Röportaj: Yüksel ŞENGÜL

Meslekte 45 yıldır çalışan, Medya Mahallesi programıyla son 10 yıla TV habercisi olarak damgasını vuran Ayşenur Arslan’la Gümüşsuyu’nda Halk TV’de buluştuk. İstanbul seçimlerinden memleket meselelerine ve televizyon haberciliğine kadar her şeyi konuşmadan önce ilk sorumuz “Mutluluk”la ilgili oldu.

‘MUTLU OLAMIYORUZ...’

- Sokaktaki insanımızın yüzü eskisi gibi gülmüyor... Neden?
Mutlu olamıyoruz elbette. Çünkü hayat inanılmaz pahalandı. Ayrıca aklımıza cezaevinde olan gazeteci dostlarımız geliyor, Gezi’de hayatını kaybetmiş olan gencecik evlatlarımız geliyor, hâlâ polis baskısına rağmen toplanan Cumartesi Anneleri’nin acısı geliyor. Bu acıların sorumluluğu hepimizin.

MESLEĞİME AŞIĞIM
Ayşenur Arslan, “45 yıldır görsel ve yazılı medyadayım. Mesleğime aşık olmasaydım, bugünlere gelemezdim” dedi.


- Adalete güven kalmadı ne yazık ki. 14 Haziran’da SÖZCÜ’yle ilgili dava görülecek. Sizin bu konudaki yorumunuz nedir?
SÖZCÜ’nün yazarlarını ve patronunu FETÖ’cü ilan etmek, yargılamaya kalkışmak bana göre cumhuriyet tarihimizin en kısa ve güldürmeyen fıkrasıdır. 1983’ten beri Necati Doğru’yu tanırım, Emin Çölaşan’ın yazılarını yıllardır keyifle okurum. Böyle bir iddiaya adım gibi inanıyorum ki bunu ileri sürenlerin kendileri bile inanmıyordur.

Türkan Saylan


- Galiba elimizdeki en yürek ferahlatan kelimeler, “Her şey güzel olacak” sloganı...

‘ARTIK İNSANLAR KONUŞUYOR’

Evet, her şey güzel olacak. Dikkat edin, artık insanlarımız konuşmaya başladı. Sanatçısıyla, aydınıyla, işçisiyle, köylüsü ve kentlisiyle herkes konuşuyor. Bu çok güzel bir gelişme. Bu arada zavallı Binali Yıldırım, bağışlasın zavallı lafımı, her ekrana çıkışında kendini tekzip ediyor, kendi kendini yalanlıyor. Tam bir kara mizah... İlginç olan, onların da ‘Her şey güzel olacak’ demeye başlaması.

- Size İstanbul seçimiyle ilgili ulaşan anket sonuçları oldu mu?
Şu ana kadar aldığım bilgiler ışığında şunu söyleyebilirim, Ekrem İmamoğlu 2 veya 2.5 puan önde görünüyor. Ben bu makasın daha da açılacağı inancındayım. Geçende bir araştırma şirketi ‘Başa baş gidiyorlar’ dedi. Onun açıkladığı sonuca göre İmamoğlu 53, Yıldırım ise 48 puandaymış. Arada 5 puan varken, nasıl oluyor da başa baş gidiyorlar, anlamadım (gülüyor).

‘KADIN OLMANIN ZORLUĞU...’

- Bu ülkede kadın olmanın zorluklarını en iyi bilenlerdensiniz.
Bilmez miyim! 45 yıldır medyadayım. Mesleğime aşık olmasaydım, bugünlere gelemezdim.

- Genç habercilerin örnek aldığı bir isimsiniz. Sizin örnek aldığınız kadın veya kadınları öğrenmek isterim...
1960’lı yıllardaki Türkan Saylan’dır benim rol modelim. Babamın mesleği gereği Van’dayken orada cüzzam hastalarını görmüştüm, kentin dışında yaşarlar, gerekmedikçe kalabalığa karışmazlardı. Sonra öğrendik ki, Türkan Saylan adında bir kadın gelmiş, hem halkı bilinçlendiriyor hem de cüzzamlı hastalara sarılıyor, dokunuyor, kucaklıyor, ‘Cüzzam böyle buluşmaz’ diyor. Beni büyüleyen o kadın gerçek bir mucizeydi. Yıllar sonra dost olduk, ahbaplık ettik. Benim örnek aldığım kadındır. Cennet varsa, baş köşesinde Türkan Saylan’ın olduğuna eminim. Ona ömrünün son günlerinde iftiralar atarak acı çektirenlerin yerini ise herkes tahmin ediyor olmalı.

