Genelkurmay eski Adli Müşaviri Muharrem Köse FETÖ taktiğini iyi kullanıyor


Kozmik Oda, Ergenekon belgesi ve Askeri Casusluk kumpaslarında imzası var


15 Temmuz hain darbe teşebbüsü sırasında Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ile kuvvet komutanlıklarında adli müşavir, hakim ve savcı olan isimlerin yargılandığı davanın 10’uncu celsesi dün yapıldı. Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 15 Temmuz’da Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği’nde görev yapan halen de Sincan Batı Adliyesi’nde savcı olan Doğan Uysal tanık olarak dinlendi: “Muharrem Köse’yle ilgili şunu söyleyebilirim: O dönem Kozmik Oda ile ilgili bilgi notu hazırladım. Komuta katının talebi üzerine. Savcı Mustafa Bilgili’ye teslim edilen hard diskin emanete verilmeden 6 ay Bilgili’de kaldığını yazdım. Muharrem Köse bu maddeyi çıkarttırdı. Garip gelmişti. Belki gerek olmadığı için, belki başka sebeple çıkarttı, ama şüpheli buldum.”

22szt11_ant_yeni

BALYOZ SANIĞINI KORUMUŞ

Davanın 1 numaralı sanığı Muharrem Köse, Uysal’la yıllarca beraber çalıştıklarını vurguladı ve şunları anlattı: “Kendisini vicdanlı biri olarak bilirdim, teessüf ederim. Kendisi Balyoz sanığı, İzmir casusluk mağduru, firar suçlusudur. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (DDK) ihraç edilmesini istedi. Karşı çıktım. Bugün FETÖ’yle mücadele ettiğini söyleyen DDK, 1 yıldır firari olan bir subayı attı, ama ben Doğan Uysal’ı attırmadım.”

Mahkeme Başkanı Şuayıp Arslan, “Niye bunu yaptınız?” diye sordu. Köse, “Ben FETÖ’cüyüm ya, FETÖ’nün hedefinde olan Doğan Uysal’a sahip çıkıyorum 2012’de.” Buraya kadar sıcak gündem...

Şimdi Muharrem Köse diyor ki, “Ben FETÖ’nün hedefindeki ‘Balyozcu’yu korudum...” Doğru mu? Değil... Klasik bir FETÖ taktiği. Herkesten daha ‘Atatürkçü’ herkesten daha çok mağdur olma... Köse’ye devam edelim.

Genelkurmay’ı işgal eden subay ve Köse nasıl buluştu?


Silivri’de Ergenekon Davası’na bakan dönemin Özel Yetkili İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne 2012 Haziran ayında Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir yazı gelir. Yazıda, Genelkurmay’ın 17 Mayıs 2006’daki Danıştay saldırısından bir ay sonra suikasta ilişkin bir şema hazırladığı anlaşılır. Ergenekon yokken bu davada yargılanacak isimler o şemada yer alır. Şemada, dönemin Genelkurmay Adli Müşavir Vekili Muharrem Köse’nin imzası vardır. Şemaya “Aslı gibidir” damgası vuran da 15 Temmuz’daki darbe girişiminde Genelkurmay’ı işgal eden Deniz İstihbarat Binbaşı Hüseyin Yıldırım’dır. Bu şemanın sahte olduğu tespit edilir. Devam edelim...;

11belge20cm

Firari FETÖ’cü Savcı Fikret Seçen’le ortak hareket eden iki darbeci...


Muharrem Köse ve Hüseyin Yıldırım’ın isimleri, İstanbul Askeri Casusluk Davası ve İzmir Askeri Casusluk davalarında da var. Genelkurmay adına görüş bildirilen İstanbul’daki davanın rapor tarihi 29 Eylül 2010... Raporda, ‘casuslukla’ suçlanan askerlerin “Gizli belgeleri bulundurdukları” yazıldı. Savcı Fikret Seçen’in (Firari FETÖ’cü) iddianamesine de konu alan 29 Eylül 2010 tarihli raporu, FETÖ’cü Deniz İstihbarat Binbaşı Hüseyin Yıldırım hazırladı.

