Maliyet belli.

Kar oranı belli.

Alıcısı garanti.

Dünyada tank paleti yapıp, devlet ordusuna satan hiçbir firma zarar etmez, edemez.

Mantığı yok.

Devlete tank, silah, füze, zırhlı araç satmak için kurulmuş fabrikaların patronları dünyanın en imtiyazlı girişimcileridir. Savaşları onlar başlatırlar. Onlara bu yüzden “savaş baronu” denir. Üstüne korkunç şüpheler düşürülen ordu malı Tank-Palet Fabrikası zarar ediyormuş!

Rakibi yok.

Alıcı devlet.

Pazarda tek.

Böyle bir fabrika zarar ediyorsa niçin? İnandırıcı açıklama isterim. Öte yandan, padişahlar, şahlar, çarlar, derebeyler, devlet başkanları için yapılan Saraylar da zarar etmez. Saraylar para yutarlar, lüks düşkünüdürler, çok yüksek harcama yaparlar. Saray’da yenilip içilene ise zarar denmez.

İtibar denir!

İtibar çok pahalıdır.

Bedelini halk öder.

Vergiler yükselir.

★★★

Özetle Tank Palet zarar

etmez, edemez. Saray’ın savurganlığına ise zarar denmez. Ama “Simit Sarayı” zarar edebilir. Simit üreten çok, satış garantisi yok, alıcı devlet değil, yüksek rekabet var. İstediğin fiyatı koyamazsın. Koymaya kalkarsan pazarı rakibine kaptırırsın, batarsın. Simit Saray’ı kurmuşsan, sırtını iktidar partisine dayandırıp yerli bankalardan aldığın bol kepçe krediyle, fiyaka olsun diye 25 ülkede satış zinciri kurmaya ve hesapsız kitapsız harcama içinden altına da özel uçak alıp, “silah baronu” gibi itibar satmaya kalkamazsın.

Batarsın.

Simit Saray’ı batmış!

500 milyon dolar kredi borcunun büyük bölümü özel bir bankaya ait olmasına rağmen batan Simit Sarayı’nın imdadına devlet Bankası Ziraat yetişmiş.

★★★

Büyük harf yazıyorlar.

“GSYO” demekteler.

Halk anlamıyor.

Halk anlamayınca söylemek kulağa fiyakalı geliyor. GSYO: Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı demek. Devlet Bankası Ziraat, sarımsağını Çin’den, ıspanağını Yunanistan’dan, Samanını Bulgaristan’dan, etini Sudan’dan almak durumuna düşürülmüş ülkemizde niçin GSYO kurar? İktidar yanlısı patronların batmış kredilerini “yatırım olarak makyajlamak için mi” kurar?

İnanılır gibi değil.

Ziraat GSYO, batmış şirketlere değil büyüme potansiyeli gösteren genç şirketlere yatırım yapmak amacıyla kurulmuştu. Ziraat GSYO, Simit Sarayı’nın patronunu rahatlatmak için Rekabet Kurulu’na başvurmuş. Rekabet Kurulu Başkanı Birol Küle’yi bu göreve Cumhurbaşkanı bir ay önce atadı. Birol Küle, “batan şirketlerin halinden” en iyi anlayan kişi olmalı. Çünkü 2010 – 2012 yılları arasında batıkları için TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) tarafından yönetim ve denetimi devralınmış 52 şirkette Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı.

★★★

Sonuçta!

Ziraat’in bankası!

Batmışların babası!

Batanı Ziraat’in kucağına veriyorlar.  AKP Milletvekili Asuman Erdoğan’ın eşi Rizeli işadamı Fatih Erdoğan’a da TOKİ bir arsa vermiş, Rizeli işadamı bu arsanın üstüne, bankalardan kolayca alabildiği kredilerle Ankara’da “Next Level” adlı gökdelen dikmişti. Rizeli işadamı battı. Next Level’ı da devlet bankası Ziraat’ in kucağına verdiler.

Aklıma geldi:

Ziraat, iktidar destekçisi bir medya patronuna 700 milyon dolar döviz kredisi açmış, o medya patronu da başka medya patronunun elindeki gazete ve TV’leri satın almıştı.

Sonuç ne oldu?

700 milyon dolar kredinin durumu ne oldu? Geri ödeniyor mu yoksa “Ziraat’in kucağına bırakılmaya” mı meyletti?