Gazeteci Ayşenur Arslan, Yüksel Şengül’ün sorularını yanıtladı.


‘AKŞENER ÇOK CESUR’

- Yıllar önce Türkiye’nin ilk kadın başbakanı Tansu Çiller’le ilgili olarak “Başbakan oldu ama kadın Başbakan olamadı” demiştiniz.
Evet, Çiller, başbakan oldu ama erkek egemen dille konuştuğu için bana göre kadın başbakan olamadı.

- Meral Akşener’le ilgili neler söylersiniz? O da İYİ Parti lideri...
İdeolojik olarak farklı noktalarda olsak da Meral Akşener’i çok beğeniyorum. Onu çok cesur ve yürekli buluyorum. Hamleleri çok doğru. O da İmamoğlu gibi kendisinden proje üretmiş bir siyaset kadını. Erkek diliyle konuşur gibi yapıyor ama öyle değil. Erkek egemen diliyle konuşmuyor, kadın genel başkan o.

‘EĞER ÖN PLANDAYSANIZ...’

- Medyada kadın olmanın mağduriyetlerini yaşadınız mı?
Bir kadının medyada mağdur olmaması mümkün değil. Mağduriyetimi az ve öz bir şekilde şöyle özetleyebilirim, erkeklerin yarı fiyatına ama erkeklerin iki katı çalıştım.

- Uzun yıllar Ali Kırca ile birlikte çalıştınız.
Evet. Firavun’la piramitleri yapan işçi arasındaki fark gibiydi neredeyse aramızdaki fark. Bir şey daha söyleyebilirim, atv’de haber bölümü yöneticisiydim ve yıllar sonra sigorta primlerimin asgari ücret üzerinden yatırıldığını öğrendim. Ancak ekranda ön planda bir kadınsanız, iltifatlar edilir, iyi para kazanırsınız.

- Aslında Atatürk’e rağmen Türkiye’de kadın olmak hâlâ zor...
Masamdan ayırmadığım bir Atatürk fotoğrafı var. Kadınlarla birlikte poz vermiş. Kadınların haklarını onun kadar savunan başka bir lider olduğunu sanmıyorum. Kadınlarımız ona çok şey borçlu. Ancak ne yazık ki onun kadınlara verdiği haklara sahip çıkamadık.

- Cumhurbaşkanı ile hiç karşılaştınız mı, konuştunuz mu?
Bir kez karşılaştım. 1994’te Siyaset Meydanı’na İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylarını davet etmiştik. Erdoğan gelince hoş geldiniz diyerek elimi uzattım, elimi sıkmadı ve göğsüne götürerek ‘eyvallah’ der gibi bir hareket yaptı. Benim için Erdoğan orada başladı, orada bitti.

Arslan Medya Mahallesi programında Ekrem İmamoğlu’nu konuk etmişti.

İmamoğlu bu yolculukta çok kararlı ve donanımlı


- Ekrem İmamoğlu’na tavsiyeleriniz olur mu?
Ekrem Bey o kadar şeffaf, sevgi dolu ve dürüst bir insan ki, kendisini milyonlarca İstanbulluya emanet etmiş durumda. Okan Bayülgen sormuştu ‘Siz bir proje misiniz?’ diye. Sanırım Taha Akyol da köşesinde bu soruyu şöyle cevaplamıştı, ‘Evet, İmamoğlu bir projedir ama kendisinin projesidir’. Bu yolculukta çok kararlı ve donanımlı, bu yüzden kendisine tavsiyelerim olamaz. İmamoğlu’nun arkasında muhteşem bir kurmay heyeti var.

Kamera önünde duygularınızı gizleme konusunda başarılı mısınız?

Kamera önünde ne yazık ki duygularımı gizleme başarısı gösteremiyorum. İçimden nasıl geliyorsa, en doğal halimle tepkiler veriyorum. Artık bunu fazla da dert etmiyorum. İzleyenlerim beni böyle kabul ettiler. Bu yaştan sonra değişecek halim de yok.