CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cuma günü Kayseri’de, partisinin 81 il başkanıyla bir araya gelecek ve bir yerde seçim startını verecek. İlinde böyle bir toplantı yapılacağı için CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık da,  Kayseri’ye gelmiş, çalışmaları organize edecekti. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay aradı, “Hemen Ankara’ya dön” dedi. Arkasından da “Baban ölmediyse, pazar günü saat 11.00’de odamda ol” dedi. İstifaya giden yol da Kayseri Milletvekili için böyle açıldı...

Her ne kadar bu istifaları, Bülent Ecevit döneminde Adalet Partisi’nden istifa ettirilen 12 milletvekilinin, CHP’ye geçişlerinin yaşandığı “Güneş Motel” olayına benzetenler olsa da durum çok farklı. CHP’ye geçen 12 kişiden 11’i bakan yapıldı. Yani bakanlık karşılığında partilerinden ayrıldılar. CHP’den İYİ Parti’ye geçişlerin karşılığı ise “vatan görevi” olarak görülüyor ve o yüzden istifa edenler alkışlanıyor. Yani, AKP’lilerin “Güneş Motel” benzetmesi yerine oturmuyor. Ayrıca, daha önce istifa ettirilen bir milletvekilinin bakan yapılması, DP ve Has Parti genel başkanlarına istifalarına karşı verilen makamları da unutmayalım.

NE YAPACAĞI BELLİ OLMAZ

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kararı, kongresinin üzerinden 6 ay geçmediğini gerekçe gösterip İYİ Parti’yi seçime sokmamaktı. CHP’den istifalar olduktan ve 15 milletvekili  İYİ Parti’ye katıldıktan sonra, aynı YSK bu kez öyle bir karar aldı ki, 41 il’de teşkilatlanmayı, kurucular kuruluyla kongre yapılmasını seçime katılmak için yeterli saydı. Eğer, 15 milletvekili  İYİ Parti’ye geçmemiş olsaydı, YSK’nın kararı belliydi: İYİ Parti seçime giremez...  İşte, YSK’nın hali de böyle. Bu arada, YSK Başkanı Sadi Güven ve bazı üyelerinin CHP Genel başkanıyla davalık olduğunu da hatırlatalım. CHP yönünden, istifa eden milletvekillerinin İYİ Parti’den ayrılıp  CHP’den aday gösterilmeleri halinde bir sorun gözükmüyor. Ama, YSK’nın ne yapacağı da belli olmaz. Hele, Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarından sonra, CHP ve İYİ Parti hakkında olumlu düşünülmediği de ortada.

KENDİLERİ İÇİN DEĞİL

Partisinden istifa eden milletvekillerine iyi bakılmaz. Genelde para için, makam için geçtiği düşünülür, konuşulur. Ancak, CHP’den istifa eden 15’ler ne para için ne de makam için istifa ettiler. Gerekçeleri gayet açık: Vatan için.

Tabii ki partili milletvekilinin “parti görevi” gereği olsa da istifası duygusal olarak zordur. Onlar da, bu ayrılışı “onurlu istifa” olarak niteliyorlar. Bu kararın, seçimlere yansımasının da büyük olacağını belirtiyorlar. CHP Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet, “Vurduk, gol oldu” diyor. İstifa edenler de, siyasi partiler de cesaretli bir adım attılar. Bunun sekteye uğramaması için sonraki adımlarını daha temkinli atmak zorunda.

SEÇİM İTTİFAKLARI KONUŞULUYOR

AKP’nin, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimini erkene çekmesi siyasette aslında saflaşmayı da artırdı. Yakın döneme kadar birbirlerinin kapısını çalmayan partiler arasında sıcak ilişkiler kuruluyor, birbirlerini daha iyi tanımaya, anlamaya çalışıyorlar. Bu kapsamda yalnız Cumhurbaşkanlığı seçimi için değil, milletvekili seçimi için de ikili-üçlü ittifaklar gündemde. İttifak hesapları tutarsa, AKP-MHP ittifakından daha fazla milletvekili çıkarılabileceği hesaplanıyor. Milletvekili seçiminde ittifak, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise CHP her partinin ayrı aday çıkarmasından yana. Böylece, milletvekilliği ittifakından güçlü çıkılması halinde, Cumhurbaşkanlığının ikinci turuna muhalefet bu yönüyle daha yüksek moralli girecek, ikinci turda Erdoğan’a karşı mücadelenin daha kolay olacağı yorumları yapılıyor.

BAŞ DÖNDÜREN TRAFİK

HDP Sözcüsü Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, “Cumhurbaşkanlığı seçimine  Erdoğan’a karşı muhalefetin tek adayla seçime girmesi demek, Cumhurbaşkanlığını altın tepsi içinde Erdoğan’a sunmak demektir. O yüzden her parti kendi Cumhurbaşkanı adayıyla seçime katılsın. İlk turda kimse yüzde 50 artı 1’i alamayacağı için seçim ikinci tura kalır. Milletvekili seçiminde muhalefet partilerinin ittifakının başarısı, Cumhurbaşkanlığı seçiminin de alınmasını sağlar” görüşünde.

“Demokratik Parlamenter Sistem” diyenler arasında kurumsal ve ikili baş döndüren bir trafik yaşanıyor. Bunlar “Seçim güvenliği” adı altında başlasa da, “ittifak” diye devam ediyor. Aday olursa, Dışişleri Bakanlığı döneminde Abdullah Gül’ün, Fetullah Gülen okullarının ziyaret edilmesi için “kriptolu” yazışmayı yaptırdığı, Fetullahçı kadroları önemli görevlere taşıdığını da birileri hatırlatacaktır.

Neyse, temaslar zamanla yarışarak gerçekleştiriliyor. Kimin kiminle birlikte hareket edeceği de netleşmek üzere.

sozcu-banner-1