin fonksiyonları konusunda yaptı, klinik nöro-fizyoloji alanında Tıp Bilimleri Doktoru unvanını aldı. Türk A Milli Futbol Takımı’nın ve Galatasaray Futbol Takımı’nın psikolojik danışmanlığını yaptı. 2009-2016 yılları arasında Harp Akademileri’nde kurmay subay adaylarına ve her rütbede terfi eden generallere kişilik ve liderlik eğitimleri verdi.