Ankara’da alarm vermek üzere olan su sorunu yaşanıyor. Günlük hayatı etkileyen boyutlarda değil henüz. Ama önlem alınmazsa gittiği yön parlak değil. Anlatalım:

Başkentin atık su arıtma tesisi, Tatlar Köyü’nde. Büyük ölçekli olsa da ihtiyaca yetmiyor. ASKİ bünyesindeki Atıksu Arıtma Tesisi’nde (TAAT) çok acil yatırım yapılması gerekli.

Arıtma kapasitesi günlük 765 bin metreküpe göre tasarlanmış. Bugün günlük atık su debisi (atık suyun ne olduğunu bildiğinizi varsayıyorum) 1.5 milyon metreküpe ulaşmış. Kapasitenin iki katını aşmış!

Tesis, haliyle bu miktardaki atık suyu arıtamıyor. Pis sular Ankara Çayı ile Sakarya Nehri’ne…tarımsal sulama ve içme suyu kullanımında risk büyük. Zehir burada üretilen meyve sebzelere karışmaya başlamış. Sakarya nehrine karışan atık su İstanbul’a kadar gidiyor.

Mansur Yavaş


Bu durum, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) başvurusuyla ODTÜ’den verilmiş bilimsel raporlar belgelenmiş durumda.

Bitmedi, Gölbaşı, Mamak ve Altındağ şebekelerinin de yenilenmesi gerekiyor.

Bütün bunlar için yatırım, yatırım için de kaynak lazım. ABB Başkanı Mansur Yavaş su şebekesiyle ilgili sorunları içeren bir raporu geçen sene Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da götürdü. Krediyi su şebekeleri ve arıtma tesisi için istediğini bildirdi. Ama nedense (!) ABB Meclisi’nde AKP ve MHP oyları dolayısıyla sonuç alınamadı.

İlk etapta 360 milyon TL

Talep edilen borçlanma yetkisine konu tutar 360 milyon TL. ASKİ bu krediyi alırsa asbestli borular değişecek, TAAT’de kapasite artışı için yatırım yapılacak. Ne var ki, olağanüstü toplanan son Meclis toplantısında ABB bütçesinin yüzde10’unu geçmemek üzere borçlanma yetkisi talebi reddedildi. 100 milyon TL ile sınırlandırıldı. Yavaş, böyle bir sınırlamanın yasal olarak mümkün olmadığını söyledi.


‘Alınan kredinin yüzde 70’i müteahhide gitmiş’


ABB Başkanı Mansur Yavaş ile görüşüp sorular yönelttim. Meclis’teki ertelemenin siyasi sorumluluğu olduğunu söyledi. Bir gözlemimi paylaştım. Son oturumu yönetirken bir ara Meclis’in AKP-MHP’li üyelerini kastederek “Ne yapacaksınız metraj rakamlarını, müteahhitlere mi vereceksiniz” diye bir çıkışta bulunuyor. Yavaş’tan bu sorusunu açmasını rica ettim. Şu yanıtı verdi:

“Hiçbir kredi görüşülürken, daha önce metraj falan sorulmamış. Geldik bir baktık, bankadan kullanılan kredilerin yüzde 70’i müteahhitlere verilmiş.”

Yavaş, bankalardan kredi yoluyla müteahhitlere aktarılan kaynakları, karşılaştırmalı banka faiz oranlarını açıklayacaklarını söyledi. Kamu bankalarının CHP yönetimindeki büyükşehir belediyelerine kredi vermeme politikasının sürdüğünü biliyorduk. Teyit için sordum. “Kredi vermedikleri gibi kredilerimizi yeniden yapılandırmak istiyoruz. Onu da yapmıyorlar.” Vakıfbank’ın kendilerine teminat mektubu bile vermediğini söyleyen Yavaş, “Bizi özel bankalara itenler onlar. Hem bize kredi kullandırmıyor, yeniden yapılandırmıyorlar. Bizi daha yüksek faizli özel bankalara itiyorlar. Hem de milletten mevduat talep ediyorlar. Ondan sonra da neden bizim adımızı söyledin diyorlar.”

ODTÜ raporu: Riskler ciddi


Tatlar Atıksu Arıtma Tesisi’ndeki durumun vahameti, bilimsel raporda tek tek sayılmış. ODTÜ Çevre Mühendisliği bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. Ülkü Yetiş, Prof. Dr. Filiz B. Dilek, Prof. Dr. Ayşenur Uğurlu’nun hazırladığı rapordan bazı bilgi ve veriler:

- Tesise gelen atık suyun mevcut tesis ile arıtılması mümkün olmadığından deşarj ortamı olan Ankara Çayı, dolayısıyla Sakarya Nehri su kalitesi olumsuz olarak etkilenmektedir.

- Bu durum gerek sulama amaçlı kullanım, gerekse içme suyu amaçlı kullanım açısından da ciddi riskler yaratmaktadır.

- TAAT’nin karbon, azot ve fosfor gideri için ivedilikle revizyon  yapılmalıdır. ODTÜ tarafından 20 yıl önce hazırlanan raporda da bu acil ihtiyaç işaret edildi. Nüfus beklenenden de fazla artmıştır. Bu durum 2000 yılında işaret edilen acil ihtiyacın daha da acil hale geldiğini göstermektedir.

- TAAT’nin kapasitesinin arttırılması ve ileri arıtma tesisine dönüştürülmesi ihtiyacı son derece açık ve tartışılması mümkün olmayan bir gerçektir.

- Ankara Çayı ve Sakarya Nehri’nin ekolojik dengesinin daha fazla bozulmasının önlenmesi ve içme suyu ya da sulama suyu kaynağı olarak kullanımında sağlık risklerinin en aza indirilmesi, toplum sağlığı açısından son derece önemlidir.