Bu raporlar sadece İstanbul’daki ‘Askeri Casusluk’ davasıyla sınırlı kalmadı. İzmir’deki sözde ‘casusluk’ davasının raporu ise 31 Ocak 2013. Genelkurmay adına ‘Belgeler gerçek’ diye rapor hazırlayan 9 kişilik heyette yer alan isimlerden birisi Deniz İstihbarat Binbaşı Hüseyin Yıldırım. Raporu İzmir’deki Özel Yetkili Savcı Zafer Kılınç’a gönderen de Genelkurmay eski Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse!

Yorum yine siz okuyucunun...

Algı operasyonu yapanlara soruyoruz: SÖZCÜ bu manşetleri atarken siz ne yapıyordunuz?


SÖZCÜ Gazetesi, kurulduğu günden bu yana FETÖ kumpaslarını manşete taşımaktan korkmadı... 
Bugün SÖZCÜ’ye saldıranlar ise o günlerde ‘Hocaefendi’lerinin talimatlarını harfiyen uyguladı...

22szt11_ant_yeni-son

Orhan Uğuroğlu:


10orhan20cm


SÖZCÜ, Gülen sahtekarının ipliğini pazara çıkarmıştı


11yenicag20cm

Çok değerli Sözcü yazarları, meslektaşlarım, Türkiye’nin namuslu gerçek gazetecileri;
Emin Çölaşan,
Necati Doğru,
Metin Yılmaz,
Mustafa Çetin,
Yücel Arı ve değerli avukatlarınız...
Savunmalarınızı ayrı ayrı okudum kusura bakmayın ama beğenmedim.
İddianamede yer alan eski yazılarınızı savunuyorsunuz ki asıl sorun burada, çünkü o yazılarda eğer bir suç olsaydı basın savcıları yayınladığı günlerde çoktan dava açarlardı.
Ayrıca ben sizlerin yerinde olsam, “yazılarımızda savunulacak tek bir hatamız, suçumuz yoktur” diye kısa bir cümle kurar ve savunmamı şöyle yapardım:
15 Temmuz darbe girişimi yapan alçak, şerefsiz, kahpe, vatan haini olan Amerika’nın maşası Fethullah Gülen ve cemaati ile tek bir ilişkimi ispat edemezsiniz...
Yazılarımızdan cımbızlayarak hazırlanan savcılık iddianamesini tümüyle reddediyor, yazılarımızda, yayınlarımızda savunacak tek bir hatamız olmadığını beyan ediyoruz.
Bu vesile ile yüce mahkeme heyetinize, cumhuriyet savcılarına suç duyurusunda bulunuyoruz.
- FETÖ’nün siyasi ayağı kimlerden oluşmaktadır?
- Yurtta Sulh Konseyinin başı ve üyeleri kimlerdir?
- FETÖ’cü Adil Öksüz’ü serbest bıraktıran siyasetçi kimdir?
- 16 yıllık AKP iktidarında Fethullah Gülen hakkında övücü açıklamalar yapanlar, gözyaşı akıtanlar, “yeter gel bu hasret bitsin” diyenler, kol kanat gerenler hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz.
- 16 yıllık AKP iktidarı döneminde radyo, televizyon, gazete, dergi ve sosyal medyada Fethullah Gülen hakkında övücü sözlerin yer aldığı tüm yayınları delil olarak yüce mahkemenize ihbar ediyor, bu desteği verenler hakkında da suç duyurusunda bulunuyoruz.
- AKP hükümetleri, 15 Temmuz şehitlerimizin katili ve FETÖ davalarının 1 numaralı sanığı Fethullah Gülen hakkında korunup kollandığı Amerika’da tek bir dava dahi açmayarak görevlerini suistimal etmişlerdir. Haklarında yüce mahkemeniz huzurunda suç duyurusunda bulunuyoruz.
- “Ne istediler de vermedik” diyen AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fethullah Gülen cemaatine verdiklerinin tespitini yüce mahkemenizden talep ediyor ve verilen bu destekler için de suç duyurusunda bulunuyoruz.
- Fethullah Gülen’i Pensilvanya’da ziyaret eden tüm, bakan, milletvekilleri, iş adamları, gazeteciler, öğretim üyeleri, belediye başkanları, devlet memurları, askerler, polisler ve yargı mensuplarının belirlenmesini ve haklarında FETÖ’ye yardım ve yataklık nedeniyle yargılanmaları için davalar açılması amacıyla suç duyurusunda bulunuyoruz.
- MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, JİTEM gibi kamu kurum ve kuruluşları tarafından belirlenen ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından resmen açıklanan 215 bin ByLock program kullanıcısının yer aldığı listelerin yüce mahkemenize celp edilmesini arz ve talep ediyoruz.
- Biliyoruz ki o listelerde bizler yokuz. Alnımız ak, vicdanımız temizdir. Ancak Yargıtay kararına göre ByLock kullanmak FETÖ’cü ve suçlu olmak demektir. 215 bin kişilik listede yer alan tüm isimler hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz ve haklarında dava açılmasını talep ediyoruz.
- Sonuç olarak tüm uyarı yazılarımıza rağmen, görevlerini layıkıyla yapmayarak Türkiye’yi 15 Temmuz kahpe darbe girişimine muhatap eden iktidardaki siyasetçiler hakkında hukuki işlem yapılmasını ve beraatımızı arz ve talep ediyoruz.

