DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Akşener’den müthiş iddia “İkinci tura ben  kalamazsam Erdoğan yüzde 60’la kazanır”


Cuma akşamı 200 kişinin katıldığı özel bir yemek davetineydim. Yemeğe katılanların önemli bir bölümünü CHP’li ünlü isimler, akademisyenler, aydınlar oluşturuyordu.
Yemeğin özel konuğu ise İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’di.
Akşener bir anlamda İstanbul’un fikir hayatına da yön veren özel bir grubun önünde görücüye çıkmış gibiydi.
İyi Parti genel başkanı 58 dakika süren bir konuşma yaptı, daha sonra sorulara cevap verdi.
Erdoğan zihniyetinin yarattığı Türkiye portresini çizen Akşener bundan kurtuluşun “hayır platformunun korunması” ile olabileceğini anlattı.
Akşener’in sözlerinden bana göre en ilginç olanı başkanlık seçimlerine ilişkin tahminleriydi.
“Eğer seçimde ikinci tura kalan aday ben olmazsam Erdoğan yüzde 60’la kazanır” dedi Akşener.
Bu sözler ister istemez tartışma yarattı. Önemli bir CHP’li isim “Bu sözleri size bir parti başkanı olarak yakıştıramadım” dedi. Sonra da ekledi “Ayrıca bu sözler bir seçim öncesi işbirliği yapabileceğiniz bir siyasi partiye karşı da haksızlık ve saygısızlık.”
Akşener bunun üzerine sözlerine açıklık getirmeye çalışarak “CHP’yi kastetmediğini, ancak Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi için ortaya çıkacak diğer adayın her kesimden olduğu gibi AKP’den de oy koparacak potansiyelde olması gerektiğini” anlattı..
Akşener hayır platformunun mutlaka korunması gerektiğini de belirterek, sağlanacak ittifaklarla bir aday bulunması halinde her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğunu da söyledi.
Aslına bakarsanız Akşener’in “çok iddialı” sözleri yanlış değil.
Şu andaki anketleri doğru kabul edersek AKP’den sonra gelen partinin CHP olduğu görülüyor. Bu da başkanlık seçiminin ilk turunda CHP’nin ikinci olacağını ve ikinci tura AKP-CHP adaylarının kalacağını gösteriyor bize.
Eğer CHP adayı her kesimden oy alabilecek kapasitede biri olmazsa Erdoğan’ın ikinci turu çok rahat alabileceği tahmini güçlü bir görüştür.
Sanıyorum Meral Akşener iddialı sözlerini bu bakış açısı doğrultusunda sarf etti. Ancak tepki gelince geri adım atmış gibi oldu.
Buna rağmen hayli “snop” olduğunu bildiğim davetli topluluğunun önemli bir bölümünün Meral Akşener’den umutlandığını gözlemledim.
Örneğin aynı masayı paylaştığım bir avukat konuşma başlamadan önce “Meral Akşener’den aslında pek umudum yok ama ne yapacağını da merak ettiğimden bu gece sırf daha yakından görmek için geldim” demişti.
Gecenin sonunda “Ben bu kadını tuttum, umut var, şimdi gidip elini sıkacağım ve arkasında olduğumu söyleyeceğim” dedi.
Katılımcılardan çoğunun aynı duyguları paylaştığını söylemeliyim.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Bunları hep öveceksin soru sorarsan küfrü yersin


Futbolcu Arda Turan iktidara yakın olmanın avantajını çok iyi kullanan futbolculardan.
İspanya’da pek başarılı olamadıktan sonra Türkiye’de muhtemelen kendi aklına bile gelmeyen bir paraya transfer oldu bir anda.
Hem çok parası hem arkasındaki iktidar desteği bu futbolcuyu hayli şımarık da yapıyor.
Pek çok vukuatı! olan Arda bunlara bir yenisini önceki gece eklemiş.
Arda eşi Aslıhan Doğan’la birlikte Nişantaşı’ndaki bir lokantadan çıkarken gazeteciler “Aslı Hanım, eşinizin evinde düzenlenen sade bir törenle evlendiniz. Hayalinizdeki düğün nasıldı?” diye sormuş.
Aslı Doğan, elini ağzına götürüp fermuar işareti yaparak konuşmayacağını ima etmiş.
Bunun üzerine bir muhabir “Arda Bey konuşma yasağı mı getirdi?” diye sormuş.İşte o an Arda Turan öfkelenmiş ve “Edepli ol, ne demek yasak. Senin kafanı gözünü kırarım, karımla konuşuyorsun” diye bağırmış.
Nedir Arda Turan’ı bu kadar öfkelendiren acaba?
Soru kötü niyetli değil ama bu yeni Türkiye tipleri her şeyi taklit ettikleri için sadece övülmekten hoşlanıyor. Bırakın eleştiriyi hoşlarına gitmeyen sorulara bile tahammülleri yok.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Saadet Partisi bir yıl önce neredeydi?


