DEDİKODU

Akşener'e "Adil Öksüz tuzağı"


Seçimlerde cumhurbaşkanı adayı çıkarmayan, Erdoğan’ı destekleme kararı alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli diyor ki; “Mazisi yedi ayı bulmamış icazetli bir parti ihtiyacı yok iken 100 bin imza toplamanın peşine niye düşer? Bu akıl nereden verilmiştir? Pensilvanya’nın bir tembih ve teşviki söz konusu mudur?”
Bahçeli bu görüşlerini Twitter üzerinden paylaştı cumartesi günü.
MHP genel başkanı bu açıklamayı “Adaylara imza verenler incelensin, FETÖ’nün seçmen ayağı olmasın bu?” beyanının değişik eleştiriler alması üzerine yaptığını belirterek “Gelen tepkilerle arı kovanına çomak soktuğumuz anlaşılıyor hedefi tam vurmuşuz” dedi.
“Sorduğum soru buydu” diyen Bahçeli paylaştığı twitinde daha sonra şunları dile getirdi;  “Rahatsız olanlar, rehaveti bozulanlar ise siyasi faillerdir. Bir hanım olması sebebiyle İP’in başındaki şahsiyete karşı bir söz söylemekten ar ederim. Bu durum, kadınlara, kadınlık onuruna hürmetimden dolayıdır. Ancak, haddini hududunu bilmesi, adap ve edebini takınması hususunda da kendisini açıkça ikaz etmek isterim.”
Bahçeli Meral Akşener’e  açık çağrıda bulunarak “buyursun, topladığı imzaların alayını birden kargoyla bize göndersin” diye yazdı.
Bahçeli’nin bu öfkeli tavrını anlamıyorum.
Ayrıca milyonlarca insan heyecan içinde muhalefet adaylarının etrafında toplanırken ortaya bir “FETÖ öcüsü” çıkararak siyaset yapmayı da açıkçası kabul edemiyorum.
Ben “kabul edemiyorum” diyorum ama saraya yakın bir kaynağım Bahçeli’nin öfkeli çıkışlarından sonra aradı ve “Sakın şaşırma, seçime az kala çok büyük bir şey olabilir” dedi.
Ben de “Aynı endişeyi taşıyorum, ama dillendirmeye de çok çekiniyorum, çünkü bunu sohbette konuşmak bile çok riskli” karşılığını verdim. “Yok” dedi Ankaralı dostum “Sandığın gibi değil. Bu Meral Akşener’i cemaatle vurarak etkisiz hale getirmek için yapılabilir.”
Ardından da sesini sanki çok gizli bir şey söyleyecekmiş gibi alçaltarak “Adil Öksüz’ün nerede olduğunu biliyor musun?” diye sordu.
Ne bileyim ben Adil Öksüz’ü.
“Seçime az zaman kala Adil Öksüz bir yerlerden paketlenip getirilmiş gibi gösterilse, sonra itiraflarda bulunup bazı CHP’li siyasetçileri ve özellikle Meral Akşener’i suçlasa ne olur?” diye akla ziyan bir soru daha sordu.
Benzer dedikoduları daha önce duymuştum. Ama bunun Akşener’e karşı kullanılacağını duymamıştım. Haberin yeni tarafı bu.Gerçi daha
ilk günden bu yana Adil Öksüz’ün zaten MİT için çalıştığı, darbe için “provokatör ajanlık” yaptığı, görevi bitince de bilinen bir yerde güvenlik altında tutulduğu söylentilerini duyuyordum.
Bu açıdan bakınca bu kişinin sanki yabancı bir ülkede filmlere konu olacak bir operasyonla yakalanıp getirilmesi ile ilgili bir senaryonun kamuoyunda karşılık bulacağı da kesin.
Daha önce Avrupa ve Afrika’da yakalanıp getirilen FETÖ’cüler olduğu için senaryo inandırıcı da gelebilir herkese.
Ankaralı saraya yakın kaynağım “Şimdi Bahçeli’nin hepimize saçma sapan gelen açıklamalarını bu gözle değerlendir. Bugün (ne diyor bu adam) der herkes yarın Adil Öksüz getirilip de bülbül gibi konuşmaya başlarsa (haklıymış meğer) denmeye başlanır” dediğinde ister istemez “Böylesi bir ahlaksızlık yapılabilir mi?” demişim.
Ankaralı kaynağım “seçimde kimin ne kaybedeceğini gözünün önüne getir ondan sonra sor bu soruyu” dedi ve “Haydi bugünlük bu kadar yeter” diyerek telefonu kapattı.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Belediye başkanlığını düşünenler ne olacak?


