KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Hey Hürriyet; görevin yandaşlık komik duruma düşmeyeceksin


Doğan Grubu Demirören’lere devredildi ya, yayınlardaki değişiklik hemen göze çarpıyor.
Hürriyet, Kanal D, CNN Türk Posta Doğan Grubunun elindeyken saraya boyun eğiyordu. Yoksa açıktan yandaşlık pek yapılmıyordu. Her şeye rağmen meslek ahlakına uymaya çalışanlar daha fazlaydı.
Şimdi durum değişti tabii. Artık bu tür meslek ahlakı, namus falan gibi kavramların pek önemi yok.
Doğan yayınları şimdilik Sabah gibi dibe vurmadı ama yavaş yavaş yandaşlık eğitiminden geçip gerçek yerine doğru yürüyor.
Aşağıdaki haberi Hürriyet’in dünkü internet sitesinden aldım.
Hürriyet İnternet Servisi günlerdir tartışılan bir habere son noktayı koymuş.
Bir saray danışmanı Genelkurmay Başkanı’nın Abdullah Gül’e gönderilmesinin “içyüzünü” açıklamış.
Gelin haberi birlikte okuyalım;
“Ankara kulislerine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yaptıkları ziyaretin bir nezaket ziyareti olduğu yansıdı. Edinilen bilgiye göre Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, 24 Nisan 2018’de İstanbul’da 3. Kolordu Karargâhı’nı ziyaret etmesinin ardından Abdullah Gül’ü de ziyaret etti.
Görüşmenin Gül’ün 3. Kolordu Karargâhı’nın bitişiğinde bulunan ofisinde gerçekleştiği belirtiliyor.
Ziyarette o sırada İstanbul’da bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın da hazır bulunduğu bilgisi edinildi. Kaynaklar, söz konusu görüşmenin, basında yer alan bazı iddiaların aksine, 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün evinde değil, ofisinde gerçekleştiğini belirtti. Nezaket ziyaretiyle ilgili olarak ileri sürülen baskı, tehdit ve şantaj şeklindeki iddiaların gerçekle hiçbir alakası bulunmadığı ifade edildi.”
Vay vay vay.
Nasıl da alay ediyorlar değil mi hepimizle?
Meğer Genelkurmay Başkanı 3. Kolordu Karargahı’na gelmiş. İşe bakın ki yanında sarayın danışmanı İbrahim Kalın da varmış. Her nedense? (Kimbilir belki Erdoğan ‘bu adamı yalnız başına bırakmayın’ diyordur, ne bileyim.)
Bir de bakmışlar, aaa yan tarafta Gül’ün ofisi yok mu. “Gelmişken nezaket gösterelim” demişler.
Ba ba ba ba ba…
Saray danışmanıyla genelkurmay başkanı bu nezaket ziyareti sırasında baskı tehdit ve şantaj falan yapmamışlar, bunların hepsi münafıkların uydurmasıymış.
Kaynak nedir?
Orası belli değil. “Ankara kulisleri” deyince anlayın artık.
İyi de koskoca Hürriyet neden bunu Abdullah Gül’e veya Genelkurmay Başkanı’na sormaz ki?
Haydi onlar cevap vermiyorlar, yahu bu grupta başı sıkışınca saray danışmanlarını arayan yazarlar, sunucular, temsilciler yok mu?
Neden biri bile “İbrahim abi gerçekten Gül’e gittiniz mi, gittiyseniz ne konuştunuz?” diye sormuyorlar acaba?
Hürriyet yandaşlığı yeni yeni öğreniyor. Bunlar acemilik günleri tabii ama sonuçta 50 yıllık gazete, yandaşlık yapayım derken yalakalığı bile geçip komik olmamalı.
NOT: Hürriyet’in bu komik haberinden sonra Gül cuma namazı çıkışında konuştu ve bu haberde yazılanların aynısını söyledi. Üstelik “Zaten Ankara’dan açıklama yapılmış” dedi. Oysa öyle bir açıklama yok. Belli ki çok sıkıştılar ve haberi doğrulamak için bu yolu seçtiler. İyi de bu haber yüzünden Habertürk’teki işinden edilen gazeteci ne olacak? Habertürk yönetimi yaptığından utanacak mı? Gerçi kimsede utanma kalmadı o da ayrı ya.

YENİ ÖĞRENDİM

CHP’den Gül ziyaretine 28 Şubat benzetmesi


Hürriyet’in komik haberinden sonra pek ciddiye alınır mı bilemem ama CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, Genelkurmay Başkanı ile saray danışmanının Gül ziyaretini sözlü soru önergesi haline getirdi.
“Erdoğan, yeni bir vesayet rejimi kurmak mı istiyor?” diyen Mehmet Tüm,  Meclis Genel Kurulu’nda “İbrahim Kalın ile Hulusi Akar’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Abdullah Gül’ü adaylıktan vazgeçirmek için ikna etmeye yollandığına dair haberler basına yansımıştır. Hulusi Akar ise bu haberlere ilişkin herhangi bir yalanlamada bulunmamıştır” dedi.
CHP milletvekili, bakanlara şu soruları yöneltti:
1- AKP Genel Başkanı Erdoğan, yeni bir vesayet rejimi kurmak mı istiyor?
2- AKP Genel Başkanı ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Türk Ordusu’nu siyasete bulaştırmakla neyi hedeflemektedir?
3- Hulusi Akar’ın Abdullah Gül’ü adaylıktan vazgeçirmesiyle, 28 Şubat cuntacılarının Erbakan’ı istifaya zorlaması arasında ne fark vardır?
4- Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasete bulaşmasına sebep olan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a ilişkin herhangi cezai işlem yapılacak mıdır?
5- Bu görüşmeyi haber yapan Habertürk çalışanının işten çıkarılması, basın özgürlüğü anlayışınızın bir göstergesi midir?

