“Yeni düzen” diyorlar ama 16 yıldır bu düzen devam ediyor.
Sonuç işte bu! Kim beğeniyorsa, kim mutluysa onun olsun!
Ülkemizde liyakat, başarı, beceri dönemi kapandı, kendini tek adama beğendirme dönemi başladı.
AKP döneminde önceki Milli Eğitim bakanları, eğitim ve öğretimin canına okudular.
Bugün Türkiye’nin eğitim düzeyi Avrupa’dan çok Afganistan’a, Habeşistan’a yakın!
Fenden ve bilimden uzak, ilkel, bağnaz, gerici bir eğitim!
Genç kuşakların umutlarını körelten, imkân bulanların yurtdışına kaçmasına sebep olan bu eğitim sistemi ile Türkiye karanlık bir geleceğe sürüklenir!
Aileler, devlet okullarının perişan halini, düz liselerin imam hatip okullarına çevrildiğini gördükçe, büyük fedakârlıklarla çocuklarını özel okullara yönelttiler.
Bunlar parası olanlar tabii ki... Ya maddi imkânı olmayan aileler ne yapsın? Çaresiz şartlara boyun eğmek zorunda kaldılar!
2002’den bu yana görev yapan tüm Milli Eğitim bakanları ülkenin geleceğinin karartılmasından sorumludur.

* * *

Şimdi yeni bir Milli Eğitim Bakanı göreve başladı: Prof. Dr. Ziya Selçuk.
Yeni bakanın eğitim kökenli olması umutları biraz arttırıyor.
Ziya Selçuk Milli Eğitim eski bakanlarının günahlarını temizleyecek mi? Yoksa o da aynı girdaba takılıp diğerleri gibi Türkiye’nin karanlığa yuvarlanmasına yardımcı mı olacak?
Ziya Selçuk’un sosyal medyada paylaştığı belirtilen sözleri şahsen bana umut verdi. Neden? Çünkü Atatürk’ten söz ediyor, diğerleri gibi Atatürk’ü inkâr etmiyor.
Atatürk ilkelerini kendisine rehber eden hiç kimse yolunu şaşırmaz, başını duvara vurmaz!

* * *

Yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk mesajında:
“Gerçek liderler asır geçse de etkisini koruyor. Başta Atatürk olmak üzere Misak-ı Millî neferlerine minnet ve şükranla.” diyor.
Kadir bilmek önemli bir özelliktir.
Daha önceki Milli Eğitim bakanları Atatürk adını ağızlarına bile almazlardı!
Ben, Atatürk’ü seven, onun ilkelerini benimseyen herkesi severim.
Bu nedenle yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un icraatını umutla bekliyorum. Tabii, eskinin çirkinliklerini silmesine izin verilecek mi, o başka bir mesele!

İğne ile İpliğin Dansı (2)


Kısa bir süre önce bu sütunda Türkiye’nin ilk doktor terzisi Yusuf Kenan’ın hayat öyküsünü anlatan bir kitaptan bahsetmiştim.
Yetim bir gencin yaşamıydı bu...
Malatya’da bir kabak tarlasında doğan, 6 aylık iken babasını kaybeden Yusuf Kenan’ın ibret verici hikâyesi... Kitabın adı: “İğne ile İpliğin Dansı”
Bugün artık kendisini emekliye ayırıp günlerini çocukları ve torunlarına adayan Yusuf Kenan yazı yayınlandıktan sonra beni aradı:
“Rahmi Bey, telefonum durmak bilmedi. O kadar çok kişi aradı ki, talepleri karşılayamadığım için üzüldüm. Mevcudu kalmayan kitabımı yeniden bastırdım. Benim paraya pula ihtiyacım yok. Çok şükür varlıklıyım. Bu nedenle kitabımı ve tüm gelirini Malatya Eğitim Vakfı’na bağışladım. Vakıf elde edeceği geliri ‘okuyan çocuklar’ için kullanacak. Memleket eğitimine bir nebze katkım olursa mutluluk duyacağım” dedi.
İlgilenenler Malatya Eğitim Vakfı’ndan kitabı temin edebilirler:
Tel: 0 212 251 37 38, e-mail (info@malatyaegitimvakfi.org.tr)

TEBESSÜM

Tashih hataları!


Ünal Sakman’ın “Babıâli Hatıraları” adlı kitabından:
“Yazılı basının önlenemez zaaflarından biri de tashih, yani düzeltme hatalarıdır. Büyük-küçük bütün gazetelerde bu illet vardır.
Aziz Nesin bir yazısında yeni çıkardıkları bir gazetenin manşetinin ‘Biz gözümüzü budaktan esirgemeyiz’ diye atıldığını, ancak baskıda bir harf hatasıyla yayınlandığını anlatmıştır.
“Gözümüzü” kelimesindeki ilk (z), mürettip tarafından yanlışlıkla (t) olarak dizilmiş! Alt tarafı bir harf hatası işte...
Abdullah Cevdet’in de başına böyle küçük bir hata gelmiş. Şiirinde “Ben vatanın öksüzüyüm, öksüzlerin gözüyüm” diye yazmış. Belki de eski yazının azizliğine uğrayarak, iki öksüz kelimesindeki (s) harfleri baskıda yok olmuş. “Ben vatanın öküzüyüm, öküzlerin gözüyüm” diye çıkmış. Anlayın artık. Bu da bir harf hatası neticede!

GÜNÜN SÖZÜ


Çekici bir insan olmak istiyorsanız şaşırtıcı olmanız gerekiyor!

basliksiz-1

sozcu-banner-1