AKP’nin, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından adeta telaşla başlattığı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ABD’den iade sürecini epeydir tartışmaz olmuştuk.

Ta ki, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce konuyu açana kadar.

İnce, Gülen’in ABD’den “usulüne uygun istenmediğini” söyledi, “Gülen’i ABD vermek istemiyor, Erdoğan almak istemiyor” dedi.

Tartışma bu kadar büyük ve kritik olunca, o iade sürecinin ayrıntılarına bakmak da bir zorunluluk oldu.

Madde madde gitmekte fayda var;

- ABD İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ İADE SÜRECİ NASIL İŞLİYOR?: İki ülke arasındaki iade anlaşması 1979 tarihinde imzalanmış, 1981’de de yürürlüğe girmiş durumda. Anlaşma, tüm adi suçluların karşılıklı iadesini öngörüyor.

İş, “siyasi suçlulara” gelince değişiyor; siyasi suçtan aranan şüpheliler iade edilmiyor. Ancak bunun da bir istisnası var. Anlaşmaya göre eğer suç iki ülkeden birinin devlet başkanı ya da ailesine karşı işlenmişse bu durumda iade zorunlu hale geliyor. (Türkiye de Gülen’in iadesi için tam bu noktadan bastırıyor. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında ailesiyle birlikte Marmaris’te olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı darbecilerin düzenlemeye çalışıp başarısız oldukları operasyona ilişkin soruşturma ve dava dosyaları Gülen’in iade dosyasındaki en önemli kanıtlar arasında.)

Türkiye iade dosyasını ABD’ye teslim ettiğinde Amerikan Adalet Bakanlığı yetkilileri dosyadaki suçun “iade anlaşması kapsamına girip girmediğini” inceliyor. Dosyadaki suçun, “her iki ülkede de suç olup olmadığına” bakıyor. Eğer iade dosyaları bu kriterleri karşılıyorsa ABD Adalet Bakanlığı iade dosyasını Gülen’in ABD’de bulunduğu bölgeye bakan Federal Savcıya gönderiyor. Savcı da dosyayı inceleyip, iade davası açıyor. (ABD Adalet Bakanlığı, Türkiye’den ilk iade dosyasının gönderilmesinin üzerinden iki sene geçmiş olmasına rağmen, hâlâ konuyu ABD mahkemelerine intikal ettirmedi.)

ABD’YE GÜLEN’İN İADESİ İÇİN HANGİ DOSYALAR GÖNDERİLDİ?: Türkiye ABD’ye FETÖ elebaşının iadesi için iki seferde, toplam 7 dosya gönderdi. Bu dosyaların her birinde ayrı ayrı şu belgeler yer aldı: Gülen’in kimlik bilgileri ve ABD’de ikamet ettiği adres bilgileri. Mahkeme tarafından çıkarılmış tutuklama müzekkeresi. Dosyada mahkumiyet kararı verilmişse, bunun onaylı örneği. İlgili dava konusunda maddi açıklama. İsnat edilen suçlarla ilgili yasaların listesi ve bu yasalar uyarınca söz konusu suçlara öngörülen hapis cezaları.

ABD’ye ilk partide, yani 19 Temmuz 2016’da gönderilen dört iade dosyası şunlar:

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki Tahşiyeciler kumpasıyla ilgili açılan dava. (Örgütün kişileri suçlu gibi göstermesi.)

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresinin de aralarında bulunduğu bin 348 kişinin usulsüz bir şekilde dinlendiği ‘Selam Tevhid’ davası. (Örgütün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan başta olmak üzere binlerce kişinin telefonlarını yasadışı yollarla dinlemesi.)

Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki, FETÖ/PDY’ye ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında açılan dava. (13 Eylül 2009’da Polis Akademisi Meslek Yüksek Okulları Öğrenci Adaylığı Sınav sorularının çalınması. Bu olayı savcılığa ihbar eden gencin telefonlarının FETÖ/PDY mensubu polislerce sanki o genç uyuşturucu kaçakçısıymış gibi 2.5 ay boyunca usulsüz olarak dinlenmesi. Söz konusu polislerin talimatı Gülen’in yönettiği örgütten alması.)

ABD’ye 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin ise 23 Temmuz 2017’de toplam üç ayrı dosya gönderildi.

Bu dosyalarda ağırlık 15 Temmuz’daki darbe girişimi ve Cumhurbaşkanı’na suikast teşebbüsüyle ilgili kanıtlar yer alıyor.

- BİRİNCİ SORU: İade dosyasının gönderilmesi için neden darbe yapılması beklendi? Muharrem İnce’nin iade dosyaları konusunda dile getirdiği eleştiri tam da burada ortaya çıkıyor. Gülen hakkında, darbe girişiminden sonra (19 Temmuz 2016’da) ABD’ye gönderilen dava dosyalarının tümününde Gülen hakkında Türk mahkemelerinin aylar önce aldığı yakalama kararları bulunuyor. Bu kararlar, Adalet Bakanlığı’na gereğinin yapılması için (yine aylar önce) gönderilmesine rağmen, 15 Temmuz’da FETÖ darbeye kalkışana kadar, ABD’yle iade konusunda herhangi bir yazışma yapılmamış.

- İKİNCİ SORU: ABD makamları, suçların bizzat Gülen’in talimatıyla işlendiğine inanmıyor mu? İnce’nin dile getirmediği, ancak kafaları kurcalayan ikinci kritik soru ise şu; ABD’ye gönderilen onca iade dosyasına rağmen, neden ABD Adalet Bakanlığı hala iade konusundaki yasal süreci başlatmadı? Neden iade dosyaları, ABD adalet Bakanlığı tarafından federal mahkemeye gönderilmedi?

Oysa ABD’ye gönderilen 7 iade dosyasının tümünde,FETÖ mensuplarının bizzat elebaşı Gülen’in talimatıyla suç işledikleri vurgulanıyor. Bu çerçevede en önemli kanıtları ise 15 Temmuz darbe girişiminin bizzat Gülen’in talimatıyla yapıldığına ilişkin ifadeler.

Bu ifadeler arasında, 15 Temmuz’da darbeciler tarafından esir alınan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın ifadesi de bulunuyor. Darbe girişiminin ardından ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbecilerin esir tutulduğu sırada Akar’ı, Gülen’le telefonla görüştürmek istediklerini açıklamıştı. Hulusi Akar da daha sonra mahkemeye verdiği ifadesinde, darbecilerin kendisini Fetullah Gülen’le telefonla görüştürmek istediğini, ancak bunu reddettiğini ifade etmişti.

ABD’ye gönderilen dava dosyasında, Akar’ın işte bu resmi ifadesi de yer alıyor.

Ancak ABD Adalet Bakanlığı’nın hâlâ iade sürecini başlatmaması, akıllara şu soruyu getiriyor;

ABD, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın ifadesine inanmıyor mu?

sozcu-banner-1