Dün Ege’nin cennet köşelerinden birinde gayrimenkul yatırım danışmanlığı yapan iyi eğitimli genç bir kadınla konuşuyorum.
Uzunca bir süredir yavaşlayan satışların, birkaç aydır da adeta bıçak gibi kesildiğini anlatırken “Bugün sabahtan öğlene kadar tapu dairesindeydim. Tek bir satış olmadı” diyor.
Geçmiş yıllarda satıcı ve alıcıların kuyruklar oluşturduğu tapu müdürlüklerinde artık sadece icra işlemleri yapıldığını söylüyor.
İnsanların hayaller kurarak büyük umutlarla aldıkları evlerini haraç mezat satarken yaşadıklarını anlatırken gözleri yaşarıyor.
Ağlayanlardan, beddua edenlerden, canına kıyacaklarını söyleyenlerden, hatta tapuya elinde benzin şişesiyle gelip, memurların yalvar yakar eylemden vazgeçirdikleri yaşlı ve tükenmiş insanlardan örnekler veriyor.
Sözlerini “Satan çok, ama alan yok! Sadece icra yapanlar var. Bankaların, özellikle yabancı bankaların avukatları yoğun faaliyetteler” diye noktalıyor.

* * *

Bir PTT şubesi...
Yetkili çevresindekilere yakınıyor.
“Her ayın 5’ine kadar, 80’e yakın kişiye, işsizlik maaşı ödemem gerekiyor. Bunun için 100 bin liraya ihtiyacım var. Ama topu topu 8 bin lira göndermişler!..”
“Ben bununla ne yapayım” diye soruyorum “Para yok” diyorlar!..

* * *

Başka bir mekan...
Sohbete katılanlardan biri “Yaklaşık 1 yıl kadar önceydi” diyerek, çok çarpıcı bir konuyu dile getiriyor.
“O sabah Atatürk Havalimanı’ndayız... VIP Salonu çıkışında bekleyen korumalarda bir hareketlenme oldu... Orta yaşın üzerinde şık giyimli bir kadın yanındakilerden (...) bakanının geldiğini öğrenince, kapıya yaklaştı...
Tam bakan ve korumaları önünden geçerken hepimizin duyabileceği bir sesle “Yalı almışsınız hayırlı uğurlu olsun...” diye bağırdı. “Herkes oranın değerinin sizin söylediğinizin kat be kat üstünde olduğunu biliyor. Ama gerçek rakamı açıkladığınız takdirde vay be nereden bulmuş bakan bey bu parayı diye sorulacağını biliyorsunuz değil mi?..”
Bakanın çevresindekilerin sert, hatta tehditkar bakışlarına karşın susmayıp ağzına geleni söylemeye devam etti.
Şaşkınlık içinde kadını seyrediyor, korumaların yaka paça alıp götürmelerini bekliyorduk.
Onun yerine biz korkmuştuk!
Bakan arkasına dönüp bakmadan ilerlerken, koruma amiri olduğu sanılan görevli kadına yaklaşıp susturmaya çalıştı. Ama kadın “Sakın bana dokunma diyerek” kimliğini gösterince, müdahale etmeden bakanın arkasından koşmaya başladı.

* * *

İşte böyle sevgili okurlar,
Bir yanda anılarla dopdolu olmalarına karşın çaresizlikten icraya kaptırılmış yuvalar...
Kararan hayatlar, yitip giden hayaller, sönen umutlar...
Diğer yanda Harun gibi gelip Karun gibi olanlar...

* * *

“Durum bu kadar kötüyse, her şey nasıl yürüyor” diye soranlara, bilge diplomat olmasının yanı sıra, ekonomi uzmanlığı da bulunan Şükrü Elekdağ dün bu köşede şu tarihi cevabı verdi:
“Cumhuriyet tarihinde eşi görülmedik yalan furyasıyla!..”

sozcu-banner-1