Gıda hassasiyeti (intolerans) testleri günlük hayatta karşılaştığımız (hatta karşılaşmadığımız) onlarca gıdaya karşı vücudun tepkisini inceliyor. Ama burada en önemli nokta, öncelikli olarak ‘gıda alerjisi’ ve ‘gıda intoleransı’ kavramlarının birbirinden ayrılmasıdır. Gıda alerjisi, vücudun bir besine karşı verdiği immünolojik yanıttır. Yani bu besine karşı IgE antikorları üretir.

basliksiz-4 Prof. Yeşim Erbil.


BELİRTİLERİ NELERDİR?

Besin alerjisi belirtileri ise kişinin besinle yeniden karşılaşması ve çeşitli hücresel olayların gelişip ‘histamin’ salgılanması ile ortaya çıkar. Bu belirtiler çok şiddetli olup kaşıntı, döküntü, bulantı, kusma, kramp tarzı ağrılar, nefes darlığı gibi belirtilerdir.

Gıda intoleransı ise immünolojik bir yanıt değildir. Alınan o besine karşı hassasiyet olduğunu gösterir. Örneğin süt içince aşırı gaz, karın ağrısı olan bir kişide laktozu parçalayan enzim eksikliği vardır yani alerji yoktur. Beslenmeden süt çıkarıldığı zaman kişinin şikayeti geçer (Eliminasyon testi).

basliksiz-6
HASTALAR SAĞLIKLI GIDADAN DA MAHRUM KALIR 


Prof. Yeşim Erbil, sözlerine şöyle devam etti: “Otoimmün hastalıkları olanlara veya zayıflamak isteyen kişilere günümüzde
yaygın olarak ‘gıda intoleransı’ veya ‘gıda alerjisi’ adı altında testler yapılıyor. Bu testler spesifik IgG antikorlarına bakılmasıdır. Ancak IgG antikorlarının varlığı, o besine karşı bir intoleransı veya alerjiyi göstermez, vücudun o yiyecekle karşılaştığını ortaya koyar. Bu çok olağan bir yanıttır. Bu gerçeği bilen beslenme uzmanları hastalardan söz konusu
testleri istemez. Gereksiz maliyet ve gereksiz endişeye neden olan bu testlerden onlarca gıdaya ‘intolerans veya
alerji var’ şeklinde sonuç verilmektedir. Hasta pek çok sağlıklı gıdadan uzaklaştırılmaktadır. Ancak bu testlerin sonucuna göre beslenme programı yapılmamalıdır. Hazır gıdalarla glütenin azaltılması ve vücuda dokunan gıdaların kesilmesi
en akılcı yoldur. İmmünoloji uzmanları, bu testleri diyet programı ayarlamak için önermemektedir.”