Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda Türkiye Kalite Derneği’nin (KALDER) 28. Kongresi’ndeydim.

ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıldız Ecevit’in moderatörlüğünde düzenlenen panelde, iş dünyasında “toplumsal cinsiyet eşitliği” pratiklerini dinledim.

Kurumsal sosyal sorumluluk projesi yürüten şirketlerin büyük çoğunluğu; “Farkındalık oluşturduk”, “Şu kadar kadına dokunduk” demiyor mu; gülüp geçiyorum...

İzleme, ölçme, değerlendirme yoksa ortada bir projenin varlığından söz bile edilemez!

Adanmışlık arıyorum. Hayatımızda fark yaratan örneklere erişmek istiyorum.

Konuşmacılardan Aromsa Genel Müdür Yardımcısı Melis Yasa Aytaman’ın sunumu dikkatimi çekiyor.

Büyükdedesi Atatürk’ün bursla yurtdışına gönderdiği ve devlete hizmet etmiş 700 gençten birisi... Küresel bir şirkette çalıştıktan sonra babasının kurucusu olduğu şirkette yönetim kademesine gelmiş.

Ar-Ge ağırlıklı şirkette çalışan 350 kişinin yarısı kadın, yönetim kademesinde kadın oranı yüzde 70...

Türkiye’nin yetenek havuzu “vitrine” çıkmıyor, derneklerde görünür olamıyorlar maalesef!

★★★

Konuşmacılardan OPET Yönetim Kurulu Üyesi Filiz Öztürk ile sohbet ediyoruz...



Kadın istihdamının yüzde 7 olduğu akaryakıt sektöründe “cesur” bir karar aldılar.

1.5 yıl önce “Kadın Gücü” projesi başlattılar. Bu sayede Türkiye’de tüm akaryakıt istasyonlarda kadın satış yetkilisi sıfırken, bayilerinde 514 kadına istihdam sağladılar.

Toplam 18 bin 500 çalışan içinde 900 bin de market satış yetkilisi yer alıyor. Diğer birimlerle birlikte istasyonlarda kadın çalışan sayısı bin 800’ü aşıyor.

Kadın satış yetkilisinin çalıştığı pompa başına kârlılık yüzde 4 artmış. Müşteri şikayetleri yüzde 90 azalmış...

Çünkü kadınlar istasyona gelen sürcülere ürün bilgisi veriyor, özenli davranıyor.

Sayıları artan kadın sürücülerde hemcinslerinden servis almayı tercih ediyor.

Önümüzdeki bir yılda 74 ildeki her istasyonda 2 kadın istihdam etmeyi hedefliyorlar.

Ülke çapında 1650 bayi sahibinin 38’i kadın.

Kadın akaryakıt satış yetkilisi sayısının artması; hem ailelerin hem de istasyon bayilerinin ikna edilmesi ile mümkün oluyor.

Adanmışlıktan kastım bu: Topluma sıfırdan bir değer katmak!

Acil Yardım Hattı’nı arayan arayana


Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, “Kasım ayında yardım çağrısı yapanların sayısı bir önceki aya göre 4 katın üzerinde arttı” diyor.

6 yıl önce başlattıkları “Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı (AYH)- 0549 656 96 96” hattını geçen kasım ayında 1.290 kadın aramış.

Ekim 2007-Aralık 2019 döneminde yapılan toplam 65 bin 30 aramayı aylara bölersek, ayda ortalama 903 kişi AYT’nin tuşlarına basmış.

İyimser tahminle bu artışı, AYH’nin yerel yönetimler ve kurumlarla imzadığı protokoller çerçevesinde, bilinirliğinin yaygınlaşmasına bağlayabiliriz.

Son 12 yılda, 3 bin 42 kadın “acil vaka” bildirmiş...

Bunlardan 41’inin ölümle sonuçlanması önlenebilmiş.

Son 11 yılda an itibarıyla 2 bin 865 kadın cinayetinin işlendiği Türkiye’de yılda yaklaşık 18 bin kişi de “cinsel istismar” davası açıyor. Açabiliyor...

Hadi ama bir şeyler yapın!

Uyuşturucu bağımlısı taksi sürücüsü olur mu?


Elektronik mühendisliği kadrosundan taksiciliğe geçmiş BiTaksi sürücüsüne soruyorum:

Taksi sayısı mı azaldı? Neden duraklarda taksi bulamıyorum?

“Trafiğe çıkan uyuşturucu bağımlısı sayısı azaldı, rüsum belgesi denetimi arttı” diyor ve mühendis diliyle bir güzel anlatıyor:

İstanbul’da yaklaşık 17 bin 500 taksi var. 25 bin taksi şoförünün rüsum kaydı bulunuyor. 65 bin şoför çalışıyor. Çoğunun uyuşturucu kaydı olduğundan rüsum belgesi alamaz.”

Rüsum kaydı işlemini açıyor:

“Belediyeler son 5 yıllık psikoteknik ve son 1 yıllık sağlık raporu istiyor. Geriye dönük 5 yıl içinde ceza puanına bakıyor. Yüz kızartıcı ve terör suçundan sabıkanın olmaması lazım. Artı AMETEM’den uyuşturucu kullanmadığına dair rapor ve SGK kaydını alıp, İBB’ye başvuruyorsun. Belediye bu işlemlerden sonra barkod tanımlı şoför kartı veriyor..”

Korsan şoför ya da taksideyseniz; Allah’a emanet...