Cumartesi öğleden sonra küçük bir dost grubu ile sohbet yemeğindeydik. Aramızda MAK araştırma şirketinin sahibi Mehmet Ali Kulat da vardı.
Kulat son araştırmalarıyla ilgili ilginç bilgiler verdi. Bazı bilgileri henüz kamuoyu ile paylaşmayacaklarını söylediği için ayrıntıları yazmıyorum ancak şu kadarını belirteyim AKP’nin MHP ile yaptığı ittifak ilk turda yüzde 50 sınırına ulaşmıyor.
CHP ile ilgili de araştırma yaptıkları söyleyen Kulat’a göre İstanbul’da belediye seçimlerini CHP’nin kazanması çok şaşırtıcı olmayacak.
Mehmet Ali Kulat oy oranı şu anda yüzde 1’lerde görünmesine rağmen Saadet Partisi’nin AKP için çok önemli olduğunu söylüyor. Çünkü AKP kurmayları, kendilerinden ciddi oy koparabilecek olan tek gücü Saadet Partisi olarak görüyormuş.
Doğal olarak sohbet Saadet Partisi ve ortaya koyduğu tavır üzerine yoğunlaştı.
Hepimizin ortak kanısı şu oldu; Eğer Saadet Partisi bugünkü kararlı tutumunu ve duruşunu bundan bir yıl önce referandum sırasında sergilemiş olsaydı sonuç bütün hile hurdaya rağmen hayır lehine çıkardı.
Sahi Saadet Partisi geçen yıl neredeydi? Hukuk ve demokrasiden yana tavrını ortaya koymak için neden bir yıl bekledi?

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

İzmir’de AKP kazanabilir


Meral Akşener İstanbul’daki özel bir davette konuşurken “Siyasette iyi hesap yapılması ve bununla birlikte mantıklı davranılması gerektiğini” ilginç bir örnekle anlattı.
Partisinin her geçen gün daha da güçlendiğini söyleyen Akşener “Örneğin yaptırdığımız araştırmalara göre İzmir’deki oy oranımız yüzde 22’ye ulaştı” iddiasında bulundu.
Ancak hemen arkasında “bakın şimdi” diyen Akşener şunu söyledi “Bu durumda İzmir’de biz yüzde 22 alırken CHP de 30’a yakın oy alabilir bu durumda seçimi AKP kazanıverir.”
Akşener “İşte bu duruma izin veremeyiz. Demek ki  önümüzdeki seçimlerde her parti akıllı davranacak ve işbirliği yapmaktan asla kaçınmayacaktır. Biz parti olarak bu fedakarlıklara açığız. Biz bölen olmayız ama başkaların da bölen olmasını kabullenemeyiz” diye konuştu.

KOMİK

Diğeri de 80 yaşında onu unutmuşum


Aydın Doğan’ın medyasını satarken yaptığı “80 yaşıma geldim artık yeter medya sektörünü bırakıyorum” sözlerini hatırlatarak “80 yaşına gelen işini tasfiye mi edecek, evlatların durumu ne olacak?” diye yazmıştım.
Bir dostum yazım üzerine aradı “nasıl atladın nasıl haberi, sana yakıştıramadım” dedi gülerek.
Şaşırıp sordum “Hayrola?” diye.
“Aydın Bey 80 yaşına geldiğini ve artık işini tasfiye etmek istediğini söyledi, iyi de bu işi devralan kaç yaşında?”
Gerçek kızdım kendime. Aydın Doğan’ın 80 yaşını yazarken alıcı Erdoğan Demirören’in yaşını nasıl unutmuştum? Öyle ya biri 80 yaşında “tamam artık” derken diğeri 80 yaşında “işe yeniden” başlıyor.
Demek ki herkes kendi açısından haklı.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Artık kimin okuyacağına da saray karar verecek


İnanılmaz şeyler yapıyor ve söylüyor AKP genel başkanı.
Şimdi Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine kafayı taktı.
Olayın gelişi şöyle; Boğaziçi Üniversitesinde bir grup öğrenci Afrin’in fethedilmesine çok sevinerek kampüste lokum dağıtmış.
Buna karşı çıkan bir grup öğrenci de “İşgal ve katliamın lokumu olmaz” diye pankart açmışlar.
Erdoğan diyor ki “Bir üniversitemizde şehitlerimizin hatıralarını yad etmek için düzenlenen etkinliğe tahammül edemeyen zihniyet bu ülkeye ve millete ait değildir.”
Bu bir eleştiridir. Doğal karşılanabilir.
Ancak Erdoğan’ın daha sonraki sözleri çok vahim.
Aynen şunu söylüyor; “Bu üniversitesin içinde affedersiniz bu tür teröristler olduktan sonra, bu tür terörist öğrenci olduktan sonra biz onlarla ilgili gereğini yapıyoruz, yapacağız da... Ben bu üniversitemizi lekelememek için ismini anmıyorum. Rektörün samimi gayretlerini de biliyorum. Şu anda üzerine üzerine gidiyoruz.”
Ardından en müthiş sözlerini patlatıyor; “Ve bu terörist öğrencileri kamera çekimlerinde bulup, çıkarıp onlara da gereğini yapacağız. Bu komünistlere, teröristlere okuma hakkı vermeyeceğiz. Bu üniversitelerimizdeki hocalarımızın da çok daha dikkatli olması gerekir. Eğer bu üniversitelerimizdeki hocalarımızın bu öğrencilerle iltisaklı olduğunu belirlediğimiz anda onlarla ilgili de gereğini yaparız.”
Bir cumhurbaşkanı vatandaşlarını suçlu ilan ediyor. Sonra cezasını da kendisi kesiyor.
Erdoğan’ın bu sözlerinden sonra polis de insan avına başladı. Sabahın köründe evleri basılan pek çok öğrenci gözaltına alındı.
Türkiye’de artık hukuk ve adalet böyle gerçekleşiyor.
Şimdi göreceksiniz, Erdoğan’ın övdüğü Boğaziçi rektörü “Burası üniversite” demeyecek ve emri yerine getirecektir.
Sadece üç oy aldığı halde rektör yapılmasını bile utanmadan içine sindiren birinin başka türlü davranması da beklenemez ki zaten.