HAZİNE’NİN AVUKATI ZEKERİYA ÖZ’Ü SAVUNDU


Yıl 2009...

Hava Kuvvetleri Başsavcısı Ahmet Zeki Üçok, Genelkurmay Başkanı  İlker Başbuğ’un, “Kayseri soruşturmasını sonuçlandırabilseydik bugün başımıza gelen Balyoz, Askeri Casusluk benzeri davaları önleyebilirdik” dediği  Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki  FETÖ yapılanmasına ilişkin ilk soruşturmayı başlattı.

TSK içerisindeki FETÖ yapılanmasına ilişkin olarak ilk defa somut hukuki deliller ortaya koymuştu.

“Işık Evleri”nde yetiştirilip TSK içerisine yerleştirilen FETÖ üyesi üç astsubayı tespit etmiş ve dört farklı avukat huzurunda verdikleri ifadeler ile FETÖ’nün TSK içerisinde yürüttüğü faaliyetleri belgeleri ile ortaya çıkarmıştı.

Ahmet Zeki Üçok, yürüttüğü Kayseri Işık Evleri  soruşturmasıyla; Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı ve 12. Hava Ulaştırma Üs Komutanlığı’nda görevli,  örgüt evlerinde yetiştirilip TSK içerisine sokulan üç astsubayın, FETÖ üyesi ağabeylerinin talimatıyla astsubay olduklarını...

Kayseri’ye geldikten sonra yine ‘mahrem ağabeylerinin’ buldukları evde oturmaya başladıklarını, üç farklı mahrem imam ağabeyin üçer aylık periyotlarla evlerine gelerek, akşamları Fetullah Gülen’in kitaplarını okuyup kendilerini eğittiklerini...

Mahrem imam ağabeylerinin talimatlarıyla TSK personelini fişlediklerini, gizlilik dereceli askeri emirleri çaldıklarını, mahrem imam ağabeylerinin hazırladıkları sahte emirleri amirlerinin şifrelerini kullanarak TSK resmi yazışma sistemine soktuklarını...

TSK’yı Ergenekon gibi sözde terör örgütleri ile ilişkilendirmeye çalıştıklarını, mahrem ağabeyleri ile ilişkileri anlaşılmasın diye evlerinin yakınında bulunan büfedeki ankesörlü telefon ile iletişim kurduklarını belgeleri ile tespit etmişti.

Sonra ne oldu?

Zeki Üçok

3 yıl 3 ay 21 gün hapis


Ahmet Zeki Üçok, 2011- 2014 tarihleri arasında tutuklu ve hükümlü olarak tam 1205 (bin iki yüz beş, 3 yıl 3 ay 21 gün) gün hukuka, adalete aykırı olarak hapis yatar. Üçok, yasaların kendisine verdiği haktan yararlanarak haksız ve hukuksuz olarak tutuklu ve hükümlü kaldığı 1205 gün için tazminat davası açar. İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde  hapiste yattığı her güne karşılık 232 Türk lirası olmak üzere toplam 280 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilir.

Skandal burada başlar...

Davalı taraf olarak Maliye Hazinesi adına duruşmalara katılan avukat Elif Kurt Çakır, istinaf dilekçesi yazıp, Ahmet Zeki Üçok’a verilen günlük 232 TL çok yüksek olduğunu söyleyerek kararın bozulmasını talep eder.

Gerekçe olarak da...

Sıkı durun asıl skandal burada...

İstinaf dilekçesinde şu cümleler vardır:

“ ... Ortada haksız, hukuka aykırı bir tutuklama işlemi yoktur...  Kolluk kuvvetleri olayın oluş sırasındaki emarelerin varlığı doğrultusunda görevini yapmıştır. CMK’nın ihlali söz konusu değildir...’’

Yani... Üçok’un tutuklanması ‘hukuka aykırı değil’miş!

Hazine adına dilekçe veren avukat... 15 Temmuz sonrası tamamı FETÖ üyeliğinden tutuklanmış, haklarında dava açılmış, hüküm giymiş FETÖ üyesi  soruşturma yürüten  polisleri, iddianameyi düzenleyen, duruşmaya katılan savcıları, bilim dışı rapor düzenleyen Adli Tıp uzmanlarını, hukuk dışı karar veren ağır ceza hakimleri ile kararı onayan Yargıtay üyelerini savundu!

Peki... Ahmet Zeki Üçok beraat etmedi mi? Etti!

Bitmedi...

Bakan Albayrak’a çağrı


Ahmet Zeki Üçok’u aradım ve daha ilk cümlesinde isyan vardı: “Yazıklar olsun! FETÖ ile mücadelede geldiğimiz nokta bu mudur? Hazineden, yani FETÖ’nün devirmeye çalıştığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümetinden maaş alan bir avukatın bu cümleleri yazmasının nasıl bir izahı olabilir? Karısı, çocukları, kendisi FETÖ üyesi hainler tarafından helikopterden otomatik silahlar ile taranan, öldürülmeye çalışılan hazinemizin başında bulunan Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak, FETÖ üyesi hainleri aklamaya çalışan bu avukatın yazdıklarına ne diyorsunuz? Biz devlet olarak bizi savunması için Elif Kurt Çakır gibilerine kalacak kadar mı acz içerisindeyiz. Sayın Bakan, lütfen talimat verin FETÖ’yü aklayan, yaptıkları hukuksuzlukları yok sayan, pervasızca meydan okuyan ve sizin Bakanlığınız adına hazırlanıp sunulan istinaf dilekçesini geri çektirin. Başka gerekçeler içeren bir dilekçe sunun. Ama ne olur FETÖ’nü aklamaya çalışanlara ne bakanlığınız ne de devletimizin diğer kurumları içerisinde izin vermeyiniz.”