DEMOKRATİKLEŞEN KAZANIYOR
Acemoğlu’na göre Türkiye ekonomisinin bir reseryona girmesi kaçınılmaz ancak bunu alınacak tedbirlerle zayıf veya hızlı atlatmak mümkün. Şu anda yaşadığımız problemlerin daha önceden birikmiş olan dengesizliklerin bir sonucu olduğunu belirten Acemoğlu, “Ekonominin bir resesyona girmeden, bir kriz yaşamadan içinde bulunduğu durumdan çıkması mümkün değil” dedi.
Demokrasinin büyümeye etkisi üzerine araştırmalar yapan dünyaca ünlü ekonomist Acemoğlu, demokratikleşen ülkelerin büyüme hızını ve kalitesini artırdıklarına dikkat çekerken, şunları söyledi:
“Demokrasi güçlendiği zaman büyüme ve büyümenin kalitesi artıyor. Yani önemli olan demokrasi, demokrasinin derinliği ve yargı kurumlarıyla nasıl çalıştığı, yargı kurumlarının nasıl güçlendiği, diğer yandan ekonomik yapının, rekabetçiliğin, ekonomi politikasındaki şeffaflığın, doğruluğun, rant dağıtımı için değil, üretkenliği artırmak için olan politikaların ne kadar takip edildiği önemli. Bunlar bir şekilde ekonominin üretkenliğini artırıyor.”
Acemoğlu, Türkiye’nin son 10 yıl içindeki büyüme performansının genel olarak üretkenliği artırarak ve yatırıma bağlı gerçekleşmediğini, daha çok birkaç sektörün özellikle inşaat sektörünün ve bir açıdan da krediye bağlı olarak büyüyen tüketim üzerinden geldiğini söyledi. İnşaat sektörüne yatırımın 2010’larda inanılmaz boyutlara çıktığına dikkat çeken Acemoğlu, “Bu süreçte üretkenlik artışı negatife iniyor, makineye, kapasiteye yatırım yerine inşaat sektörüne yatırım patlaması var. Neredeyse 3 liralık yatırımın 2 lirası inşaat gitti” dedi.
Daron AcemoğluKOALİSYONLA EKONOMİ ÇÖKMEZ
Bu dengesizliklerin Türk ekonomisinin yapısal gelişmesi, büyüme kalitesinin düşük olması, büyüme odaklarının yanlış taraflarda bulunmasının bir sonucu olduğunu belirten Daron Acemoğlu, şöyle konuştu: “Belki bir yıl, belki yarım yıl Türk ekonomisinin negatif büyüme görmesi olası ama önemli olan bunun nasıl kısa sürede aşılacağı. Bu önemli bir politik soru. Seçimler de oldu, tek parti gelemedi, ekonomi çöktü diye fikirler atılabilir. Bunlar asla doğru değil. Şu anda ekonominin negatife gitmesi neredeyse engellenemez. Para politikalarını ve cari açığı doğru yönetmeye tabii ki ihtiyacımız var ama çok derin reformlara, çok daha derin düşünmeye, doğru politikaları seçmeye ihtiyacımız var. Bahsettiğim sistemik bir kriz değil kesinlikle; negatif büyüme ve durgunluktan bahsediyoruz. Borçların ödenememesi, bazı şirketlerin batması, bir ölçüde işsizliğin artması. Bunun önüne geçemeyiz ama zayıf atlatmak veya hızlı atlatmak mümkün.”