ÖNERİ

Muhalefet adayları ortak söylem geliştirmeli


Baskın seçime artık çok az zaman kala tüm adaylar belli oldu.
Muhalefet adayları çok iddialı.
Ayrıca kamuoyu araştırmaları da Erdoğan’ın şansının giderek azaldığını, özellikle ilk turda seçilme ihtimalinin çok düşük olduğunu gösteriyor.
Muharrem İnce’yi dün aday olduktan sonra yaptığı konuşmasında izledim.
Coşkulu, heyecanlı ve son derece vurucuydu.
Ancak şu gerçeği bilmeliyiz; Bu seçimde muhalefetin amacı demokrasiyi, hukuk düzenini, insan hak ve özgülüklerini geri getirmek. Bu açıdan bakınca bu seçimin sonunda kazanan bir parti ve onun adayı olmayacak. Ortak bir iradenin sonucunu göreceğiz.
O halde adayların “kişisel olarak” neler yapacakları ve yine kendi siyasi görüşlerine göre hazırladıkları vaatleri beni çok ilgilendirmiyor.
Seçimin kazanılması halinde nasıl ortak bir yol izleneceği ve ne kadar sürede restorasyonun tamamlanacağı önemlidir.
Bu durumda adaylar ortak bir söylem geliştirmeli. Bunu yapabilmeli ki ikinci olan adaya ikinci turda herkes gönül rahatlığı ile oy verebilsin.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Soru: İki kere iki kaç eder Cevap: Başkent Ankara’dır


Başlık çok absürt oldu değil mi?
Özellikle öyle yapmaya çalıştım.
Hani bir soru sorarsınız, tuhaf bir cevap alırsınız, çocukken “alakaya çay demle” derdik, bu da onun gibi bir şey işte.
AKP Genel Başkanı Gürcistan ve Kore’ye gitmişti ya.
Dönüş yolunda gazetecilere konuşmuş.
İliştirilmiş gazetecilerden birinin haberinde okuduğuma göre Erdoğan’a “emeklilere verilecek iki ikramiyenin daha önce CHP vaadi olduğunun söylendiği!” hatırlatılmış.
Erdoğan da aynen şu cevabı vermiş; “Sayın Kılıçdaroğlu bizim attığımız adımlara hiçbir zaman olumlu yaklaşmamıştır. Bugüne kadar o hangi hayırlı adımı atabilmiş ki bu konunun onunla bir alakası olsun. Onun genel müdürlüğü sırasında SSK hastanelerine sağlam girenler hasta çıkıyorlardı. Biz ise sağlıkta köklü reformların ardından şimdi de Türkiye’yi şehir hastaneleriyle tanıştırıyoruz.”
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, bu yazının başlığı yanlış mı?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Vatan Partisi ikinci turda ne yapacak?


Eğer “yüzbin imza” toplanabilirse Vatan partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de 24 Haziran seçiminde cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza çıkacak.
Umuyor ve diliyorum ki Perinçek de 100 bin imzayı toplasın.
Tabii Perinçek’in ilk turda ikinci olarak finale kalması çok zor.
Elbette olanaksız değil ama elimizi vicdanımıza koyalım, bu olasılık çok çok düşük.
Bu durumda merak ediyorum, Perinçek nasıl bir seçim kampanyası yürütecek, diğer muhalefet partileriyle ilişkisi nasıl olacak ama en önemlisi ikinci tura kendisi dışında bir adayın kalması halinde tavrı ne olacak?
Diğer muhalefet partileriyle birlikte Erdoğan’a karşı olan adayı mı destekleyecek, tavrını Erdoğan’dan yana mı koyacak yoksa ikinci turu boykot mu edecek?
Bunu kampanya sırasında açıklamak Doğu Perinçek’in de Vatan Partisi’nin de boynunun borcudur.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Muharrem İnce müthiş heyecan getirdi


Beklenti sona erdi ve CHP nihayet adayını açıkladı.
Muharrem İnce adı gözlediğim kadarıyla parti tabanında büyük coşku yarattı.
Açıkçası çekindiği için birçok kimse dile getirmiyordu ama CHP’nin “dışarıdan aday” arayışı müthiş rahatsızlık yaratıyordu.
“Herkesten oy alacak biri” tanımı kulaklara hoş gelse bile kökten CHP’liler bundan son derece rahatsız oluyordu.
Sonuçta gerçek bir CHP’linin aday gösterilmesi siyasi ahlak ve demokrasi açısından da son derece olumlu olmuştur bana göre.
Üstelik Kılıçdaroğlu’nun kendisine karşı iki kez aday olan bir ismi partisinin cumhurbaşkanı adayı olarak açıklaması da demokratik ilkeler açısından çok önemlidir.
Peki; İnce ipi göğüsleyebilir mi?
Bunun için önce ikinci tura kalan aday olması gerekir.
Başından beri savunduğu şu; “her aday kıyasıya yarışmalı ama tüm partiler ikinci tura kalan adaya destek olmaya söz vermeli.”
Bu açıdan bakınca eğer ikinci tura kalan aday olursa Muharrem İnce’nin kazanması asla sürpriz olmayacaktır.
Aynı durum Meral Akşener hatta zor da olsa ikinci tura kalması halinde Temel Karamollaoğlu için de geçerlidir.

sozcu-banner-1