Suç yok, suçlu yok, dava çok

Elbette savunma hakkı kutsaldır ama suçlular için savunma gereklidir.
Sizler suçlu değilsiniz ki savunma yapıyorsunuz.
Sizler defalarca yazılarınızla, mesleki ve ailevi yaşantılarınızla o savcılara, o hâkimlere yazılarınızla haberlerinizle yol gösterdiniz.
Fethullah Gülen denilen sahtekârın ipliğini defalarca pazara çıkardınız.
Olmaz, olamaz, sizlerden ne darbeci olur, ne FETÖ’cü olur.
Kalemlerinizi kıran ama satmayan gazetecilersiniz.
Her devrin iktidarlarına karşı namuslu, dürüst, onurlu yazılar yazan, yolsuzlukların üzerine üzerine giden cesur yüreklersiniz.
50 yıllık meslek hayatımda sizleri hiçbir zaman iktidarların yandaşı, yalakası olarak görmedim.
Her türlü tanıklığı yapmaya da hazırım.
Cezaevinden gönderilen bir mektubu yayınlıyor Emin Çölaşan. Bu mektubu Adalet Bakanlığı tarafından atanan cezaevinin cumhuriyet savcısı okuyor ve bir suç unsuru, bir FETÖ propagandası görmediğinden postaya verilmesine “görülmüştür” damgası ile izin veriyor.
Peki, bu savcı hakkında da dava açılıyor mu? Hayır...
Sözcü mensubu gazeteci meslektaşlarım, Hakkınızdaki FETÖ iddialarının gerçek olmadığını sizler kadar bu savcılar, bu hâkimler de biliyor...
Ama ne yapsınlar ki emir demiri keser...
Fethullah Gülen şerefsizi bu davaları eminim Amerika’dan ellerini ovuşturarak, sevinç gözyaşları dökerek izliyordur.
Yılmak yok, korkmak yok, moral bozmak yok, dün kahpe terör örgütleri FETÖ, PKK, PYD, YPG ve IŞİD ile mücadeleniz neyse bugün de devam...
Dün yolsuzluklarla, rüşvetlerle, adam kayırmakla mücadeleniz neyse bugün de devam...
Demokratik parlamenter rejim için bağımsız, yansız, tarafsız yargı için mücadeleniz dün neyse bugün de devam...
Fakirlikle, fukaralıkla, işsizlikle, kötü yönetimlerle mücadeleniz dün neyse bugün de devam...
Özgür Gazeteciliğe sonsuza kadar devam...