Erdoğan’ın kendi durumunu kurtarmak için ilan ettiği “baskın seçim” en çok genel seçimden önce yapılacak yerel seçimlerde aday olmayı düşünen milletvekillerini  vurdu.
Belediye başkanlığına adaylığı düşünen en çok milletvekili sanıyorum CHP’de var.
Bazı milletvekilleri baskın seçim kararından önce bu niyetlerini açıklamışlardı bile.
Ama baskın seçim bu planları bozdu.
Merakım şu; belediye başkanı olmayı düşünen milletvekilleri bu kararlarına sadık kalıp yerel seçime kadar bekleyecekler mi yoksa “çantada dursun” diyerek milletvekilliğine devam mı edecekler?
Daha da önemlisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu baskın seçimde milletvekili olmak isteyenlere “Ama bilin ki yerel seçim geldiğinde aday olamazsınız” diyecek mi?
Gelecek yıl mart ayındaki yerel seçimde aday olmayı düşünen milletvekilleri kazanamazlarsa kasım ayındaki genel seçimde milletvekilliğine devam edebileceklerini düşünüyorlardı.
Şimdi planlar tersine döndü.
Ya verdikleri sözü tutup bu seçimde aday olmayacaklar ve gelecek yılın mart ayını bekleyecekler ya da “bir anda her şeyi kaybetmeyelim” diyerek milletvekilliğine devam edecekler.
Şimdi top Kılıçdaroğlu’nda, bakalım ne karar verecek?Kişisel
görüşüm ise baskın seçimden önce adaylıklarını açıklayanların bu kararlarının arkasında durmasıdır. Siyasi ahlak bunu gerektirir. Ayrıca bana göre böyle bir jesti yapanların kamuoyunda da takdir edileceğini unutmamak gerek. Halk böyle bir tutumu şövalyelik olarak görür ve arkasında durur.

ŞAŞIRDIM

Şimdi o işi yapanlara terörist diyorsunuz ama...


AKP genel başkanı Erdoğan hafta sonunda gençlerle buluşup sorularını cevaplamış.
Bu sohbetten öğrendik ki Erdoğan gençliğinde geceleri “yasadışı” olarak afişlemeye çıkarmış.
Şöyle anlatmış o günlerini; “Bizim zamanımızda propagandalar öyle kalkıp da televizyonlarda ne bileyim billboardlarda, megaboardlarda yürütülmüyordu. Bizim yaptığımız propagandalar çok daha farklıydı. Biz geceleri sabaha kadar duvarlara afiş asardık. Ömrümüz hep böyle geçti. Anacığım evin balkonunda beklerdi, ben afiş asmaktan gelirdim. Yaş 18, 19 ve duvarlara yazılar yazardık.”
Erdoğan bunun yasadışı olduğunu söylemiyor ama aynı dönemin gençleriydik, duvarlara yazı yazmak yasalara aykırıydı, ama kimse engelleyemezdi orası da başka. AKP lideri duvarlara en güzel yazıyı kendisinin yazdığını söyleyerek “ 1 metreden aşağı yazılarımın boyu olmazdı. Tabii bilirlerdi ki bu yazı reisin. Muhalifler silerdi, biz tekrar yazardık. Böyle bir mücadele” demiş.
Demek ki öğrencilik yıllarından beri kendisine reis diye hitap ediliyormuş.
Hepsi iyi güzel de gençlerle sohbetinde kendi gençliğinde girdiği yasadışı eylemleri tatlı tatlı anlatan Erdoğan, bugün benzer eylemleri yapanları neden terörist olarak suçluyor acaba?
Kendisini anlatırken yaptığının çok doğru ve iyi bir eylem olduğuna inandığını hissettiriyor.
Eylemden gelen bir siyasetçi bugün benzer eylemleri yapanların da aynı duygular içinde olduğunu bilecektir mutlaka. Peki, bugün emrindeki polisler gençlere çok sert ve haşin davranıyor? Neden henüz 19-22 yaş arasındaki gençler okullarından sürülüyor, hapislere atılıyor, okuma haklarının ellerinden alınacağı haykırılıyor?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Yalakalığın böylesine de pes yani


