ANALİZ

Tanju Çolak’ın durumu yüreğimi paralıyor


Bundan yaklaşık iki yıl önce aralık ayının sonunda dolar tıpkı şimdiki gibi yükselişe geçmişti.
Başta Erdoğan olmak üzere iktidarın bütün sözcüleri, yandaşlar, yancılar, yalakalar hep bir ağızdan “bunu dış güçlerin oyunu” olduğunu söylüyorlardı,
Erdoğan seferberlik ilan ederek “Yastık altındaki dövizinizi satın, ekonomiye sokun, dış güçlerin oyununu bozalım” demişti.
Toplumun AKP’li kesiminin küçük bir bölümü çağrıya uyarak elindeki üç beş yüz dolar veya Euro’yu bozdurmaya koştu.
Yandaş medya “Dövizini bozdur, büyük oyunu boz” kampanyaları açarken kimi esnaf da karınca kararınca kendi promosyonunu yapıyor, döviz bozdurana örneğin bedava tıraş, bedava ekmek falan veriyordu.
Erdoğan’a inanan ünlü isimlerden eski futbolcu Tanju Çolak ise “tam fedakarlık” yapmak istemişti.
Tanju Çolak gittiği döviz büfesinde kameraların önünde yastık altında sakladığı 40 bin dolarını bozdurdu.
Dış güçlerin oyunu sonucu yükselen Dolar o tarihte 3.53 lira idi ve Tanju Çolak, dolar getirdiği çantasına tam 141 bin 200 lirayı koyup gitti.
Muhtemelen Türkiye ekonomisine sağladığı katkı nedeniyle hem çok mutlu hem de gururluydu.
Tanju Çolak sattıktan sonra dolar biraz düştü ama kısa sürede eski yerine döndü yine. Sonra 2017’nin Aralık ayına, yani bir yıl sonrasına kadar aşağı yukarı aynı seviyede gitti.
Dolar şu anda 5 liranın üzerinde,
Tanju Çolak, Erdoğan’ın 2016 Aralık ayında yaptığı seferberlik çağrısına değil de 2018’in Ağustos’unda yaptığı çağrısına cevap vererek yine 40 bin dolar bozdursa Türk ekonomisine (Yazıyı yazdığım sırada 5.25 idi) 210 bin lira kazandırmış olacaktı.
Kendi kişisel hesabında ise tam 69 bin lira daha fazla parası olacaktı.
Siz Tanju Çolak’ın bu haline üzülmez misiniz?

BUNU YAZMAK GEREK

Gürsel Tekin’in adaylığı siyasi ahlakla bağdaşmaz


Erdoğan başkanlığını daha hızlı garantiye almak için baskın seçime karar vermeden önce muhalefet partilerinin birincil hedefi yerel seçimlerdi.
Muhalefet şuna inanıyordu; 2019 Mart ayında yapılacak seçimlerde başta Ankara ve İstanbul alınır, tüm Türkiye’de AKP’nin oyları yüzde 40’ın altına indirilirse yıl sonunda yapılacak genel seçimler AKP’nin hüsranıyla sonuçlanır.
Yanlış bir yaklaşım değildi.
Yerel seçim hazırlıklarını sürdüren CHP’liler arasında önemli kentlere adaylıklarını açıklayanlar da oldu.
İstanbul için Gürsel Tekin, Akif Hamzaçebi, Aykut Erdoğdu, Mahmut Tanal aday olduklarını açıkladılar.
Önce yerel seçimler olacağı için o anda milletvekili olanların yerel yönetime aday olmaları yanlış değil.
Ama hesap tutmadı. Erdoğan baskın seçim yaptı.
İstanbul’a aday olan milletvekillerinin hepsi tekrar aday oldular, Kılıçdaroğlu hepsini aday olarak atadı, hepsi tekrar seçildiler.
Seçimler biter bitmez bu isimlerden Gürsel Tekin “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı aday adayı” olduğunu ilan etti.
Olmaz.
Bu siyasi ahlakla bağdaşmaz.
Milletvekilliğini garanti altına alıp bir başka siyasi yarışa kalkışmak ayıptır.
Baskın seçimden önce “İstanbul’a aday olduklarını açıklayanlar eğer tekrar milletvekili seçilirse bu taleplerinden vazgeçmelidirler” diye yazmıştım.
Yine aynı kanıdayım.

ŞAŞIRDIM

Türkiye güllük gülistanlık endişeye mahal yok


Sadece yandaş medaya bakarak ne olup bittiğini öğrenmeye çalışırsanız dünyanın en mutlu insanı gibi hissedebilirsiniz kendinizi.
Çünkü 16 yıllık bir operasyon sonucu neredeyse tamamı iktidarın sultası altına giren medyada artık olumsuz tek haber bile yok.
Dolar fiyatı tarihin en yüksek noktasına çıktığı gün yazılı ve görsel medya “şahlanış” döneminin erdemlerini anlatıyor.
Büyüme yüzde 7, işsizlik artık yüzde 10’un altında, turizmde tarihi bir rekor kırılıyor, yabancı yatırımcılar Amerika ve AB’nin bütün engellemelerine rağmen akın akın Türkiye’ye geliyor, ihracat bu ay da rekor kıracak.
Sıra dolara gelince “Dış güçlerin oyununa rağmen” Erdoğan ve bakanlarının kararlı duruşu ile “hamdolsun” bu sorun da atlatılacak.
Gerçeği beynimiz patladığında öğreneceğiz galiba.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Amerika biraz yumuşadı diye bu kadar sevindirik olmayın


Dikkat ediyorsunuz değil mi, Amerika’ya karşı afra taframız kalmadı.
“Kimse bize zorla bir şey yaptıramaz” türü efelenmeler “Bizde yargı bağımsızdır, Amerika’nın baskısı ile hareket etmez” lafları falan kalmadı.
Bunun yerine “Sorunun diplomatik biçimde çüzümü için Amerika ile mutabık kaldık” diyorlar artık.
Sorun nedir?
Mutabakat nasıl sağlanacaktır?
Bunların cevabı yok.
Ki zaten bu absürd söyleme, Amerika Dışişleri Bakanı Sözcüsü Nauert “Ne mutabakatı, mutabakat olsa rahip şu anda ülkesinde olurdu” cevabını verdi.
Bizimkilerde tık bile yok.
Tam tersine dolar alıp başını giderken “Amerika ile mutabakat sağlanmasından sonra piyasalar tekrar sakinleşti” diyebiliyorlar.
Ne utanma kaldı ne arlanma.

plusbanner2x