Son dönemde bankaların, döviz bürolarının halktan satın aldıkları yabancı paraları nakit olarak bankalarda bulunan şirket hesaplarına yatırmalarına engel olmaya, hatta bazılarının hesaplarını kapatmaya başladığı konuşuluyor. Gerekçe, ihracat masraflarının artmasıymış.

Ülkemizde, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar kapsamında faaliyette bulunan ve teknik adı “yetkili müessese’’ olan, ancak kamuoyunda “döviz bürosu’’ olarak bilinen kuruluşlar; 1988 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet izni alarak, finans piyasasında faaliyet gösteren ticari kurumlardır.

Döviz büroları; 30.01.2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile, ciddi bir darbe almışlardı. Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara ilişkin 2018-32/45 sayılı Tebliğ ile Türkiye’deki Hazine Müsteşarlığı’ndan yetki belgesi alan 830 döviz bürosu, bir anda B grubu haline getirildi ve her döviz bürosunun artık A grubuna geçmek için 100.000 TL daha ödeme yapması gerekmektedir.

Döviz büroları, bu problemi nasıl aşacaklarını düşünürken; ülkemizde yılın ilk aylarında başlayan, bu günlerde zirveye çıkan ekonomik kriz ve kurların aşırı hareketliliği; döviz bürolarını artık banka hesaplarını bile kullanamayacakları duruma getirdi.

HESAPLARI KABUL ETMİYORLAR

Yetkili müesseseler, halktan alınan yabancı paraları bankacılık sistemine sokma konusunda önemli kurumlardır. Özel sektörün net döviz açığının 224 milyar dolar olduğu bir dönemde, her sente muhtacız. Dolayısıyla, döviz büroları çok önemli bir görevi ifa ediyorlar.

Son dönemlerde döviz bürolarının; halktan, turizmciden ve ihracatçıdan  satın aldıkları yabancı paraları bankalara satmaları mümkün olamamaktadır. Hatta, döviz bürolarının bankalarda bulunan hesapları bankalar tarafından kapatılmaktadır. Bankalar, nakit döviz kabul etmemelerine gerekçe olarak; sanki ülkede Türk vatandaşlarının hiç döviz talebi yokmuş gibi, döviz bürosundan satın alacağı dövizi yurtdışına satma komisyonlarının ve diğer masrafların yüksekliğini gerekçe göstermektedirler. Bankaların bu gerekçe ile nakit döviz kabul etmemelerini hadi anladığımızı varsayalım, döviz bürolarının hesaplarının kapatılmasını nasıl açıklayacağız?

Yetkili müesseseler, Hazine Müsteşarlığı’nca yetkilendirilmiş olmakla birlikte, Hazine Müsteşarlığı kontrolörleri tarafından kambiyo mevzuatına göre, Mali Suçlar Araştırma Kurulu (MASAK) Mevzuatı’na göre ve ayrıca vergi kanunları yönünden vergi inceleme elemanlarınca denetlenmektedir.

Yetkili müesseseler belirli tutarların üzerindeki yaptıkları bütün işlemleri, şüpheli işlem bildirimi yoluyla MASAK’a bildirmektedirler.

KARA PARA AKLANDIĞINI MI SANIYORLAR?

Bu bildirimler üzerine, MASAK müfettişleri en küçük belge eksikliğinde bile yetkili müesseselere belge başına çok ciddi cezalar kesmektedirler. Yetkili müesseseler çok sıkı bir denetime tabi tutulmakta iken, bu bürolar aracılığıyla bankaya yatırılmak üzere getirilen paraların, üstelik para döviz bürosunun kendi hesabına yatırılıyor iken; “kara para” olabileceği şüphesini duymak, şüpheci olmaktan başka bir şeydir. Aslında bankalar, “hükümetin dövizle oynayanı bitireceğiz, mahvedeceğiz, ateşlerde yakacağız” söylemlerinin etkisiyle, bu kadar isteksiz davranmakta ve topa girmek istememektedirler.

Kanaatim odur ki; ocak ayında çıkan tebliğ ve bankaların bu tutumları Türkiye’de yetkili müesseselerin artık istenmediği, 830 yetkili döviz bürosu sayısının oldukça fazla olduğu, bankaların rakip istemediği ve en önemlisi Türkiye ile diğer ülkeler arasında para transferlerini dünyada bu konuda ün yapmış iki büyük yabancı kuruluşa alan açmak,  amacının bir sonucudur.

9-manset

İş müfettişleri daha dertli çıktı


Geçen hafta köşemde, ‘“Vergi müfettiş yardımcılarının Ne Suçu Var’’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yeterlilik sınavını kazandığı halde, 3 yıldır ataması yapılmayan 4 bin vergi müfettiş yardımcısının sorunlarını gündeminize taşımıştım. Yazımda; aynı durumda olan iş müfettişlerinin atamalarının yapıldığını ifade etmiştim. Ataması yapılan iş müfettiş yardımcıları dava açıp, kazananlarmış. 2014 yılında yeterliliğini aldığı halde, halen müfettişliğe ataması yapılmayan 450 iş müfettiş yardımcısı olduğunu da arkadaşlarımız ilettiler. Bu yazılarımızı okuyan siz değerli okurlarımız içinde mutlaka devlet memuru olanlar da var. Şimdi onlar şöyle düşünüyordur muhakkak: Koskoca müfettiş yardımcısını sınavı kazandığı halde 4 senedir atamasını yapmayan devlet, bize ne yapar? Bu ülke, atamasını yapmadığı müfettiş yardımcısına ayda 1.000-TL eksik ödeyerek mi, krizden kurtulacak. 2018 yılında, Türkiye’nin en çok okunan gazetesinde böyle bir konuyu gündeme getirmek, eski bir müfettiş olarak, beni de çok üzmüştür. Müfettiş yardımcılarının atamalarını inatla yapmayan kurumların yapacakları açıklamaları, köşemdenoktasına virgülüne dokunmadan yayınlayacağım. Ama biliyorum ki, böyle bir açıklama gelmeyecek. Atama yapılmamasına gerekçe olabilecek; makul, mantıklı ve hukuka uygun bir açıklama hazırlayabilecek bir kişinin devlette var olduğunu düşünmüyorum.