Yandaş internet sitelerinden birinden aldığım yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu haber sitesinin varlıklarını “sürekli yalakalık” yaparak sürdürebileceğine inanan sahipleri Muharrem İnce üzerinden Binali Yıldırım’a öyle bir alkış tutmuşlar ki hayret etmemek mümkün değil.
Gelin birlikte okuyalım;
Başbakan Binali Yıldırı gerek devlet adamlığı gerekse olgunluğu ve siyasi muhaliflerine karşı tahammülüyle örnek bir politikacı.
Muharrem İnce’nin CHP cumhurbaşkanlığıyla (ifade böyle) ilgili soruya verdiği cevap aynen şöyle; “Hayırlı uğurlu olsun, tabii ki adaylar olacak projelerini anlatacaklar.”
İyi ki varsınız Sayın başbakan
İyi ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti başbakanısınız.
Ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti sistem değişikliğini iyi ki sizin gibi demokrasiye ve hukukun üstünlüğü ilkesine saygı duyan bir başbakan döneminde gerçekleştiriyor.
Ne diyeyim. Yalakalıkta sınır yok. Seçimlere çok az var. Ne koparırlarsa kar, Ondan sonrası tufan olabilir tabii.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Muharrem İnce harcanmak için aday yapılmış


Büyük bir merakla beklenen CHP adayı açıklandıktan sonra AKP çevrelerinde ciddi bir şaşkınlık ve endişe olduğunu gözledim.
Muhtemelen AKP yönetim takımı ve yandaş medya Muharrem İnce’yi adaylar içinde saymakla birlikte galiba pek beklemiyordu.
İnce seçimi kazanabilir mi?
Elbette. Ama elbette koşulları var.
En önemlisi muhalefet partilerinin “ilk turda yarıştıktan sonra ikinci tura kim kalırsa onu destekleyeceğiz” sözü vermeleri gerek.
Bu söz şimdilik verilecek gibi görünüyor.
İnce’nin adaylığının açıklanmasından sonra şöyle bir twit paylaştım; “Kendisine iki kez rakip olan birini partisinin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etmek az şey değildir. Çok önemli bir demokrasiye inanç göstergesidir.”
Bu twit iki gün içinde 11 bin beğeni aldı binlerce kez de RT’lendi.
Çoğu AKP’nin trol ekiplerinden gelen çok sayıda cevap da vardı. Neredeyse tamamının ortak yanı şuydu; “Kılıçdaroğlu demokrasiye bağlılığından dolayı değil Muharrem İnce’yi harcamak için aday göstermişti.”
Bu kadar çok mesaj gelince çok şaşırdım ve kendi kendime “İnsanlar bu kadar aptal olamazlar” dedim.
Çünkü İnce’nin aday yapılarak harcandığını düşünmek kadar akılsızca bir düşünce olamaz.
Neymiş, İnce seçimi kazanamayacakmış, milletvekili de olamayacağı için yok olup gidecekmiş.
Oysa tam tersi.
Muharrem İnce genel başkan olmanın bile ötesinde bir güce kavuştu. Hele ikinci tura kalması halinde oyunun partisinin çok üzerinde olacağı kesin. Ayrıca İnce göreceksiniz kampanya boyunca hem partisiyle hem de bireysel olarak çok yüksek bir tempo gösterecektir.
Her durumda parti içindeki en sevilen ve en güçlü isim haline gelecektir.
Bu açıdan bakarsanız asıl tehlikede olan, İnce’yi hiçbir komplekse kapılmadan aday olarak açıklama cesareti gösteren Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

sozcu-banner-1