Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle;

''Adalet mülkün temelidir sözünün tüm hayatınız boyunca rehberiniz olmasını temenni ediyorum.

Adaletin olmadığı bir devlet temelsiz bir bina gibi eninde sonunda yıkılıp gitmeye mahkumdur.

Bugün de dünyada en çok ihtiyaç duyulan adalettir.

Bizim uluslararası tüm platformlarda dile getirdiğimiz dünya 5’ten büyüktü çağrımız var. Aslında bu adalet arayışının tezahürüdür.

Dünyayı bir ülkenin iki dudağı arasına mahkum eden anlayış adil bir yapı olamaz.

Şu anda Arakan’da adalet mi var, Libya’da, Filistin’de adalet mi var. Kudüs’te adalet mi var.

Bölgemizdeki katliamlardan kaçan milyonlarca insana kucak açmamızın gerisinde adalete bağlılığımız vardır.

Bize her vesileyle adaletli olmayı emreden Allah’ın ipine sıkı sıkıya sarıldığımız dönemler altın çağımız olmuştur.

Son 17 yılda fiziki imkanlarından insan kaynağına kadar her alanda adalet teşkilatımızı güçlendirmeye çalıştık.

Bunun için adalet saraylarını kurduk. Bundan önce merdiven altı adalet dağıltılıyordu.

Adalet teşkilatımız bir dönem vesayet güçlerinin, bir dönem FETÖ ihanet çetesinin ağır saldırılarına maruz kaldı. Zihinlerini ve kalplerini ideolojilere kiralamış olanların adalet dağıtması mümkün değildir. Bu meslek sadece hakka, hukuka adanmışlığa izin verir.

Biz olmazsak bu sistem çöker edasıyla milletimizin başına musallat olanlar karşılarında hakim ve savcılarımızı bulmuşlardır.

Hakimin ve savcının en büyük murakıbı kendi vicdanıdır. Bana göre öncelikli olan kanun değil hukuktur. Kanun yazılır, geçer, kağıt üzerinde kalır. Hukuk, hak ve halk arasındaki o bütünlüğün ta kendisidir.

Adalet öyle bir kavram ki kimi durumda zulümle arasındaki fark bir soğan kabuğu kadar ince hale gelir.

Mevlana hazretleri zalimin üzerine düşenleri görevli ve yükümlü olduğu işleri yapmayan kişi olarak tarif ediyor. Allah gücü halk bunalıp da göklere el açmasın diye vermiştir. Ülkelerdeki yasalar semaya bir tek yarabbi çığlığı yükselmesin diye tesis edilmiştir.

Adalet bayrağı yükseldiğinde dünyada tek bir mazlum kalmaz.

Bu öyle bir vazife ki en küçük bir ihmali kaldırmaz. Önünüze gelen dosyalardan bir tekini bile gözden kaçırmanız vahim sonuçlara yol açabilir.

YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararının ardından bazı siyasetçilerin sınırları zorladığını görüyoruz.

Dün bir siyasi partinin genel başkanları yargı mensuplarımızla ilgili insanlık dışı sözler sarf etti. Bu kişiler hiç anayasayı gözden geçirmedi mi? Anayasanın 138. Maddesi ima dahi edemezsiniz diyor yargı mensuplarına… Öyle ileri gittiler ki affınıza sığınıyorum bir küfretmedikleri kaldı.

Ben de eleştiriyorum hakaret edemezsin, küfredemezsin. Hukuk ve hukukçuları kendi işlerine geldiği kararlarda yücelten bu zihniyeti şiddetle kınıyorum.

Hukukun verdiği kararlar eleştirilebilir. Ama bu eleştiri içerik eleştirisi olabilir. Biz de geçmişte bir çok mahkeme kararını eleştirdik. Kararları değil de hakimlerin şahıslarını hedef alarak, çete yaftası vurup hedef göstererek yapılan eleştirinin adı densizliktir, had bilmemektir, hatta ahlaksızlıktır.

Bu tür kişileri politikanın yüz karaları olarak değerlendiriyorum. Yargı mensuplarımızdan bu tür densizliklerine gözlerini, kulaklarını, kalplerini kapalı tutmalarını rica ediyorum, yargı içinde haklarını aramalarının gereğini de hatırlatmak istiyorum.

Bu ülke yol geçen hanı değil. Bu hakaretleri yapanların da bir gün adalete ihtiyacı olacaktır. O zaman yapılan densizlikler adaletle görev yapmanıza engel olmasın.

Bir Selim kardeşimiz şehit olur ama arkasından binlerce Selim Kiraz kardeşimiz gelir. O kararlarını adil verdiği için şehit oldu. Bunlar bizi yolumuzdan yıldırmayacak.

Hukuka olan bağlılığı ne derece güçlü tutarsak geleceğe o denli güvenli bakabiliriz. Sizlerin tek görevi demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye’de adaletin yürütülmesini sağlamaktır.''